Bir Nasreddin Hoca Hikayesi
(Ä°NÅžALLAH) M. Selami ÇEKMEGÄ°L TRT televizyonunda, program yapımcısı Åžahin DEMÄ°RAL bey'in mültefit davetleriyle katıldığım “Ä°stanbul’un Fethi” konusundaki bir söyleÅŸi programının, TRT-GAP'ta da yayınlanacağı önceden duyurulduÄŸu halde, yayınlanacağı zaman diliminin, sanki çok mühimmiÅŸ gibi, “Meclis Saatine denk gelmesi” gibi “zaruri bir sebep”le ertelenmesi, bana bir Nasrettin hoca fıkrasını hatırlatmıştı. *** Nasreddin Hoca uluslararası bir ÅŸöhrettir. Onu Ä°ranlılar da sahiplenirler yer yer, "Molla Nasrettin" ismiyle. O'nun nükteleriyle neÅŸelenmek isterler de bir nebze… DoÄŸrusu, nedendir bilmem ama Ä°ngilizler -her güzel ÅŸey gibi- sanki onu da bizden alarak -zorlamalarla- Ä°ran’a
yakıştırmayı daha tercih ederler gibi gelmiÅŸti bana o zaman…Oysa ki Nasrettin hoca fıkralarında, aÅŸağıda anlatacağım fıkrada da görüleceÄŸi üzere, Farsi hiçbir espri yoktur; bulamazsınız. Ä°ngilizler’in -her güzelliÄŸimiz gibi- onu da bizden alarak komÅŸuya monte etmeye çalışması kanımca nafile bir çaba… Nasreddin hocanın ana karakteristiÄŸi, -tarihten, ansiklopedilerden ve Prof. Dr. Mikail Bayram hocamızdan aldığımız izlenimlere göre- iyi bir Müslüman olmasıdır. Fıkraları çok kez anonimleÅŸmiÅŸ olsa da belli bir karakteristik içinde maÅŸeri aklı telkin ederler. ... Otuz yıl kadar önce bir gün Ä°ngiltere’de oÄŸlum, ilkokul 1. sınıftan eve dönünce bana bir Nasrettin hoca fıkrası anlatmıştı; hem de ne fıkra... Hala o sevimli anlatım tarzıyla hatıramdadır, hala olabildiÄŸince canlıdır zihnimde bu fıkra... Buradaki okullarda hiçbir çocuÄŸumuzun bugün böyle bir fıkra öÄŸrenmiÅŸ olabileceÄŸi ihtimalini düÅŸünemez bile bizim insanımız... Fıkra ÅŸöyle idi: Bir akÅŸam, elektrikli aydınlatma olmayan o dönemde Hoca, yatsı namazını kıldıktan sonra erkenden yataÄŸa gidince hanımefendisiyle beraber, yastık sohbeti cümlesinden olarak der ki: "hanım, kazma, kürek ve beli hazırladım; yarın hava iyi olursa -erkence- bahçeyi bellemeye (eÅŸelemeye) gideceÄŸim; yok hava kötü olursa, balta, çuval, nacağı alır ormana odun kesmeye giderim. Sen uykunu bölme, rahatına bak; beni merak etme..."
Hocanın hanımefendisi gerçekten çok iyi, mümin ve gerçek bir hanımefendi imiÅŸ. DemiÅŸ ki: "Hoca!.. ÅŸöyle iyi Müslümanlar gibi inÅŸallah de konuÅŸurken!.." Hoca, hanımefendinin bu uyarısına oldukça kızmış; hem de mütehakkim, rahatsız olan bir eda içinde: "Hanım, ne diyorsun sen; iki ihtimal söylüyorum, ya ormana gideceÄŸim, odun getireceÄŸim hava bozuk olursa; ya bahçeye gidip bahçeyi belleyeceÄŸim (kazacağım) hava güneÅŸli olursa... Bunun inÅŸallahı maÅŸallahı mı var; ya öyle ya böyle..." Hanımefendi bakmış Hocanın kaÅŸları çatık ve sinirlendi; ne yapsın susuvermiÅŸ tartışmayı tırmandırmamak için… UyumuÅŸlar... Ertesi gün hoca uyanmış; bakmış hava güllük-güneÅŸlik; kuÅŸlar ÅŸarkılar söylüyor -daha betonarme ÅŸehirlere gömülmediÄŸimiz- o yemyeÅŸil bahar sabahı dönemlerinde… Kalkmış, büyük bir neÅŸ’e içinde, ÅŸarkılar mırıldanarak, toplamış kazma kürek ve beli çuvalın içine, yerleÅŸtirmiÅŸ ÅŸöhretli eÅŸeÄŸinin üstüne, bahçeyi belleme niyetiyle yönelmiÅŸ menziline.
Yolda giderken bakmış karşıdan üç asker geliyor. Askerler bir adres arıyorlarmış. Görünce hocayı -yaÅŸlıca bilgin bir hava içinde- bu adam kesin bilir bu adresi düÅŸüncesi ile, sormak istemiÅŸler aradıkları yeri bu sevimli hoca efendiye: Hocam, "falan filan yeri arıyoruz oraya nasıl gidilir", diye... Hoca kafası içinde ÅŸimÅŸekler çakmış halde, ÅŸimdi bu çetrefilli adresi bilir de bunlara anlatmaya kalkarsam en az on-onbeÅŸ dakikama mal olur endiÅŸesi içinde, hemen kolayından: “hayır, ben orayı bilmiyorum..” demiÅŸ; kısa yoldan sıyırmak düÅŸüncesiyle. Askerler, hocanın yalan söylediÄŸini anlamışlar ve adresi söyletmek içim baÅŸlamışlar dövmeye. Hayli de hırpalamışlar hani... Hoca dayanamayınca sopaya, durun, durun biliyorum diyerek baÅŸlamış adresi bülbül gibi anlatıvermeye. Adres girift ve uzunca imiÅŸ... DemiÅŸler: “Hoca, bu adres çok karmaşık, bi zahmet sen götüreceksin bizi o yere..” Hoca çaresiz, eÅŸek üstünde, askerler yaya: git Allah git... Neyse, varmışlar gidecekleri yere; sonra da ufak -ve numaradan- bir teÅŸekkürle bırakmışlar hocayı kendi haline. Yol uzun, hoca ezik, tekrar aynı yollardan dönerken eve, baÅŸlamaz mı bir de saÄŸanak bir yaÄŸmur silkelemeye. Hoca sırılsıklam, git Allah git aynı yollardan yeniden, nihayet varmış evine. Vakit gece, belki de saat on iki. Çalmış kapıyı önce kibarca; hanımefendi derin uykuda... Bir daha, bir daha çalmış; gittikçe artan bir telaÅŸ ve çaba içinde… Nihayet, hanımefendi uyanmış derin uykusundan ve ses vermiÅŸ kapı ardından: “Kim o, kim o”, diye. Hoca: - Benim, ben; Ä°NÅžALLAH!.. deyivermiÅŸ efendice... |
Yazar gülenay açık 2007-06-06 09:35:15 Merhabalar slm bey ben Nuran öncekle konuşmanızın yayınlanmamasına üzündüm eminim faydalı bir konuşa olmuştur dinleme gibi bir şansım olmadı malesef.Yaznızı okudum bazen evdeki hesap çarşıya uymuyor hayatı ne kadar planlasakta istemediğimiz tatsız zorluklar yaşaya biliyoruz önemli olan üstesinden gelebilmek herşeye rağmen şükredip hayata gülümsemekte çok önemli ama yapacağımız işlerden çok niyetlerimizinde icten olması da çok önemli. Saygılar. | HOCA BİRGÜN Yazar abdullah efendi açık 2007-06-09 21:42:08 Akşehirin zenginlerinden bir zat hocaya bir gün elli akçe vererek : - Efendi benim içinde beş vakit dua ediver, der. Hoca hemen bunun on akçesini iade etmiş ve : - Duacınız çoktandır sabah namazına kalkamıyor.Günün dört saatinde edeceğim dua için beş vakit dua parası alamam, Allahtan korkarım , demiş | İleti... Yazar Sanih açık 2007-09-07 13:10:24 Sayın hocamız Prof. Dr. İSA KAYACAN'dan gelen aydınlıtıcı bir değerlendirmeyi aşağıda iletiyorum. Hocamıza teşekkürler sunuyorum... Nasrettin Hoca'ya çağdaş bakış Prof. Dr. İSA KAYACAN Nasrettin hoca deyince aklımıza gelen ilk gerçek: Güldürürken, düşündürüyor olması. Bu gerçekten hareketle, araştırmacı-Yazar Behzat Şaşal yeni bir yayın ortaya koydu. Adı: Güldürürken Düşündüren Nasrettin Hoca'ya Çağdaş Bakış. Kitap 374 sayfayla, Ankara'da "Akasya-Kitap" yayınları arasında gün yüzü gördü. Behzat Şaşal'ın, "Duygularıyla değil, beyinleriyle öğrenenlere armağan olsun" şeklinde anlamlı, birazda sitemli bir ithafı var beyinleriyle öğrenenlere ihtiyacımız olduğunu sürekli hatırlayabilsek, bunlarla yaşabilsek, ne kadar güzel olur değil mi? Yayınevi yöneticilerince yazılan bir önsöz var kitabın ilk sayfalarından birinde. Bu önsözün bir yerinde de: - "Nasrettin Hoca, asırlarca önce o ince zekasıyla insanları güldürerek düşünme eylemini uygulayarak insanlara öğretim ve eğitim sistemini uygulamış büyük bir bilge kişidir" deniyor. Nasrettin Hoca'nın bilinen veya az bilinen (hiç bilinmeyen demeye dilim varmıyor.. Bilinmeyen fıkrasının bulunduğunu inanmak istemiyorum) fıkralarının genel yorumları yapılmakta Behzat Şaşal tarafından. Bunlar ustalıkla, dikkatlilik içinde ve en ince noktasına kadar yorumlanmak suretiyle gerçekleştirilmiş. Örneğin; Parayı veren düdüğü çalar, Hocanın eşeğine ters binmesi, Hırsızın hiç mi suçu yok? Bakalım kara kitap ne buyurur, Bir kişilik eksik verin, Her gün bayram olsaydı, Ye kürküm ye gibi fıkralar anlatıldığından, bilindiğinden daha bir başka açıklık ve netlik içinde sayfalara aktarılmış. Behzat Şaşal'ın yorum ustalığı kendini göstermiş. Bu ustalık, fıkranın arkasından "kıssadan hisse" başlığı altında verilirken, burada sergilenip ortaya konulurken okuyucuların zeka derinliklerine aktarılma gayreti gösterilmiş. Hani şu "Yorgan gitti, kavga bitti" adlı fıkra var ya: Hoca bir kış günü kapısının önünde kavga sesleri duyar. Hoca, karısının "yat yatağından dışarı çıkma" ikazına rağmen yattığı yorgana sarılıp dışarı çıkar ya... Sonra, soğuktan titreyerek içeri girer ya hoca Karısı, kavganın nedenini sorunca, hoca, "Kavga bizim yorgan içinmiş, yorgan gitti, kavga bitti" der ya... Bu fıkranın yorumuna Behzat Şaşal şu cümlelerle başlıyor: - Kapımızın önünde veya evimizin içinde olsun, bizden miras hakkı doğabilecek kişiler arasında açık ve gizli, zamanlı ve zamansız yapılan çekişmelerin, kavgaların nedeni, bizim mallarımızdan onlara düşecek olan payın kavgası, çekişmesi olabilir... Tebriklerimi sunuyorum efendim.
| Catch steaming movies how? Yazar FrouFrouFrou açık 2010-07-07 08:02:40 I tried different youtube downloaders - free or paid, and I was impressed with possibility to rip and convert online videos and save them on any devices. Then I have done some kind of research and found really awesome tool that totally changed my view! I prefer to watch movies online and I know a lot of sites with online video sharing - YouTube, Hulu, Myspace etc. But even if you find web site with free online video you cannot rip off streaming video to your PC withot special tools. DRM-Removal surf'n'catch allows to record streaming audio and video, watch it on your PC and convert it to the most popular formats for playing on the devices like MP3 players, iPods, iPhones etc. |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |