KÄ°TAP OKUMANIN
ÖNÜNDE DURAN
ENGELLER VE AÅžMA
YOLLAR BaÅŸöÄŸretmen Dr. Åžemsettin IÅžIK, Ank. Gölbaşı Åž.S.K. And. Ä°mam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri ÖÄŸretmeni(*) A-
TEÅžHÄ°S
(OKUMUYORUZ) 1- NÄ°ÇÄ°N OKUMUYORUZ? 2- OKUMANIN YERÄ°NE NE KOYUYORUZ? B-
TEDAVÄ°
(OKUMALIYIZ) 1- KENDÄ°MÄ°ZÄ° VE ÇEVREMÄ°ZÄ° TANIMAK
2- YAÅžANABÄ°LÄ°R BÄ°R DÜNYA KURMAK 3- GELECEÄžE BÄ°RÄ°KÄ°MLERÄ° AKTARMAK C- TEÅžVÄ°K (OKUMAYI YENÄ°DEN KAZANMALIYIZ) 1- AÄ°LEDE OKUMAYA BAÅžLAYARAK 2- EVDE VE OKULDA OKUMA SAATLERÄ° OLUÅžTURARAK 3- OKUMAYI TEÅžVÄ°K Ä°ÇÄ°N KÄ°TAPLAR HEDÄ°YE EDEREK 4- OKUMAYI ÖDÜLLENDÄ°REREK 5- KÄ°TAP OKUMANIN YARARLARINA DÄ°KKAT ÇEKEREK A- TEÅžHÄ°S (OKUMUYORUZ)
Okuma, ruhen ve bedenen hazırlık isteyen
zor bir iştir. Buna ilaveten yanında, anlamayı ve yaşanılan hayatı
anlamlandırmayı da gerektirmektedir. Bu da haliyle nefse ağır gelmekte ve
okumadan uzak durmak için birbirinden garip mazeretler üretmeye sevk
etmektedir. 1- NÄ°ÇÄ°N OKUMUYORUZ? Niçin okumuyoruz sorusuna verilecek
birden çok bahane üretme ve onların arkasına sığınma mümkündür. Söz geliÅŸi
oldukça sık tekrar edilen mazeretlerden bazıları ÅŸunlardır: - Kitaplar çok pahalı. - Ä°ÅŸten geldim, yorgunum. - Biz ÖÄŸrenciyiz. - Oku, oku nereye kadar? - Okuyup da adam mı olacağız? - Okuyanlar ne oldu ki? Bu ve benzerleri, söyleyenlerinin de
ikna olmadığı sudan bahanelerdir. Hâlbuki hiçbir bahane, en kötü çözüm kadar
bile kıymete haiz deÄŸildir. Okumaya zaman bulamadığı söyleyenler, ortalama
olarak günde 2-3 saatini haber veya dizi seyretmek için TV karşısında
geçiriyor. Okumanın önüne yukarıda yer alan basit bahaneler çıkarılırken,
saatler süren dizi ve filimler için bunlar geçerli olmuyor. Garip deÄŸil mi? DiÄŸer bir açıdan, dünyayı ayaklar altına
seren internet, acaba doÄŸru kullanılabiliyor mu? Ä°nternet kütüphanelerine
yeterli vakit ayrılabiliyor mu? Bu tür sorulara, kitap ve okuma üzerine
yapılan istatistiki bilgiler eÅŸliÄŸinde cevap bulmaya çalışalım. *
Kitap Okuma Oranı: - Japonya’da toplumun % 14’ü, - Amerika’da %12’ si, - Ä°ngiltere ve Fransa’da % 21’i düzenli
kitap okur iken, - Türkiye’de durum % 0,01 yani on binde
bir. Bu oranla bir çok Afrika ülkesinin gerisinde kalmış durumdadır. * BirleÅŸmiÅŸ Milletler Ä°nsani GeliÅŸim
Rapor’unda kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi
ülkelerin bulunduÄŸu 173 ülke arasında 86. sırada yer almaktadır.[1] * Bir Yılda KiÅŸi Başına Okuma Sayıları: - Bir Japon bir yılda ortalama 25 kitap
okuyor - Bir Ä°sviçreli bir yılda ortalama 10
kitap okuyor. - Bir Fransız bir yılda ortalama 7 kitap
okuyor - Türkiye’de bir yılda ortalama 12 bin
89 kiÅŸi 1 kitap okuyor.[2] * Kitap Okumaya Ayrılan Zaman: Türkiye’de bir kiÅŸinin ayırdığı zamanın, - 300 katını bir Norveçli ayırıyor. - 210 katını bir Amerikalı ayırıyor. - 87 katını bir Ä°ngiliz ayırıyor. - 87 katını bir Japon ayırıyor. - Dünya ortalaması bile bizim
ayırdığımız zamandan 3 kat daha fazladır. *
Kitaba Yapılan Harcama: -
GeliÅŸmiÅŸ ülkelerde kiÅŸi başına düÅŸen yıllık kitap alımı, ortalama 100 $ - AB ülkelerinde yıllık kitap harcaması 500 $ - Türkiye’de 2 $
[3] -
Türkiye'de her 100 kiÅŸiden sadece 4,5 kiÅŸi kitap okuyor. -
Japonya'da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye'de sadece 23
milyon.[4] * Türkiye’de Okuma ve Ä°zleme Oranları: - Dergi okuma oranı % 4 - Gazete okuma oranı % 22 - Radyo dinleme oranı % 24 - Televizyon izleme oranı % 95 * Ders kitapları hariç olmak üzere, Yıllık
Basılan Kitap Miktarları: - ABD’de 72 bin - Almanya 65 bin - Ä°ngiltere 48 bin - Fransa’da 39 bin - Brezilya 13 bin - Türkiye’de 6 bin 31 kitap basılmaktadır.[5]
Ne
ilginçtir ki, nüfusu 7 milyon olan Azerbaycan'da kitaplar ortalama 100 bin adet
basılırken, 75 milyonluk bir Türkiye'de sadece 1- 3 bin adet civarında
olmaktadır.[6] * 2011 verilerine göre, Türkiye’de Basılan Kitapların Türlerine
Göre Tasnifi: - Edebiyat ve Retorik
15.034 adet, - Genel Konular
531 adet, - Felsefe/Psikoloji
1347 adet - Din 2834 adet - Toplum Bilimleri
13.983 adet - Dil 585 adet - DoÄŸa Bilimleri/Matematik
425 adet - Teknoloji 2665
adet - Güzel Sanatlar
1431 adet - CoÄŸrafya/Tarih
3062 adet - DiÄŸer konular
1293 adet.[7] Daha önce basılan eserlerin yeni baskıları dâhil üretilen bütün
kitap adedi ise, 480 milyon 257 bin 824 olarak belirlendi. Bu kitapların 187
milyonu da ücretsiz dağıtan ders kitabıdır. Buna raÄŸmen hepsi hesaba
katıldığında, yaklaşık olarak kişi
başına 6,4 kitap düÅŸmektedir. [8] 2- OKUMANIN YERÄ°NE NE KOYUYORUZ? Okumanın yerine, sıkıcı olduÄŸunu iddiası
ile oyalayıcı ve hoÅŸça vakit geçirtici araçları koyuyor ve onlara yöneliyoruz. Haliyle
bunların başında da televizyon, bilgisayar, yeni nesil akıllı telefonlar ve
kıraathaneler gelmektedir. Bunlar, gerçekler âleminden hızla uzaklaÅŸtırıp,
sanal âlemin kapılarını aralamakta ve bundan da keyif aldırtmaktadır. a- Televizyon Ä°letiÅŸim ve biliÅŸim uzmanları, televizyondaki
olumsuz programların nitelik ve nicelik yönünden artışına dikkat çekmekte ve çocukların
hemen her türlü programı kontrolsüzce seyredip, her ÅŸeyi hazır almaları
sebebiyle zihin dünyalarının pasifleÅŸtirildiÄŸine ve kirlendiÄŸine dair vurguda
bulunmaktadır. Bunun yanında şiddet unsurunun yoğun olarak yer aldığı programlardan
çocukların etkilenebileceklerine ve gerçek hayatta uygulama alanları
oluşturmaya kalkışabileceklerine dair uyarılarda bulunmaktadır. Elbette teknolojinin nimetlerinden sağlıklı
ve güvenli bir ÅŸekilde yararlanmak gerekir. Bunun için iki tarafı keskin bir
bıçak mesabesinde olan iletiÅŸim araçlarını en iyi ve en yararlı biçimde
kullanmak iktiza eder. Bunun için özellikle televizyon ve internetin günlük
kullanım süresini ve muhtevasının seviyeye uygunluk durumunu tayin etmeye azami
derecede ihtiyaç vardır. Aksi halde bilinçsiz bir kullanım, kiÅŸileri
yönlendirmek suretiyle muhakeme ve sorgulama kabiliyetleri dumura uÄŸratacaktır.
Bu da her ÅŸeyi tüketen ve toplu iletiÅŸim vasıtalarına ipotekli bir toplum oluÅŸturacaktır. Türkiye Ä°statistik Kurumu tarafından yapılan araÅŸtırmaya göre, günlük 5 saatlik televizyon
izleme oranına sahip olan Amerika'nın arkasından 4,5 saatlik bir süre
televizyon izleme ile Türkiye gelmektedir. Bu da televizyon izlemede dünya ikinciliÄŸi
demektir.[9] Bundan da acısı ise şudur:
Ülkemizde ortaöÄŸretim çağında bir çocuÄŸun televizyonun ve bilgisayarın başında
geçirdiÄŸi süre, okulda geçirdiÄŸi süreden yarı yarıya daha fazladır. Yani yılda
ortalama 1000 saatlerini okulda geçirirken, 1500 saatleri ise televizyon ve
bilgisayar başında geçirmektedir. Durumumuzu
daha net bir ÅŸekilde görmek için Fransa ile Türkiye’yi karşılaÅŸtırdığımızda,
karşımıza ÅŸu durum çıkıyor: Fransa'da 3 yaşın altındaki çocukların televizyon
izlemesi, ancak ebeveynlerinin izni ile günde 2 saat civarında olurken, ülkemizde
çocukların % 82'si istedikleri programı istedikleri kadar seyredebilmektedir. Bu
verileri genelleÅŸtirirsek, ortaya ÅŸu manzara çıkmaktadır: - Türkiye’de
günde ortalama beÅŸ saat televizyon seyredilirken, yılda sadece 6 saat kitap
okumaya ayrılmaktadır. Bir başka ifadeyle: -
Dergi okuma oranı % 4 -
Kitap okuma oranı % 4,5 -
Gazete okuma oranı % 22 -
Radyo dinleme oranı %25 -
Televizyon izleme oranı %94 Durum internet ve cep telefonu
kullanımında, televizyondan pek de geri kalır bir durum oluÅŸturmamaktadır. b- Ä°nternet Kafeler Ev ve iÅŸ yerleri yanında, birer ticarî
kuruluÅŸ olan internet kafelerin sanal âleme sınırsız bir ÅŸekilde ulaÅŸma imkânı vermesi,
bu sektörün ülkemizde 27 bin 500 gibi oldukça
büyük sayıya ulaÅŸmasına neden olmuÅŸtur. [10] Sanal âlemde yer alan verilere göre, iller bazında internet kafe sayıları ÅŸöyledir: - 3125 ile Ä°stanbul (en fazla) - 1793
Ä°zmir, - 1097
Ankara, - 1081
Bursa, - 1045
Antalya, - 892
Ä°çel, - 780
Konya, - 705
Gaziantep, - 668
Manisa, - 627
Adana. - 30
Ardahan (en az)[11] c- Cep Telefonları Cep telefonları iletiÅŸim dünyasının vazgeçilmez
birer unsurudur. Bu sayede uzak mesafeler yaklaşmakta ve ona bağlı hasretler
son bulmaktadır. Bunların yanında internete bağlanma yoluyla sihirli bilgi ve
eÄŸlence dünyasına girilmektedir. Bu da esas kullanım alanından, tâlî alanlarına doÄŸru
bir kaymaya yol açarak, ayda 299 dakika gibi bir süre telefonla konuÅŸmaya yol
açmaktadır. Her geçen gün Türkiye'de cep telefonu
abone sayısının artması ve 67 milyona yaklaÅŸması, bunun bir göstergesidir.
Ulaşılan bu abone rakamı da aynı zamanda bir Avrupa rekoru oluşturmaktadır.[12] Bu
söylenilenleri daha net bir ÅŸekilde ÅŸöyle ifade etmek mümkündür: -
Türkiye, cep telefonu ve internet kullanımında Avrupa'yı geride bırakmıştır. -
Cep telefonu abone sayısı 67 milyona yaklaşırken, mobil internet kullananların
sayısı yılda % 80 artış ile 11 milyona ulaşmıştır.[13] -
Türkiye, cep telefonuyla konuÅŸma süresi ile Avrupa'da birinci olmuÅŸtur. Bu da yaklaşık olarak Türkiye'de 136 milyon cep telefonu olduÄŸu, 66 milyon mobil
abone bulunduğu, her yıl 17 milyon telefon ithal edildiği, bunun da maddi
değerinin 2 milyar dolar olduğu ve 46 bin baz istasyonu olduğu anlamına
gelmektedir. d- Kıraathaneler Aslında birer kitap okuma merkezi olarak
kurulan ve gün geçtikçe bir çoÄŸu bu amacın dışında hizmet vermeye baÅŸlayan
kıraathaneler, bolca vaktin harcandığı yerler hâlini almış ve her geçen gün de
sayıları artmıştır. Maliye Bakanlığı
verilerine göre, Türkiye’deki kahvehane
sayısı 2010 yılı Ocak ayında 476.843 iken, bu sayı Nisan 2010
yılında 480.638’e yükselmiÅŸtir.[14] Kıraathanelerin sayısının, kütüphanelerimizi 100’e katladığı
belirtilmekte ve 2000 yılı
verilerini esas alarak, Türkiye ile AB üyelerinde yer alan kütüphane sayıları
ÅŸöyle mukayese edilmektedir: -
Almanya’da 11.332 -
Fransa’da 4.008 -
Ä°ngiltere’de 4937 -
Ä°spanya’da 5.209 adet halk kütüphanesi varken, -
Türkiye’de 1.502 halk kütüphanesi bulunmaktadır. [15] Çocuk Vakfı Çocuk Edebiyatı Okulu, 8 Eylül
Temel Okur Yazarlık günü nedeniyle 2012 tarihinde Türkiye'nin Okuma Alışkanlığı
Karnesi isimli bir çalışma yapmış ve bu çalışma göre Türkiye nüfusun % 88'i
okur-yazar olmasına raÄŸmen, ÅŸöyle bir sonuç ortaya çıkmıştır: * Türkiye de çocuklar okuma becerileri
açısından 35 ülke arasında 28. sırada. * Kitap, ihtiyaç maddeleri sıralamasında
235. sırada. * Türkiye'de öÄŸrencilerin sadece % 19'u,
25'ten fazla kitaba sahiptir. * Türkiye'de kitaba yılda harcanan para
45 sent. * Kütüphaneye gidenlerin sadece % 8'i kitap
okumaya gidiyor. * ÖÄŸretmenlerin % 33,4'ü düzenli kitap
okuyor. * Anne-babaların sadece birisi,
çocuklarının okuma alışkanlığını geliÅŸtirmek için çaba harcıyor. * En çok basılan yerli beÅŸ kitap:
KeloÄŸlan Masalları, Nasrettin Hoca Fıkraları, Türk Masalları, Dede Korkut
Hikâyeleri, Ömer Seyfettin'in Hikâyeleri. * En çok basılan yabancı kitaplar La Fontaine Fabl’ları,
Ezop Masalları, Andersen Masalları, Çocuk Kalbi.[16] Bir Fin atasözünde olduÄŸu gibi “kitaplıklar,
demokrasinin kaleleridir” ve “gençlerini kitapla beslemeyen toplumların sonu
acıdır” (Ovidius). Böylesi bir felakete düÅŸmemek için okuma
ile ilgili olarak kısa ve uzun vadeli tedbirlerin derhal alınması
gerekmektedir. B- TEDAVÄ° (OKUMALIYIZ) YaÅŸadığımız dünyayı, kendimizi ve bize burada
verilen misyonu anlayıp, anlamlı bir hayat yaÅŸamak için ucuz bahanelerin arkasına
sığınmadan yüz üstü bıraktığımız okumaya acilen dönmemiz gerekmektedir. Zira
zarardan dönmek kâr; hatadan dönmek de erdemlilik olarak kabul edilmiÅŸtir. Bu konuda meydana gelecek her türlü
gecikme, telafisi mümkün olmayan olumsuz veriler olarak geri dönecektir. 1-
KENDÄ°MÄ°ZÄ° VE ÇEVREMÄ°ZÄ° TANIMAK Ä°nsanın
dünyaya geldi andan itibaren cahili olduÄŸu kendi varlığı ve çevresinde olup
bitenler hakkında bir takım ÅŸeyleri öÄŸrenmeye baÅŸlamış ve medeniyetini de bu
alanlarda sahip olduÄŸu bilgiler üzerine kurmuÅŸtur. Günümüzde
geliÅŸmiÅŸ ülke toplumları, elde ettikleri toplumsal refah seviyesinin % 60’ına
yakınını, okuma alışkanlıklarının saÄŸladığı avantajlara borçludur. Bunun tam
aksine geliÅŸimini tamamlayamamış toplumların yüz yüze geldiÄŸi sorunların pek
çoÄŸunun temelinde, eÄŸitim ve öÄŸretimden gerekli payı alamamış olmaları
yatmaktadır. Bu toplumlar, verimli zamanlarını değerlendirememiş ve okuma
alışkanlığının üretime dönük olan itici gücünden gereÄŸi gibi faydalanamamıştır. Oysaki
kitap okuyarak yetiÅŸen genç nesil, kendisini daha iyi yetiÅŸtirme ve içinde
yaÅŸadığı ÅŸartlara daha iyi bir uyum göstermenin gayreti içinde olmuÅŸtur. Konunun
uzmanlarına göre bebekler, 6-7 aylık olunca, dış dünya ile ilgilenmeye
baÅŸlamakta ve bu dönemde, söz geliÅŸi kendisine kitap okunan bebeklerin ileriki
dönemlerde dil geliÅŸimleri daha saÄŸlıklı seyretmektedir. Aynı ÅŸekilde sürekli
kendisine kitap okunan veya bizzat kendisi okuyan çocuklarda da buna benzer bir
durumun ortaya çıktığı ve ifade tarzlarının daha rahat olduÄŸu müÅŸahede
edilmiÅŸtir. Bu
tür bir okuma alışkanlığı kazandırmak için bazı aileler azami derecede gayret
sarf etmesine raÄŸmen, istedikleri verimi alamadıklarından ÅŸikâyetçi olmaktadır.
Oysa kitap okurken sıkılan çocuklar, saatlerce televizyon ya da bilgisayar
karşısında otururken bıkkınlık göstermemektedir. Okumaktan daha cazip gelen
görsellik, çocukların okuma isteklerini köreltmekte ve okumanın saÄŸladığı imkândan
mahrum bırakmaktadır. Bu
da çocukların, parçadan bütüne doÄŸru bir yol izlemesini ve hayat anlayışını
kendi kazanımlarıyla kurmasını engellemekte ve kendisine sunulan hazır
modellerden birisini tercihe zorlamaktadır. Dolayısıyla bu da çocuklardaki
kişilik ve kimlik oluşumlarına olumsuz olarak yansımaktadır. Bu olumsuz
durumdan çocukların etkilenmemesi, eÄŸitim öÄŸretim süreçlerinin daha baÅŸarılı
olması, fikir üretme kabiliyetlerinin körelmemesi ve baÅŸarılı bir iletiÅŸim kurabilmelerini
temin etmek için kitap okuma alışkanlığını kazanmaları gerekmektedir. Küçük
yaÅŸlarda böyle bir alışkanlığı kazanan çocuklar, ileriki yaÅŸlarında kitap
okumak için belirli zaman ve mekân aramayacak ve amaçsız bir ÅŸekilde elindeki kumanda
ile televizyon kanallarını dolaÅŸarak zamanını boÅŸa harcamayıp, onun yerine otobüs,
taksi, tren, uçak, vapur gibi ulaşım araçlarında seyahat ederken bile okumayı
tercih edecektir. Evinin en iyi köÅŸesini de çanak çömlek sergilenen vitrinlere
deÄŸil, kitaplıklara ayırmış olacaktır. Çünkü okuma, uzun bir süreçtir. BeÅŸikte baÅŸlar,
mezarda biter. Okul hayatıyla biten okumalar, yarıda kalmış demektir. Okuma
aynı zamanda, kararlılık ve sabır eşliğinde iğne ile kuyu kazma gibidir. Yine okuma,
hakkı, hakikati, doÄŸruyu ve güzeli arama ve bulma heyecanıdır. Bu da bir
diÄŸerinin baÅŸlangıcını oluÅŸturur. Böylece arayışlar, umudu; umutlar, heyecanı;
heyecanlar da canlılığı ve erdemli insanları oluşturur. 2-
YAÅžANABÄ°LÄ°R BÄ°R DÜNYA KURMAK Karşılıklı
haklara saygılı yaÅŸanabilir bir dünya kurmak, her insanın hem kendi ÅŸahsına hem
de içinde yer aldığı topluma karşı bir borcudur. Bu borcu ödemenin yolu, bir Kızılderili
atasözünde olduÄŸu gibi “biz bu dünyayı babalarımızdan deÄŸil, torunlarımızdan
ödünç aldık” anlayışıyla hareket etmekten geçmektedir. Zira içinde yaÅŸadığımız âlemde
yaptığımız her ÅŸeyin, er yada geç bize bir geri dönüÅŸümü olacaktır. Bunun için
hiçbir ÅŸeyi, gelecekte zarara ve yıkıma yol açacak bir ÅŸekilde yapmamak gerekmektedir.
Aksi
halde hoyratça harcanan her ÅŸey, bize ve bizden sonrakilere ağır bedeller
ödetecektir. Delinen ozon tabakası ve kirletilen binlerce doÄŸal kaynak, bunun
en canlı örneklerini teÅŸkil etmektedir. 3-
GELECEÄžE BÄ°RÄ°KÄ°MLERÄ° AKTARMAK Ä°nsan,
varlıklar âleminde seçkin bir yere ve birçok imkâna sahip bir varlıktır. Onu bu
duruma yükselten ÅŸey, geçmiÅŸ nesillerin kültürel mirası üzerine devam
edebilmesi ve daha sonrakilere de bütün bilgi ve birikimini aktarabilmesidir. Bugün
üzerinde yaÅŸadığımız kültür ve medeniyeti, geçmiÅŸten devraldığımız miras
üzerine kurmuÅŸ bulunmaktayız. Dolayısıyla bizler de elde ettiÄŸimiz tekniÄŸi,
teknolojiyi, bilgiyi ve medeniyete dair bütün kazanımlarımızı sonraki nesillere
aktarmak zorundayız. Bunun için hem baÅŸka milletlere, hem de kendimize ait kaynakları
okuyup, üzerinde derin tahliller yaparak ve onları geliÅŸtirerek sonrakilere aktarmamız
gerekir. Bu da yine çok yönlü okuyup yazmayı zorunlu kılmaktadır. C- TEÅžVÄ°K (OKUMAYI YENÄ°DEN KAZANMALIYIZ) Bir alışkanlığı kazanmak kadar, eski bir
alışkanlığı terk etmek de zordur. Bunların her birisi için istikrarlı ve planlı
bir uğraş gerekmektedir. Dolayısıyla terk edilen okuma alışkanlığını, yeniden
kazanmak elbette kolay olmayacaktır. Bunun için çok ciddi tedbirler almak gerekir. 1- AÄ°LEDE OKUMAYA BAÅžLAYARAK Birçok ÅŸeyin temeli ailede atılmakta ve
yine pek çok ÅŸeyin ön modelini aile oluÅŸturmaktadır. Kitap okuma alışkanlığı da
ailede baÅŸlamakta ve okulda seviyeye uygun kitapların öÄŸretmenler tarafından okutulmasıyla
devam ettirilmektedir. Her haliyle çocuÄŸunun ön modelini
oluÅŸturan anne ve babalar, yüklendikleri sorumlulukları her yönüyle yerine
getirmeye gayret sarf etmeli ve okumada da asla zafiyete yer bırakmamalıdır. Bu
hususta iyi bir model teÅŸkil etmeyen anne-babanın, çocuklarında gerçek anlamda bir
okuma alışkanlığının meydana gelmesi çok zordur. Unutulmamalıdır ki, okuma alışkanlığı kazanan
çocuklar zekâlarını, bilgilerini, düÅŸünce güçlerini, kendilerini ifade etme
yeteneklerini arttırmakta ve emsallerine göre olayları daha doÄŸru tahlil etme imkânına
sahip olmaktadır. Bu da Balzac’ın da dediÄŸi gibi “bilginin
efendisi olabilmek için çalışmanın kölesi olmak gerekir” gerçeÄŸini, yani okumayı
ortaya çıkarmaktadır. Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak
için yapılması gerekenler: 1- Evde okumaya belirli bir zaman ayrılmalı
ve bunun okuma zamanı olduğu bilinmeli. 2- Okunan kitaplardan elde edilen
kazanımlar ciddiye alınmalı ve paylaşılabilecek ortamlar oluÅŸturulmalı. 3- Kitap okuma konusunda çocuklara baskı
yapılmamalı. 4- Küçük çocuklara kitaplardan
sevebilecekleri bölümler okunmalı. 3- Evde kitaba deÄŸer verilmeli ve kitap
fuarları gezilmeli. 4- Evde herkese hitap eden bir kitaplık
bulunmalı. 6- TV ve bilgisayar tabanlı araçlarla geçirilen
zaman ayarlanmalı. 2- EVDE VE OKULDA OKUMA SAATLERİ
OLUÅžTURARAK Okuma
alışkanlığının kazanılması için mümkün mertebe evde ve okulda okuma saatlerinin
düzenlenmesi ve bunlara muntazaman uyulması gerekir. Zira bir alışkanlığın
kazanılması da kaybedilmesi de uzun bir zaman dilimini almakta ve uygun
metotlarla istikrarlı olmayı zorunlu kılmaktadır. Bu
hususların yanında, onca kitap arasından yaş ve seviyeye uygun olanlardan iyi
bir seçim yapmaya itina göstermek de önem arz etmektedir. Çünkü bu noktada
yapılacak hata, okuma hissini ortadan kaldırabileceği gibi zihinleri
bulandırmak suretiyle arzulanmayan yöneliÅŸ ve sonuçlara da neden olabilmektedir.
Bunun için doÄŸru tercihler yapılmalı ve kiÅŸinin okuma zevkini canlı tutup,
hayata hazırlanmasına katkı saÄŸlamalıdır. Özellikle karamsarlık, atalet, ÅŸüphe
ve hayattan koparıcı hususlara prim veren türlerden olabildiÄŸince kaçmak
gerekir. Yani karanlık emellere sürükleyen ve iç karartıcı konuları ele alan kitapları
tercih etmekten sakınmak gerekir. Şunu
belirtmek gerekir ki, bilimsel verilerden yoksun, ÅŸüpheli izahlar ve safsatalarla
süslü eserden uzak durup, bilimsel gerçeklere dayanan ve açık üsluplu kitaplara
yönelme, okumanın canlı tutulması için vazgeçilemez bir unsurdur. 3- OKUMAYI TEÅžVÄ°K Ä°ÇÄ°N KÄ°TAPLAR HEDÄ°YE
EDEREK Her
hediye, kendi kategorisinde güzel ve anlamlıdır. Ancak bunlar arasında bir
kitabın hediye olarak yer alması, daha da anlamlıdır. Zira hemen hemen bütün
hediyeler eskiyip, ilk günkü gibi orijinalliÄŸini muhafaza edemezken, hediye
edilen bir kitabın durumu emsallerinden farklı bir konum arz etmektedir. Her ne
kadar zamanla onun dışında da bir yıpranma meydana gelse de güncel bilgi ve
konuları iÅŸleyen birçok gazete ve derginin hilafına, muhtevası taze ve diri
kalmaktadır. Bu
yönüyle dünü, bugüne; bugünü, yarına taşıyacak olan ve üzerinden her geçen gün,
değerini daha da artıran bir hediye olacaktır. 4-
OKUMAYI ÖDÜLLENDÄ°REREK Ödüllendirme,
yapılan iÅŸin devamını saÄŸlamada oldukça etkin bir role sahiptir. Dolayısıyla
okumanın canlı ve sürekli tutulması için mükâfatlandırmanın yapılması gerekir.
Bunun için özellikle öÄŸrencilerin, buna ihtiyaçları vardır. Onlar
yazmaya teşvik edilmeli ve yazdıkları şiir ve nesirler, duvar gazetelerinde,
panolarda, okul gazete ve dergilerinde yayınlanılarak cesaretlendirilmelidir. Hatta
alanında yapılan yarışmalarda dereceye giren eserler, mahallî gazetelerde
yayınlatılmalı ve o günün anısına eser sahiplerine hediyeler takdim
edilmelidir. 5-
KÄ°TAP OKUMANIN YARARLARINA DÄ°KKAT ÇEKEREK -
Kitap okuma bir ilaçtır. -
Kitap okuma hayatı sevdirir. -
Kitap okuma düÅŸünceleri olgunlaÅŸtırır, besler, geliÅŸtirir. -
Kitap okuma stresi azaltır. -
Kitap okuma zihni açar, hantallıktan kurtarır. -
Kitap okuma güzel görmemizi saÄŸlar. -
Kitap okuma bizi ‘bir bilen” yapar. -
Kitap okuyanın güvenilir bir çevresi oluÅŸur. -
Bilgi dağarcığımızı ve kelime hazinemizi zenginleştirir. -
Anlama gücümüzü ve konuÅŸma yeteneÄŸimizi kuvvetlendirir. -
Genel kültürümüzü artırır. Etkin ve etkili bir insan olmanın yollarını açar. -
Meslek hayatımızda baÅŸarı düzeyimizi yükseltir. -
Dünyaya bakış açımızı deÄŸiÅŸtirir. -
Toplumsal ilişkilerimizin kalitesini artırır. -
Okul hayatındaki başarıları pekiştirir. -
Hayal gücümüzü geliÅŸtirir. -
Okumak haz duymaya, zihnimizi süslemeye, karar verme yeteneklerimizi
geliştirmeye yarar. Yukarıda yer alan hususlara dikkat
çekmek için dünyaca ünlü kiÅŸiler de ÅŸunları söylemiÅŸtir: *
Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Kur’an-ı Kerim, Zümer-9) *
Okuma, kadın ve erkek her Müslümana farzdır. Hz.
Muhammed (sav). *
Okunacak en büyük kitap insandır. Hacı BektaÅŸi Velî *
Okumayı sevmeyene dokuz hoca az. (Atasözü) *
Okuyan insan fenalığa vakit bulamaz. (Atasözü) *
Okumak gıdadır, okuyan insanlık bilen insanlıktır. V. Hugo *
Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutuÅŸunca artık sönmez. V. Hugo *
Okuma zevkini kazanmayanın öÄŸrenimi yarıda kalmıştır. P. Peacut *
Okuma zevkini, Hindistan'ın hazinelerine değişmem. E. Gıbbon *
Okumak bir deva, anlamak bir şifadır. R. Necdet Evrimer *
Okumak bir insanı doldurur, insanlarla konuşmak hazırlar, yazmak ise
olgunlaştırır. Bacon *
Okumasını bilirsen, her insanın bir kitap olduÄŸunu göreceksin. W. E Channing *
Az bilmek için çok okumak gereklidir Montesquieu *
Okumayı sevmek, hayattaki can sıkıcı saatleri güzel saatlerle deÄŸiÅŸtirmektir. Montesquieu *
Okuyabilirseniz her insan bir kitaptır. W. Ellery Channing *
Bir kitap, içimizdeki donmuÅŸ denize indirilmiÅŸ bir baltadır. Franz Kafka *
Eğer bir insan bir kitabı okuduktan sonra, onu tekrar okumaktan zevk almıyorsa,
o kitabı okumasının hiç bir deÄŸeri yoktur. Oscar
Wilde *
Eğer okuduğumuz bir kitap, kafamıza vurulan bir darbe gibi bizi sarsmıyorsa,
okumaya niçin zahmet edelim ki? Franz Kafka *
Kitaplar ruhun gıdasıdır. Japon atasözü *
Okumadan edindiÄŸim tek fayda, bilgisizliÄŸimi gittikçe daha iyi görmek olmuÅŸtur. Descartes *
YetiÅŸen zekâları kitaplarla beslemeyen uluslar, yıkılmaya mahkûmdur. Ovidius *
Ömrünün dörtte üçünü okumakla geçiren muhakkak namuslu olur. Diderot *
Ä°nsanlığa baÅŸlıca borcumuz, bıkmadan ve üÅŸenmeden okumaktır. Åžemsettin Sami. 15.04.2014
[9]
Bkz. Televizyon Ä°zleme
EÄŸilimleri AraÅŸtırması – 2, Kamuoyu, Yayın AraÅŸtırmaları ve Ölçme Dairesi
Başkanlığı yayınları, Şubat, 2009.
[16] http://www.cocukvakfi.org.tr/resource/pdf/Raporlar/14okuma_aliskanligi_karnesi2006.pdf ___________ (*) Yazı sitemize Bilal Sürgeç hocamız eliyle iletilmiÅŸtir
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |