Ä°SLAMDA Ä°HYA HAREKETLERÄ°nden GÃœLDESTE |
|
|
|
Yazar EBUL ALA-EL-MEVDUDÄ°(*)
|
04-04-2015 |
Ä°SLAMDA Ä°HYA HAREKETLERÄ°’DEN GÜLDESTE EBUL ALA-EL-MEVDUDÄ°(*) ‘ CAHÄ°LÄ°YENÄ°N TASALLUTU’ “Bütün peygamberlerin dünyadaki vazifelerinde nihai gaye; arz üzerinde Allah’ın hükümranlığını tesis etmektir. Peygamberlerin her biri; müÅŸriklerin nüfuz ve faaliyetleri sınırlı kalmak kaydıyla, eski itikat ve ibadetlerine baÄŸlı kalabilmelerine dair taleplerini kabul edebilirlerdi. Fakat otoritelerinin ilerisi için kuvvet bulmalarına – tehlike arz etmesine – asla rıza göstermediler. Bu gaye ile her peygamber kendi devrinde, müÅŸriklerden evvel, siyasi ihtilal yapmaya çalıştı. Hz. Ä°brahim (a.s.) gibi bazıları bu iÅŸe zemin hazırlayabildiler. Hz. Ä°sa (a.s.) ve diÄŸerleri ihtilal hareketine bilfiil teÅŸebbüs etmeyi baÅŸardılar. Fakat Allah’ın nizamını tesis edemeden vazifeleri sona erdi. Hz. Yusuf, Hz. Musa ve Hz. Muhammed (a.s.) Allah’ın dünya üzerindeki hükümranlığını en iyi bir ÅŸekilde tesis ettiler.
Hz. Muhammed (a.s.), bu vazifeyi yirmi üç senede tamamladı. Peygamber (a.s.)’dan sonra bu icraat Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer tarafından devam ettirildi. Sonra liderlik Hz. Osman’a devredildi. HalifeliÄŸin ilk birkaç yılı Peygamber efendimizin zamanındaki gibi dinamizmini muhafaza etti. Fakat iki faktör hilafet müessesesinin zayıflamasına sebep oldu: 1. Ä°slam devletinin süratle geliÅŸmesi ve her geçen gün yeni meselelerin ortaya çıkması halifenin iÅŸlerinin zorlaÅŸtırdı. 2. Hilafetin ağır yükünü omuzlarında taşımak üzere seçilmiÅŸ bulunan Hz. Osman’ın diÄŸer selefleri kadar liderlik “liyakatinde ÅŸanslı olamaması”. Neticede, hilafet devirlerinde, “cahiliye” islamın bünyesine sokulmak üzere kendine mecra buldu. 2. Hilafetin ağır yükünü omuzlarında taşımak üzere seçilmiÅŸ bulunan Hz. Osman’ın diÄŸer selefleri kadar liderlik “liyakatinde ÅŸanslı olamaması”. Neticede, hilafet devirlerinde, “cahiliye” islamın bünyesine sokulmak üzere kendine mecra buldu. H z. Osman’ın bu ÅŸer kuvvetleri önlemek üzere hayatını ortaya koymasına raÄŸmen, zararlı hareketi kontrol altına alamadı. Ondan sonra Hz. Ali öne geçti. Ä°slamın siyasi nüfuzunu korumak için azami gayret sarf etti. Fakat kanı karşılığında bile bu fitneye bir son veremedi. Neticede; ”Peygamber ölçülerine uygun” olan hilafetin,zalim saltanatlara geçmek üzere bu ÅŸekilde vuku buldu.Böylece hilafet saltanata dönüÅŸerek, hükümranlık Allah’a karşı olanların eline geçmiÅŸ oldu. “Cahiliye” iktidarı eline geçirdikten sonra içtimai hayatı kanser gibi kemirmeye baÅŸladı. Böyle bir ÅŸer kuvvetin nüfuzu ancak Ä°slamiyet tarafından kontrol altına alınabilirdi. Fakat O “Ä°slamiyet”iktidardan uzaklaÅŸtırılmış bulunuyordu. “Cahiliye” icraatına Ä°slam kılığında devam ediyordu. EÄŸer kâfirler, müÅŸrikler ve münkirler hakiki hüviyetleriyle ortaya çıksalar, onları bertaraf etmek için fırsatlar mevcuttu. Fakat vaziyet oldukça farklı idi. “Cahiliye” Allah’ın birliÄŸine ve peygamberine inandığını söyledi. Riya olarak, Kur’anı Kerim ve sünnete baÅŸvurdu. Ä°slam ile Ä°slam olmayanı aynı siyasi bünye içinde bir araya getirme sonsuz karışıklığa yol açar. Maskeleri olmayan ÅŸer kuvvetleri önleme çok daha kolaydır. Onlarla mücadeleye baÅŸlayınca, samimi ve hakikati gören insanlar sizinle birleÅŸir ve bütün kalpleri ile sizinle beraber olurlar. Hiçbir Müslüman size karşı açıktan açığa cephe almaz. Fakat “ hak ile batıl karışımına” karşı mücadeleye giriÅŸirseniz o vakit yolunuza münafıklar deÄŸil, dürüst Müslümanlar dahi size diÅŸ bilerler, sizin haksız olduÄŸunuzu ispata kadar giderler…”
(*) Çeviren: Halil Zafir, Hazırlayan: H.Peker
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |
Son Güncelleme ( 04-04-2015 )
|