Arnavudlar ve Arnavudçular Bilal SÜRGEÇ Son iki asırda Ä°slam milletlerinin başına gelen felaketler ırkçıların eseridir. Bir Türk'e en büyük kötülüÄŸü, baÅŸka kavimden olanlar deÄŸil Türklük adına Türk kavmiyetçiliÄŸi yapanlar iÅŸlemiÅŸtir. Araplara ise en büyük kötülüÄŸü onu Osmanlı'dan ayıran din dışında zihinleri dolmuÅŸ olan aydınları yapmıştır. Osmanlıdan ayrılacak büyülü bir rüya olan bağımsız devletlerini kurmuÅŸ olacaklardı.
Arnavut, aydınlar da bağımsızlık peşindeydi. Hatta ilk koşanlar onlardı. Hem Araplar, hem Arnavutlar bağımsız oldular.
Ancak halk olarak ne Arapların, ne Arnavutların bağımsızlık derdi yoktu. Derdi olanlar, problemi olanlar, kavmi özne yapıp her derde deva bulanlardı.Ulusalcı kavmiyetçiler kurtuluÅŸ için tek çare bağımsızlığı görüyorlardı. Bazıları bir baltaya sap olamadıklarından kendi kavimleri, Osmanlı'dan kopup bağımsız olduktan sonra kurulacak devlette kendileri yönetici olacaktı. Arnavutluk için için Esad Toptani bu yazıya verilecek bir misaldir. Osmanlı'da çok önemli mevkide bulunan Esad Toptani, Sultan Abdulhamid'le arası açılmış ona muhalif olmuÅŸtu. Sultan'a tahtan indiriliÅŸinde hal' kararını bildiren ekibin içerisinde o da vardı. Balkan savaÅŸlarında teslim olmayan cephelerden biri Anavutluk Ä°ÅŸkodra cephesiydi.Esad Toptani, bu cephenin komutanı Hasan Rıza PaÅŸa'yı Sırplar ve KaradaÄŸlılar ile iÅŸbirliÄŸi yaparak ÅŸehid edip yıllarca Arnavutların can düÅŸmanı KaradaÄŸlıların eline geçmesi ihanetini icra etti. Ä°haneti kıytırık karşılığında Alman ve Avusturya kuklası olmuÅŸ hıristiyan Arnavutların yönetimde etkili oldukları bir devlette bir kaç ay sürecek devlet baÅŸkanı olacaktı. Ä°talya, geldi ArnavutluÄŸu iÅŸÄŸal etti. Esad Toptani'nin Arnavud halkına ihanet ettiÄŸine inan Avni Rüstem isimli bir Arnavud genci tarafından Paris'te öldürüldü.(1920) Paristeki Arnavudlar onun vatanına ihanet ettiklerini söyleyerek buradaki Arnavud mezarlığına bile gömmediler. Bir Sırp asker mezarlığına gömüldü Osmanlı'da Arnavut demek herÅŸey demekti. Osmanlı ordusunun çok önemli komutanları Arnavud'du. Çok sayıda sadrazam diÄŸer vükela ve ilmiye sınıfından Arnavud alimler vardı. Osmanlı'dan koptuktan sonra başına en çok felaket gelen halk Arnavudlar oldu. Hatta komünist sistem çökünce Arnavud halkı Arnavud'u komple terk etmeye kalkıştı. Ä°talya'ya girmek için nasıl sınıra yığıldıklarını yakın tarihi hafızada tutanlar bilirler. Arnavudların Osmanlı'dan kırılmasının bir baÅŸka nedeni de Ä°ttihatçıların uyguladığı aptalca politikadır. Hele onların bir silah toplama teÅŸebbüsleri var ki Arnavudları ruhen Osmanlıdan koparmıştır. Arnavud köylerine giden Ä°ttihatçı jandarma önce erkekleri kadınların gözleri önünde soyup dayak atarlar ya silah vereceksiniz veya sizi böyle rezil ederiz diye. Bu politikanın aynısı G:DoÄŸu'da 12 Eylül'den sonra yapıldı. Buna raÄŸmen Mehmed ReÅŸad'ın bir Arnavutluk gezisi var: Kosova'da Cuma namazı kılar bu namaza o gün yüzbinden fazla Arnavud katılır.
Cumhuriyet döneminde Arnavud krallıkla yönetilir. Falih Rıfkı Atay , bir Balkan gezisine çıkar. Makedony'da bir Arnavutla sohbet eder. Arnavut derki "ÅŸimdi vatandaşı olduÄŸum devlet, Osmanlının yanında devlet mi sayılır, altı saat hangi yöne yürüsem sınırlarla çevrili duvarlarla karşılaşıyorum. Osmanlı öylem idi, elin kolun sala ta Basra Körfezine kadar, Mekke'ye kadar, Mısır'a kadar git!" Osmanlı nerde, bunlar nerede. Yine ünlü romancımız Yakup Kadri KaraosmanoÄŸlu 1930 lu yıllarda Türkiye'nin Tiran büyükelçisidir. Zoraki Diplomat isimli eserinde Arnavudlukla ilgili çok ilginç bilgiler anlatmaktadır. Osmanlı vatandaşı Arnavutların Osmanlı hatıraları tazedir. Büyükelçinin arabasında ay yıldızlı hilali gören bir çoban "Ä°stanbul'dan Tiran'a gelen yeni paÅŸamız mı? diye sorar bir baÅŸka Arnavut, bu bayrağı öperek yüzüne sürer "Osmanlı Osmanlı" diye aÄŸlar. Enver Hoca isminde komünist bir ruh hastası 45 yıl ArnavutluÄŸu demir bir yumrukla yönetir. Camileri Arnavut kültüründe yok diye yıkar, bir tek Tiran'daki büyük camiyi açık tutar. Bu yıllarda Tiran'daki elçimiz TanÅŸuÄŸ Bleda'nın ilginç hatıraları vardır. Klasik müzik dinlemek yasaktır. Halk baskı altındadır. Buna raÄŸmen Osmanlı bilinmektedir. Çok yaÅŸlı bir Arnavud TC BüyükelçiliÄŸine gelir sanır ki hala Osmanlı ayakta, bir tarla meselesini anlatır çözüm ister." Åžu anda padiÅŸah efendimiz kim? en son hatırladığım Mehmet ReÅŸad'ı" diye sorar TanÅŸuÄŸ Bleda "Cevdet" der.(Cevdet Sunay o sırada Türkiye CumhurbaÅŸkanıdır.Bleda yaÅŸlı Arnavudu uykusundan uyandırmak istemez) Arnavudların Türkiye sevgisi kül altındaki ateÅŸ gibidir. Türkiye'den bir lisenin folklor ekibi gösteri yapar. Yer yerinden oynar salonda yer bulunmaz. Bilet alamayan yaÅŸlı bir bayan, kırık bir plakla gelir bunun karşılığında içeri alınmasını ister, muhtemelen Osmanlı bakiyesi biridir.
Enver Hoca döneminde Arnavutluk'ta Osmanlı düÅŸmanlığı zirve yapmıştır. Nasır yönetimindeki Mısır yönetimi fesli Osmanlı paÅŸalarını güya alaya alan bir tiyatro sergilemekte, gülünç komik olarak gösterilen Osmanlı PaÅŸasının sergilendiÄŸi bu tiyatroyu, Arnavud yöneticiler TanÅŸuÄŸ Bledaya izleyip izlemediÄŸi sorar, Türk elçisi Bleda "evet izledim, Mısır Osmanlı idaresindeydi. Ancak Osmanlı oraya sürekli Arnavut paÅŸaları vali olarak gönderirdi. Siz kendi milletinizle alay ediyorsunuz, haberiniz yok." Bu söz üzerine o tiyatro temsili apar topar kaldırılır oyuncular Mısır'a geri gönderilir.
Bir baÅŸka büyük elçimiz Bilal ÅžimÅŸir'in hatıraları. Komünist düzenin dağıldığı döneme denk geliyor hantal bir devlet yapısı yoksulluk ufuksuzluk nasıl bir felaket olduÄŸunu öÄŸrenmek isteyenler onu okusun.
Tayyar Altıkulaç'ın hatıraları da despot bir dönemin ArnavutluÄŸu ile ilgili dehÅŸet bilgiler var. Okuyun da ulusçuların kendi halklarına ne kötülükler yaptığını görünüz.
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |