05-12-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa
SADDAM İDAM EDİLMİŞ OLABİLİR Mİ? PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 42
KötüÇok iyi 
Yazar RACÄ° DURCAN   
10-01-2007
                                                SADDAM Ä°DAM EDÄ°LMÄ°Åž OLABÄ°LÄ°R MÄ°?
                                                                                                                 RACÄ° DURCAN

                                                                                                              9Ocak 2007, Ankara

   ImageSaddam Hüseyin'in idam görüntüleriyle bayrama girmenin burukluÄŸunu
yaÅŸadık bu sene.. Bunda etkili olan ÅŸey, Saddam'a acımaktan çok bu
idamının sembolik anlamının bir tehdit içermesiydi. Aylarca süren bir
yargılamada infazın bayram gününe denk gelmesi tesadüf deÄŸildi.
Gizlice çekildiÄŸi intibaın verilmesine gayret sarf edildiÄŸi anlaşılan
görüntülerin bütün dünyaya servis yapılması da... Hadisenin arkasından
ÅŸiddetlenen Åžii-Sünni savaşıyla  istediklerini bir kere daha
fazlasıyla aldılar.
    Saddam'ın idamı, tek başına üzerinde durulmayı gerektirecek önemde
deÄŸildir. Fakat gizli çekim yapıldığı intibaı verilen görüntülerdeki
tuhaflık dikkat çekiciydi. Ülkesine büyük zararlar vermiÅŸ bu insanın
ortadan kalkmış olması bizi fazla alakadar etmesi gerekmezdi. Ancak
olayın sunuluÅŸ ÅŸekli, bu meseleyi birkaç bakımdan ele almayı
gerektiriyor.
   Saddam Hüseyin, Dünyanın her tarafında heyacan uyandıran Ä°ran
devrimine savaÅŸ açmış bir insan olarak gereken payeyi o zaman almıştı.
Yıllarca ve Amerikan menfaatleri uÄŸruna sürdürdüÄŸü savaÅŸ, nefreti
üzerine çekmeye yetmiÅŸti.  Ancak Kuveyt iÅŸgali ve sonrasında gelen
Amerikan saldırısıyla zor duruma düÅŸen Irak Halkının içinde bulunduÄŸu
durum onu tekrar mazlum konumuna soktu. Saddam'ın 1979 yılında CİA
ajanı olarak darbeyle işbaşına geldiğini bilmeyen yok. Ancak O birinci
körfez savaşından sonra ülkesinde Amerikalılar tarafından aldatılmış
bir lider gibi görünmeyi baÅŸarmıştı. Uzun bir ambargo döneminden sonra
gelen II. Körfez savaşında herkes onun yanında yer aldı. Türk
DışiÅŸleri görevlileri dahi ülkesinin iÅŸgaline yol açacak büyük krizin
arefesinde O'nu vazgeçirmeye çalıştılar. Ardından gelen iÅŸgalde Irak
bir ay süren ağır bombardımanla yerle bir edildi. Ä°ranla 8 yıl savaşı
sürdüren, OrtadoÄŸu'da büyük bir güç olduÄŸu iddia edilen ordusu bu
savaÅŸta yoktu; buhar olmuÅŸtu. Bir ay süren iÅŸgal savaşı süresinde,
direniÅŸ adına benim aklımda kalan tek görüntü bir çiftçinin av
tüfeÄŸiyle düÅŸürdüÄŸünü iddia ettiÄŸi helikopterle birlikteki resmi oldu.
Bunun dışında herhangi bir çatışma görüntüsüytle karşılaÅŸmadık.
Amerikan askerlerinin kayıp verdiklerine ilişkin haberler geliyordu
ancak bütün bunları Irak üzerine yaÄŸdırdıkları bombalarar haklılık
kazandırmak için servise yapılmış olabilirdi. Ä°ÅŸin en ilginç yanı,
iÅŸgalin sonunda Saddam'ın sarayı teslim alınırken dahi hiçbir
direniÅŸin olmaması, hatta saraya giden tankların geçeceÄŸi köprülerin
dahi sağlam olarak yerinde durmalarıydı. Belli ki mizanseni
hazırlayanlar, nekadar mükemmel olursa olsun, inandırıcılığı zedeleyecek hatalar yapabiliyorlardı.
İşgalden sonra, işgal kuvvetlerine karşı aylarca ciddi bir direniş
olmadı. Saddam'ın Ordusundaki onca asker ve subay çok önceden tasfiye
edilmiÅŸ gibiydi. Hatta Sadamın kendisi dahi ortalıkta görünmüyordu.
Bütün bunların faturası müslümanlara, onların korkaklığına fatura
edildi.
 Irak'ın iÅŸgalinden sonra artık kimsenin Amerika'ya güvenerek kendi
halkına zıt düÅŸmeyeceÄŸini, zulmetmek cesaretinde bulunamayacağını
düÅŸünüyordum. Yeni bir dönemin baÅŸlangıcı olabilirdi bu. Uluslararası
güce dayanmanın ne kadar güvenilmez olduÄŸunu gören yerel yöneticiler
bundan sonra böyle birÅŸeye cesaret edemezler diye düÅŸünmüÅŸtüm. Fakat
yanıldığımı kısa zamanda anladım. Amerikan yararına çalışan merkezler bu
durumdan hiç etkilenmemiÅŸ gibi iÅŸlerine devam ettiler. Burada yanlış
giden birşey vardı ve onu arıyordum. Acaba Saddam'ın durumunda ne gibi
bir ayrıcalık vardı? Saddam doğrudan bir Amerikan ajanı olabilir miydi?
CIA yardımıyla işbaşına gelmiş olması onun kadrolu ajan olduğuna ilişkin
yeterli delil teÅŸkil etmez çünkü. Dünyanın her tarafında egemen güçler, bazen açıktan, bazen gizlice amaçları doÄŸrultusundaki kiÅŸi
ve grupları destekliyorlar zaten. Saddam'da bir dönem yolu Amerikayla
çakışmış fakat milliytçi bir insan olabilirdi. Savaşın sonuna kadar
verdiÄŸi görüntü buydu. Kurban bayramında servis edilen T.V görüntüleriyle
yıllarca zihnimi meşgul eden sorunun cevabını bulmuş oldum.
  II. körfez savaşından sonra iÅŸgal edilen Irak'da Saddam Hüseyin, iÅŸgal
sonrası ortalıkta hiç görünmeseydi, tek kurÅŸun atmadan ülkesini iÅŸgal ettiren bir
insan olarak anılacaktı. Bu da hem aynı nitelikte hizmet veren diğer
diktatörlerin teÅŸhisi açısından bir tehdit içerebilir, hem de Amerikan
karşıtlığını daha da geliştirebilir, Amerikan kamuoyundan tepki
toplayabilirdi. Amerikanın doğrudan bir ajanını devlet başkanı
yaptığının düÅŸünülmesi, Dünya siyasetinde etkin gücün inandırıcılığının
sorgulanmasına yol açardı. Gerek bu düÅŸünülerek, gerek ülke içinde
artan direniÅŸte Saddam parmağı bulunduÄŸunu yaymak için yeniden gündeme
getirildi, yakalandı. Aradan aylar geçtikten sonra Saddam Hüseyin diye
birini yakalayıp mahkeme huzuruna çıkardılar. O dönemde bu yakalanan
kiÅŸinin saddam Hüseyin olmadığını iddia edenler oldu. Fakat yapılan
testler sonucu kesinleştirmişti ( bu testleri kim yapıyorsa). Aylarca
süren mahkeme, ve mahkemedeki umursamaz tavırları halkta hiç tereddüt
bırakmadı. Şimdi bu tavrın sebebi daha net anlaşılmaktadır. Muhtemelen
orada yargılanan kiÅŸi, Saddam'a benzer biriydi ve detaylara girildikçe
kendisiyle ilgili ÅŸüphelerin artmasından endiÅŸe ediliyordu. Ucuz
kahramanlık gösterisinin nedeni bu olsa gerekti.

  Bayramda servis edilen idam görünytelerini inceleyince, Saddam'ın
katıksız bir Amerikan ajanı olduğunu; bu durumunu sonuna kadar muhafaza
ettiÄŸini farkkettim. Görüntüler sanki iki açıdan anlam taşıyordu.
Birincisi Saddam'ın CIA ajanı olduğunu gizlemeyi hedefliyordu.
Diğeriyse Saddam'la aynı konumda bulunan diğer ajanlara mesaj
içeriyordu. Bu durumu ÅŸöyle açıklayabiliriz: EÄŸer Saddam gerçekten Ä°dam
edilmişse bunun iki anlamı olabilirdi. Birincisi Saddam Amerikan ajanı
deÄŸildir manasına gelir ki; bunu kabul, tüm geçmiÅŸini red anlamındadır.
Bu kadar çok hatanın bilinçiszce iÅŸlenmesi, arda arda sıralanması
mümkün deÄŸildir. Ä°ranla 8 yıl savaÅŸan bir ordunun bu kadar kısa sürede
ve karşı tarafa neredeyse hiç kayıp verdirmeden ortadan yok olmasını
izah edemeyiz. İkinci şık; 'Saddam Amerikan ajanıdır fakat kullanım
süresi dolduÄŸundan bertaraf edilmiÅŸtir' olabilir. Bu da anlamlı
deÄŸildir. Amerika gibi dünya gücü olan bir devlet, kendisine sadakatle
hizmet etmiÅŸ bir görevlisini, artık ihtiyacı kalmadığı için öldüremez,
idam ettiremez. Bunu yaparsa bir daha kendisiyle çalışacak kadro
bulamaz. Hiç ticaret bilmeyen insan dahi borcunu ödemeyen bir insana
bir daha borç para vermez. Sözünü tutmayan , kendi adamlarını yok eden
bir sisteme kim hizmeti devam ettirir. Büyük devletlerin her zaman
kendisine sadakatle hizmet edecek insanlara ihtiyacı vardır, olacaktır.
Böyle bir kural yokmuÅŸ gibi, haber yorumcuları, son kullanım tarihi
geçti diye Saddam'ın yok edilmesine Amerikanaın müsaade ettiÄŸini
söyleyebiliyorlar. Bu, büyük devletlerin yapabileceÄŸi bir hata
deÄŸildir. Yahut böyle bir hatayı yapan artık büyük devlet olmayı
sürdüremez
 Bizdeki kavram yanlışlıklarından bir tanesi de; eÄŸer bir kiÅŸi bir suç
iÅŸlemiÅŸse, her suçu onun iÅŸleyebileceÄŸini düÅŸünmektir. Burada bu mantık
devrededir ve 'ajan satın alan bir ülke, ihanet edip yeri geldiÄŸinde bu
ajanı neden yoketmesin?' diye düÅŸünülmektedir. Olayın aslı böyle
değildir. Hırsızlık yapan birisi mesela sadece bankaları boşaltıyordur
da toplum içinde çok dürüst biri olarak yaşıyordur. Katil'in hırsızlık
ta yapacağını düÅŸünmek sadece bir önyargıdır. Yalan söyleyen bir
insanının her konuda yalan söyleyeceÄŸine inamamız gerekmez. Bunun gibi
Amerika bir konuda çalışacak ajan satın alıyorsa; onunla bir nevi iÅŸ
anlaşması yapmış demektir. Bu anlaşmaya uymak zorundadır. Ta ki makul
bir gerekçeye (mesela karşı tarafın anlaÅŸmaya uymaması) gibi dayanana
kadar. Kendi güvenliÄŸi için tehdit olması söz konusu olduÄŸunda onu
ortadan kaldırmayı düÅŸünür. Kurallara uymadığı bilinen biriyle kimse
çalışmaz.
 Saddam'ın idam görüntülerini inceleyen bir profosyonel bunun uydurma bir
senaryo olduğunu hemen anlayacaktır. Ben şahsen şimdiye kadar ilk defa
bir idam mahkumuna ipin nasıl boynuna asılacağının izah edildiğini
izlemiÅŸ oldum. Demekki tecrübe kazansın, yanlışlık olmasın diye önceden
gösteriyorlar(!). Sonra aktör rolünü burada iyi oynayamamış ve hiç idam
olacak bir insanmış görünümü vermiyordu. Böyle durumda bir insanın yüzü
kağıt gibi bembeyaz olur, hareketler donuklaşır. Ne kadar cesur
olursanız olun, ölüm kadar katı bir gerçek karşıısında sarsılmayacak
insan olacağını düÅŸünmüyorum. Bu kadar kötü rol, filmi izleyecek olan
diÄŸer görevlilerin sahneye inanmaları için bir iÅŸaret sanki.

 Hayatı boyunca halkına ve Müslümanlara zarar vermeyi baÅŸaran Saddam,
ölümüyle dahi bu zararı vermeyi sürdürüyor. Ä°dam sahnesinde görülen ve
şii olduğu iddia edilen kişiler nedeniyle Irak'taki mezhep savaşı hız kazanıyor.
Tehdit mesajını alan müslümanlar buruk bir bayram geçiriyorlar.

  Saddam ise yenilenmiÅŸ kimliÄŸiyle Dünya'nın bir köÅŸesinde kendi idam
görüntülerini izliyor olmalı. Tereyağından kıl çeker gibi baÅŸardığı iÅŸle bunu haketti çünkü. Koca ülkeyi Amerika'ya teslim etti.

  EÄŸer burada yanılıyorsam( ki yanılmadığıma eminim), bu kadar kötü görüntüler, diÄŸer görevliler için 'endiÅŸelenmeyin, Amerika sözünü tutar' mesajı içindir. Zaten hiçbir zaman ne Saddam'ın mezarı bulunacak, ne de cesediyle karşılaÅŸacaksınız.

Yorum
Yazar nihat açık 2007-01-11 11:37:24
 
AH HALEPÇE HALEPÇE FERYADIN SENÄ°N 
 
BAÄžRIMDA HANÇERDÄ°R Ä°NÄ°LTÄ°N SENÄ°N 
 
 
 
Uzun gurbet yolculuÄŸunda görüyorum kendimi.. 
 
yargılanıyorum sokakların derinsizliÄŸinde, 
 
yargısız,mahkemesiz.. 
 
vedalaÅŸmak geliyor içimden tanıdığım-tanımadığım insanlarla.. 
 
hıçkırık tutan tüfeÄŸimin çifte namlusuydu beynimde öten.. 
 
sokakların derinsizliÄŸinde yargılanıyorum sorgusuz,sualsiz.. 
 
gediklerde ıslık çalan bendim, 
 
oysa mermi sesleriydi bir zamanlar.. 
 
korkulu bir duygunun prangalı esiriydim halepçe meydanında.. 
 
yargılanıyordum yargısız, 
 
sorgusuz, 
 
mahkemesiz. 
 
 
 
Halepçe Katliamı 
 
 
 
Ä°ran-Irak Savaşı'nın sekizinci yılında Enfal Operasyonu kapsamında gerçekleÅŸtirilen 
 
Halepçe Katliamı'nda, binlerce Kürt korkunç ÅŸekilde yaÅŸamını yitirmiÅŸtir. 16 Mart 1988'de 
 
gerçekleÅŸtirilen katliam sırasında Ä°ran sınırına yakın bir bölgede bulunan Halepçeliler, Irak 
 
ordusunun yaptığı hava bombardımanından sonra sığınaklara çekildilerse de bir süre sonra 
 
helikopter ve uçaklardan atılan kimyasal gazlardan kendilerini kurtaramamışlardır. 
 
Saldırılarda en az 5,000 sivil ölmüş, 10,000'den fazla sivil yaralanmıştır. Katliamın boyutunu 
 
ve korkunçluÄŸunu daha iyi anlayabilmek için, yine olayı yaÅŸayanların aktardıklarına dönelim: 
 
 
 
Nesrin Abdülkadir Muhammed isimli bir kadın, Irak Askeri Kuvvetleri helikopterlerinin 
 
Halepçe'ye bomba attığı sırada, ailesiyle beraber yaÅŸadıklarını bir gazeteciye anlatmıştır: 
 
Iraklı peÅŸmergeler Ä°ranlı askerlerle beraber Irak'a karşı savaÅŸtıklarından ve Irak askerleri 
 
geri çekilmek zorunda kaldığından, Nesrin ve ailesi Halepçe'deki evlerinin sığınağında bir 
 
Irak saldırısını bekliyorlardı. Saat 10 sularında, Nesrin içerisinde kameralarla görüntü alan 
 
ve fotoÄŸraf çeken adamların bulunduÄŸu bir helikopter gördü. Helikopter çok yakına kadar 
 
geldi, ancak geri gitti. O sırada Nesrin 16, kız kardeÅŸi ise 15 yaşındaydı. Saldırı saat 11'de 
 
baÅŸladı ve Irak ordusu Halepçe üzerine napalm attı.. Saat ikide bombalama bitti. Nesrin 
 
yukarı kattaki mutfaÄŸa çıkarak ailesi için yemek hazırlamaya baÅŸladı. Nesrin olanları şöyle 
 
anlatmıştır: "Bombalama sonunda ses deÄŸiÅŸti. Artık ses eskisi kadar yüksek deÄŸildi. Sanki 
 
patlamaksızın düşen metal parçaları gibiydi. Bu sessizliÄŸe bir anlam veremedik." Halepçe'ye 
 
yakın Yulakan bölgesinde yaÅŸayan Muhammed adında bir adam ise şöyle dedi: "Bir 
 
helikopter kasabaya geri geldi ve askerler beyaz kağıt parçaları fırlattılar." Muhammed, 
 
askerlerin rüzgarın hızını ve yönünü ölçtüklerini anlamıştır. O sırada yiyecekleri toplayan 
 
Nesrin, rüzgarın evin içine taşıdığı garip kokular duydu. Nesrin şöyle dedi: "BaÅŸlangıçta çöp 
 
gibi kötü bir kokuydu. Sonra elma kokusu gibi güzel bir kokuya dönüştü. Ardından yumurta 
 
gibi koktu." AÅŸağıya inmeden önce evlerindeki kuÅŸ kafesine baktı, kuÅŸun ölmekte olduÄŸunu 
 
gördü. Pencereden dışarı baktığında gördüğü manzara ÅŸaşırtıcıydı: "Çok sessizdi, ama 
 
hayvanlar ölüyordu. Koyunlar ve keçiler ölüyordu." Nesrin sığınaÄŸa döndü: "Herkese yanlış 
 
giden bir ÅŸeyler olduÄŸunu söyledim. Havada ters giden bir ÅŸeyler vardı." Bombardımandan 
 
kaçmak için sığınaÄŸa saklanan ev halkı telaÅŸlanmış, ancak sığınağı terk edememiÅŸtir. 
 
Nesrin şöyle devam ediyor: "Rahatsızlanmaya baÅŸlasak da saklanmaya devam etmeye karar 
 
verdik. Gözlerimde çok ÅŸiddetli bir acı hissettim. Kız kardeÅŸim yüzüme yaklaÅŸtı ve 'gözlerin 
 
kıpkırmızı' dedi. Sonra çocuklar kusmaya baÅŸladılar. Çok fazla acı çekiyorlar ve sürekli 
 
aÄŸlıyorlardı. Annem aÄŸlıyordu. Sonra yaÅŸlılar kusmaya baÅŸladı." Her sığınağın bir gaz 
 
odasına dönüşeceÄŸini anlayan Irak Hava Kuvvetleri, Halepçe'de kimyasal silah kullanmıştı. 
 
Nesrin şöyle devam ediyor: "Havada kimyasal maddeler olduÄŸunu anlamıştık. Gözlerimiz 
 
gittikçe kızarıyordu ve bazılarımızın gözleri yaÅŸarıyordu. Kaçmaya karar verdik. Ä°neÄŸimiz 
 
bir köşede yatıyordu. KoÅŸuyormuÅŸ gibi hızlı hızlı nefes alıyordu. Sonbahardaymışız gibi 
 
aÄŸaçların yaprakları dökülüyordu. Keklik ölmüştü. Etrafta yere çöken duman bulutları vardı." 
 
Aile rüzgarın yönüne baktı ve tersi yöne koÅŸmaya baÅŸladılar. KoÅŸmak gittikçe zorlaşıyordu. 
 
"Çocuklar yürüyemiyorlardı, çünkü rahatsızdılar. Kusmaktan bitkin düşmüşlerdi. Onları 
 
kollarımızda taşıdık." Åžehrin diÄŸer kısımlarında da aileler benzer durumdaydılar. 
 
Halepçe'nin kuzeyinde yaÅŸayan Nuri Hama Ali, ailesiyle birlikte Irak ordusunun yerinden ettiÄŸi Kürtlerin bulunduÄŸu Anab'a doÄŸru giderken gördüklerini şöyle ifade etmiÅŸtir: "Anab'a doÄŸru giderken çoÄŸu kadın ve çocuk ölmeye baÅŸladı. Kimyasal bulutlar yere yakındı. Ağırdılar. 
 
Onları görebiliyorduk. Her tarafta insanlar ölüyordu. Bir çocuk daha ileri gidemeyecek duruma geldiÄŸinde korkudan çılgına dönen ebeveynleri çocuÄŸu yolun kenarında bırakıyorlardı. Aynı 
 
ÅŸekilde yaÅŸlılar da bırakılıyordu. KoÅŸuyorlar, nefes alamaz duruma geliyorlar ve ölüyorlardı." 
 
Nesrin ve Nuri'nin yaÅŸadıkları korkunç olaylarla ilgili izlenimleri benzer ÅŸekilde devam 
 
etmektedir. Sonunda Nesrin ve ailesinin diÄŸer fertleri kör olmuÅŸlardır. Nesrin annesinin 
 
Ä°ran'da gömülenler arasında olduÄŸunu Ä°ranlıların hazırladığı bir fotoÄŸraf albümünden 
 
öğrenebilmiÅŸtir. KardeÅŸlerinden beÅŸi ölmüştür. Nesrin'in bir çocuÄŸu olmuÅŸ, fakat kalbindeki 
 
delikten dolayı üç aylıkken çocuÄŸu kaybetmiÅŸtir. Saddam'ın Halepçe'de kendi vatandaÅŸlarına 
 
karşı gerçekleÅŸtirdiÄŸi bu katliam, binlerce insanın hayatını Nesrin'inkine benzer acılarla 
 
karartmıştır. 
 
 
 
------- 
 
 
 
kış uykusundan yeni uyanıyordu her ÅŸey. toprak güneÅŸten nasibini alarak ufaktan ufaÄŸa 
 
kımıldanıyordu. su, bir yolunu bulmuÅŸ, aÄŸaçlara tırmanıyordu sessizce. toprağın 
 
baskısından kurtulan yeÅŸil otlar, özgürlüğün sarhoÅŸluÄŸuyla kendilerini rüzgarın kucağına terk 
 
edip, bir uçtan bir uca koÅŸuyorlardı. aÄŸaçların dallarına filizler yürümüş, özgürlüğe gebeydi. 
 
baharın taze kokusu etrafı sarmıştı. 
 
 
 
kışın dondurucu soÄŸuÄŸunda, soba yüzü görmeyen bebeler, yatakların altından çıkmış 
 
güneÅŸ ışınlarından nasibini alırcasına tepelerin ardından çocukların, kuzuların sesleri 
 
birbirine karışıyordu. 
 
 
 
derviÅŸ, mahallede ki bakkaliyesini açmak için acele ediyordu.. huso, merkebini(eÅŸeÄŸini) sığıra 
 
yetiÅŸtirmeye çabalıyordu. mızgin, okul çantasını kaptığı gibi berivan'a yetiÅŸip okula gitmeye 
 
çabalıyordu. kajey, günlük ekmeÄŸini yapmak için, hamur yoÄŸuruyordu. 
 
 
 
uçakların sesleri gürlemeye baÅŸlamıştı halepçe'de tepelerin ardından. yabancı deÄŸildi bura 
 
halkı, uçakların sesine. gökyüzünde büyük bir gürültüyle geçiyordu uçaklar. önce bir iki pike 
 
yapıp uzaklaÅŸtılar. sonra yere konacaklarmış gibi alçaldılar. ve yere sisli bir duman bırakıp 
 
uzaklaÅŸtılar. 
 
 
 
önce baÅŸları döndü, derviÅŸ'in, huso'nun, mızgin'in, kaje'nin ve diÄŸer halkın. boÄŸazlarına 
 
birÅŸeyler oldu. nefes alamaz oldular. önce gözleri yandı. sonra sulandı ve daha sonrada 
 
göremez oldular. bunlar bir kaç saniyelik süre içerisinde oldu. 
 
 
 
derviÅŸ'in elindeki anahtar kilitte kaldı. derviÅŸ, oracıkta uzandı sere-serpe. mızgin, sendeledi 
 
yere düştü. çantası açıldı. kitap ve defterlerı yere saçıldı. mızgin kitaplarını toplamak için 
 
elini uzattı. eli uzanamadı kitaba. mızgin ölmüştü. kitabı açık kalmıştı. kaje''in eli hamurlu, 
 
sofraya uzanıvermiÅŸti ÅŸaka yaparcasına. ama kajey de ölmüştü. 
 
 
 
bazı bebeler, annesinin memesini emerken ve kimi evlerde de yemek yerken, elbise giyerken, 
 
pozisyonlarını bozmadan 5 bini ölmüş ve 30 bin de yaralı ve sakat kalmıştı o gün. tarihler 16 
 
mart 1988'ı gösteriyordu. 
 
 
 
çürüyen kokusuyla yaÄŸdı kimya 
 
kesildi feri gözlerin, sustu dil 
 
artık ne yürek sızısı var genç kızların 
 
ne bıyık bırakan delikanlılar 
 
insan etiyle doldu çukurlar 
 
 
komplo teorisi
Yazar nihat açık 2007-01-11 12:02:46
Abi saddam asıldı. 
 
Asılmadı iddiası bir komplo teorisi. 
 
ABD, Saddam'la baÄŸlantısının ortaya çıkmaması için onu astı. 
 
Olan Halepçeye oldu. Ölenler öldüğü ile kaldı
İlginç...
Yazar Sanih açık 2007-01-12 21:54:31
Yazının girişindeki kuş kafesi de oldukça ilginç doğrusu; diktatör kafesinden kurtulan Iraklı teokrasi kafesiyle kuşatılıyor. Bu resim bana "Teokrasi İslamla Yok Edilmiştir" yazısını hatırlattı: 
 
http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=121&Itemid=67 
Raci beyin yazılarındaki ilginç ve irdelemeli yaklaşım tarzı da alışılmış, sloganik ve verileni yutan ezberci tarzın dışında düşÃ¼ndürücü bir kalite sergiliyor.  
kriter.org zengin ve çeşnili bir site... Admine teşekkürler. 
Sanih
Halepçe
Yazar selahaddin açık 2007-01-14 18:05:59
Halepçede ölenlere üzülmeye gerek yok 
Türkiyenin de dış mihraklarca parçalanması sürecinde buna benzer katliamlar olmuÅŸ.Dersim den tutun da.....  
Her devlet topraklarını korumak için, ihanet edenleri yok etme hakkına sahiptir.Şu anda ırak kürtlerinin tutumuna Sömürgecilerle yaptıkları işbirliğine ne diyeceğiz Sonlarının pek parlak olmayacağı gelecek te ne olacağı pek belli değil.
neden olmasın?
Yazar kubha açık 2007-01-15 01:42:39
pakistanlı bir arkadaşım zia ül hakkın ölümü için malum süper gücün kendi elçisini de feda ettiğini, bir bölgeye uçakla giden zia ül hakkın yanında o süper gücün büyük elçisi olduğu için her zamanki önlemleri almadan uçağa bindiğini ve bu sefer sırasında füze ile uçağın düşürüldüğünü söylemişti.
bir tenkit
Yazar hamidoğlu açık 2007-04-14 17:40:57
Yorumlarınızı beğeniyorum ve zevkle okuyorum. Ancak diğer yazılarınızda olduğu gibi burada da sanki olayın bizzat şahidi imiş gibi ifadeler kullanıyorsunuz. İçinden gelmiş olduğunuz Malatya ekolüne bu tavrınız ne kadar uygun?
Tenkide cevap
Yazar girisim açık 2007-04-15 00:29:52
Sn. HamidoÄŸlu 
 
Yazımdan bu sonucun çıkartılamayacağını düşünüyorum. Çünkü yazı baÅŸtan sona olaydaki mantıksal baÄŸlantıyı sorguluyor. Gözleme dayalı olan tekÅŸey, Saddam'ın idamını gösterdiÄŸi iddia edilen video görüntüleridir. Onları da herkes T.V den izledi.  
Bakınız bundan sonra yapılan idamları yayınlamadılar( mesela T. Yasin Ramazan). Burası dikkat çekicidir. Sanıyorum bunda bu tartışmaların rolü oldu. Irak yönetimi baÅŸtan sona ajanlarla doluydu. Yoksa bir ülke bu kadar kolay nasıl iÅŸgal edilebilir? 
Hadiseleri sorgulamanın, herÅŸeyin görüldüğü gibi olmayacağını düşünmenin Malatya ekolüyle çatıştığını zannetmiyorum. Hatta Malatya ekolünün tam olarak bu olduÄŸunu düşünüyorum. 
Ayrıca yazılarımı zevkle okuduÄŸunuz için memnuniyet duydum. Ancak nerelerini beÄŸendiÄŸinizi açıklasanız bana daha çok yardımcı olabilirdi. 
selamlar 
Raci D.

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 11-01-2007 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
123916829 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net