Åžüphesiz insanlar arasında hak olduÄŸu gibi batıl, doÄŸru olduÄŸu gibi yalan, nasih olduÄŸu gibi mensuh da vardır. Bunun gibi, hükmü umumi olduÄŸu gibi, özellik ifade eden emirler, muhkem olduÄŸu gibi müteÅŸabih ve ezberlenip zaptolunan (Hadis) ler olduÄŸu gibi, iyice ezberlenmeyip vehme dayanan rivayetler de vardır.) Resulullah (S.A.S.) zamanında bile O’nun adına yalan uydurup
söyleyenler
oldu. O kadar ki, Allah Resulü (S.A.S.) kalkıp ÅŸu hitabede bulunmuÅŸtu.
<< KÄ°M KASDEN BENÄ°M ADIMA YALAN SÖYLERSE, CEHENNEMDEKÄ° YERÄ°NE
HAZIRLANSIN>>…
Sana hadisle gelenler (hadis rivayet edenler)
dört sınıftır, bunların beÅŸincileri yoktur :
Birincisi : münafıktır, iman izhar eder, Müslüman deÄŸil iken, Müslüman görünür. Günaha vebale hiç aldırmaz. Kasten yalan uydurup Resulüne isnadda bulunur. Ä°nsanlar, ÅŸayet bunun yalancı ve münafık olduÄŸunu bilselerdi, rivayetini dinlemez, sözünü tasdik etmezlerdi. Halbuki halk, bunlara ( sahabidir Resulullah’ı gördü, O’nu dinledi ve O’ndan ilim aldı) diyerek böylesinin sözünü kabul ediyorlar. Gerçek ÅŸu ki, senin de okuduÄŸun gibi, Allah (c.c.) münafıkların durumunu haber vermiÅŸ ve onların vasfını beyan buyurmuÅŸtur. Bunlar, Resulullah (S.A.S) in vefatından sonra sapık önderlere ve ateÅŸ davetçilerine yaptıkları yalan ve iftiradan yararlanarak yaklaÅŸtılar. Her iÅŸte bunların direktifine girerek, bunların insanlara hükmetmesini temin ettiler. Bu iÅŸbirliÄŸi sayesinde, dünya nimetlerini beraber yediler. Allah (c.c.) nun siyanetine mahzar olan insanlardan baÅŸkası daima yöneticilerden ve dünyadan yana olurlar. Ä°ÅŸte dördün birincisi bunlar (münafıklar) dır.
Ä°kincisi: Resulullah (S.A.S) den dinlendiÄŸini, O’nun huzurunda ezberlemeyen kimsedir. Bu, kasden yalan söylememekle beraber, yanılgısını doÄŸru sanarak bununla amel etmekte, hatalı vehmini baÅŸkalarına da anlatmakta ve << bunu Resulullah’dan iÅŸittim>> demektir. Ä°nsanlar, bunların gerçeÄŸi deÄŸil, kendi vehmini söylemekte olduÄŸunu bilselerdi, rivayetlerini kabul etmez ve haliyle onu terk ederlerdi.
Üçüncüsü: Resulullah (S.A.S. in bir ÅŸeyi emrettiÄŸini duymuÅŸ, sonra da ondan neyhettiÄŸinden habersiz. Bu durumda adam, mensuh olanı ezberlemiÅŸ, ama nasihi hiç bilmemekte. Bunun mensuh olduÄŸunu ( hükmünün kaldırıldığını ) bilseydi, peÅŸine düÅŸmeyecekti, insanlar bu mensuhu iÅŸittikleri zaman farkında olsalardı ( mensuh olduÄŸunun farkında olsalardı ) onlar da bunu bırakacaklardı.
Dördüncüsü: Allah ve Resulü adına yalan söylemez, Allah’ dan korktuÄŸu ve Resulullah’ a saygısı olduÄŸu için yalandan nefret eder, tahminle hareket etmez. Bu kimse, Resulullah’ dan dinlediÄŸini O’nun huzurunda ezberlemiÅŸtir. Bununla beraber, nasih olanı ezberleyerek onunla amel etmiÅŸ, mensuh olanı da zaptedip ondan sakınmıştı. Bu zat, hükmü özel olan ile genellik ifade edeni ayırt eder, her ÅŸey yerli yerine koyar, muhkem ile müteÅŸabihi tanır. (Ancak):
Resullah (S.A.S.)in sözleri iki kısım idi : ( hüküm bakımından ) özellik ifade eden sözler, bir de genellik ifade eden sözler. Bazen O’nu dinleyenler, Allah ve Resulünün neyi kastettiÄŸini anlamıyorlardı. (Bazen) dinleyici sözü ezberler, ama maksat ve anlamını öÄŸrenmeden baÅŸka bir manaya onu tevcih ettiÄŸi olurdu. Resulullah (S.A.S) in bütün ashabı, O’ndan mesele sorar ve ilim ister deÄŸildi. Hatta çoÄŸu isterdi ki, bedeviler ve yabancılar gelip Resulullah’dan bir mesele sorsunlar da cevabını kendileri de duymuÅŸ olsunlar. Böyle bir hadis ile muhakkak onu Peygamberden sorar ve cevabını ezberlerdim. Ä°ÅŸte bu gün insanların ihtilafa düÅŸmelerinin ve rivayette anlaÅŸamamalarının sebepleri bunlardır…
Kaynak:
Nehc’ul BelaÄŸa c: 2, sa: 210-2131965 Beyrut Baskısı
Kriter, Mart 77, s.11
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.