Ebu Welid bin Abba Vite'den
Çağımızın Bilim Kurgu Romanı:
KONUÅž ZACKO HAYAT MI YALAN, HAYAL MÄ°? Türkçe'ye Uyarlayan: Prof. Dr. Mustafa ErdoÄŸan Sürat
ANA BÖLÜM:
Anti-Dünya'dan Mira ç Kokan Yönlere
KurbaÄŸa Alfred, dünyamızda, lisan bilmez, pijamasız ve diplomasız sıradan bir kurbaÄŸa, anti-dünya'da ise çok yakışıklı ve ünlü bir bankacıydı. Askeri ve üst düzey bir yanlışlık sonucunda, nasıl iÅŸlediÄŸini bilmediÄŸi, ultra lazerle hareket eden, yani hızlandırılmış ve de tek boyuta indirgenmiÅŸ ışık rüzgarıyla çalışan bir uzay yelkenlisine konulup anti-dünyaya postalanmıştı. Yolculuk sırasında, kozmik güvertenin küpeÅŸtesinden saÄŸa sola bakınırken, içme suyu petiyle boÅŸluÄŸa bırakılmış bir pusula geçmiÅŸti eline.Muska ÅŸeklinde katlanmış pusulada yazılanları gözlüksüz okumak amacıyla uzaysal güvertenin binlerce uzak güneÅŸe bakan saÄŸ bölmesine geçti.
Geçmesiyle birlikte de olanlar oldu. Kendisi gibi dünyada sıradan bir hayvan, ancak paniÄŸe kapıldığında ölümcül saldırılar yapan dev bir geyik, yani Amerika kıtasına özgü, at suratlı, çok iri cüsseli Muus olan fakat anti-dünyada ÅŸampiyon bir boksörün hayatını yaÅŸayan bir sarhoÅŸla karşılaÅŸtı Alfred. SarhoÅŸ boksör, herhangi bir neden ya da uyarı iması yapmadan KurbaÄŸa Alfred bey'in burnuna korkunç bir yumruk patlatmıştı. KurbaÄŸacık, belki dünyada hayli zavallı ve korumasız bir varlık, fakat anti dünyada saygın bir finans büyüÄŸü idi. Ä°kinci yumrukta yaÅŸamını yitireceÄŸinden kesinlikle emin olduÄŸu için o da ruhsatlı silahına sarıldı. Boksör Muus'a doÄŸrultarak tabancasını, haykırdı: “Hey,sakın yeniden vurmayı düÅŸünme, tereddütsüz çekerim tetiÄŸi.” Gelgelelim KurbaÄŸa Alfred daha sözünü tamamlayamadan ikinci yumruk, başının yanından zemine indi. Kahramanımız, artık ÅŸans eseri hayatta kaldığından emindi. Zira, hırsının büyüklüÄŸünden bir an aslına, dev ve katil geyik, at suratlı korkunç hayvan Muus'a dönüÅŸmüÅŸtü saldırgan ve de yumruÄŸu küpeÅŸteyi delmiÅŸti. Açılan yırtıktan, uzay yelkenlisinin güvertesi itibariyle alt evrenlere ait güneÅŸler gözüküyordu. Bir salisede bu romantik gözlemini tamamlayıveren Alfred, silahını, son, öldürücü vuruÅŸa geçen boksörün gözüne doÄŸru sıktı. KurÅŸun, Muus boksörün tam gözbebeÄŸinden girmiÅŸ, beynini dağıtarak, enseden çıkıvermiÅŸti. ÖlmüÅŸtü saldırgan, fakat yere düÅŸmemiÅŸ, kainatlar arası ani ölüm katılığı dolayısıyla, sanki hasmına bir ÅŸeyler söylemek amacıyla öne eÄŸilmiÅŸ de beklercesine, dinelip kalmıştı. GözbebeÄŸinden, içerisinde beyin kıymasından oluÅŸan düÄŸül düÄŸül taneciklerin yüzdüÄŸü, pekmezimsi uzay kanı sızıyordu. Kafatasının arka bölümünden kopup sürüklenmiÅŸ sarımtırak kemik parçaları döÅŸemeye dağılmıştı, ve bunlar çevreden koÅŸup gelenlerin postallarının altında kırık cam kitleleri gibi, ıslığımsı sesler çıkarıyorlardı. Camla kemik arası kırıkların sürtünmesinden doÄŸan sesler, Alfred'i adeta tahrip etmiÅŸti. Bir an baygınlık geçirip, bilincini yitiriverdi.
Kendine geldiÄŸinde revirdeydi. Uzay boÅŸluÄŸunda, bir su kabında bulduÄŸu fakat bir türlü okumaya fırsat bulamadığı pusulacık hala elindeydi. Alfred kendisine gelirken, revir kapısından da sorgu görevlileri içeri girmekteydiler. Yeniden pusulacığı avucuna gizleyip, ifadesinin rahat alınabilmesi amacıyla yatağından hafifçe doÄŸruldu. Tek bir soru sordu gelenler:
-“Size saldıran ve burun kemiÄŸinizi handiyse kıran boksör Muus'u öldürdüÄŸünüzü kabul ediyor musunuz?”
-“Evet”diye yanıtladı Alfred, “onu vurmasam beni öldürecekti!”
sorgucular KurbaÄŸa Alfred'i ve eklediler,”hakkınızda soruÅŸturma açılmıyor, revirden istediÄŸiniz zaman ayrılabilirsiniz!”
Ä°nanılmaz bir sevinçle birlikte, bir canlıyı kasten öldürmüÅŸ olmanın,
zorlu dayanılmaz acısını hissetti kurbaÄŸa. Fakat onu asıl sarsan mesele bununla kalmamış, sorgu heyeti baÅŸkanından tüyler ürperten bir de uyarı almıştı. Kendisine anlatılanlara göre sapık bir feza korsan kümesi, ölü boksör Muus'u yarım saat önce morgdan kaçırmıştı. Bunun tüyleri diken diken etmeye yetecek anlamıysa ÅŸuydu: Muus'un kadavrasından yararlanacaktı korsanlar, onun neredeyse tahrip edilmesi olanaksız robotunu imal ederek dünyaya göndereceklerdi. Açıkça ÅŸunu hedefleyip, kendilerine eÄŸlence çıkaracaktı korsan küme: Robot Muus, dünyaya gönderilecek, belki bölgesindeki tüm insanları katlettikten sonraysa, savunmasız KurbaÄŸa Alfred'den ve ailesinden korkunç intikamını alacaktı.
Bir an için kapıldığı dehÅŸeti yenen kurbaÄŸacık, hemencecik elinde gizlediÄŸi, üstüne birtakım notlar yazılı kağıda göz atıverdi ; içerikte ÅŸunlar yazılıydı:
“O size, ÅŸov kadınının hayaliyle yaÅŸamanız için bir fırsat tanımıştı. Ä°çinizde, imgenizde buluÅŸtuÄŸunuz kadın temiz kokuyordu, zevkliydi ve insandı; yani baÅŸkaları için yaÅŸama ülkünüzü aynen paylaşırdı sizinle. Ä°mgesel güzelle yetinmediniz, nice çabalara, baÅŸarılara ve harcamalara imza atıp, gösteri kadınıyla bir hayat kurmayı baÅŸardınız. Kadın sırtlanlar gibi pis kokuyor, sırtlanca yaÅŸamak istiyordu: sadece kendisi için ve ne pahasına olursa olsun… Tiksinti tüm yaÅŸamınıza hakim olmuÅŸtu artık. Onun nimetini hayal diye teptiniz, fakat, “kadının gerçeÄŸi” dediÄŸiniz o yaratığa ulaÅŸtığınızda, hayal dahi kalmayıverdi elinizde. Eziyet yolunda nimeti itip, yaÅŸatan hayali; tırmalayan, zayıflatan, çürüten, solucanımsı bir hayatla deÄŸiÅŸmiÅŸtiniz!”
YolculuÄŸu, bulduÄŸu bu pusula üzerine kafa yormasına yetecek kadar uzun bir süreyi kapsamamış, handiyse göz açıp kapatıncaya dek yetmiÅŸ iki bin alemi aşıp geçmiÅŸlerdi. Ä°ndiÄŸi ilk istasyonda, uzay makasçısı Alfred'e, kainatlardan kurbaÄŸacığın memleketinin nasıl algılandığını anlatan bir turistik bildiri sundu: Ä°ÅŸte KurbaÄŸa Alfred'in kızgınlıkla okuduÄŸu o bildiri:
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |