04-12-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa
'BENİ YAVAŞLAT TANRIM' PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 18
KötüÇok iyi 
Yazar Necmettin Evci   
20-06-2006
ImageNecmettin Evci 
 
 
 

Beni yavaÅŸlat Tanrım!  
YüreÄŸimin atışlarını düÅŸüncemin sakinliÄŸiyle rahatlat.  
Zamanın sonsuz görüntüsüyle hızımı azalt!  
Bana güncel kargaÅŸanın ortasında,  
Tepelerin ölümsüz sakinliÄŸini ver.

Bir çiçeÄŸe bakmayı,  
Eski bir dostla sohbet etmeyi  
Ya da yeni bir dost edinmeyi,  
Yolunu kaybetmiÅŸ bir köpeÄŸi okÅŸamayı,  
AÄŸ yapan bir örümceÄŸi izlemeyi,  
Bir çocuÄŸa gülümsemeyi,  
Ä°yi bir kitaptan birkaç satır okumayı -ve-  
Yarışın daima daha çok hız için olmadığını  
Anımsat her gün bana.

YavaÅŸlat beni Tanrım!  
Bana ilham ver.  
Köklerimi,  
YaÅŸamın katlanılan deÄŸerler toprağının  
derinliÄŸine göndermek, 
Kaderimdeki yıldızlara doÄŸru -daha çok-  
Büyüyebilmek için...  
Yavaşlat beni Tanrım/
 
 

Åžair Wilfred A. Peterson’a ait diye bilinen bu ÅŸiirin asıl M.Ö. 2000 yıllarında bir Hitit duvar yazısından alındığı ifade edilmektedir. EÄŸer öyleyse, demek oluyor ki, yaÅŸamı sıkışık zamanların telaşı içinde algılamak sadece modern zaman insanlarının sorunu olmadı sadece. Ya da zaman sadece nesnel deÄŸiÅŸim ve çeÅŸitliliÄŸe nispet edilerek algılanmamalı. VaroluÅŸumuzun zaman unsuruna bağımlı oluÅŸu onu algılamamızın  iç durumumuzla doÄŸrudan ilgili, iliÅŸkili olması anlamına gelir. Bilgi ve bilincimizin dimağımızda, kaygı, korku ve beklentilerimizin ruhumuzda oluÅŸturduÄŸu hareket bir uzam olarak yaÅŸadığımız zamanın da niteliÄŸini deÄŸiÅŸtirici faktörlerdir. Son deÄŸerlendirmede darlığı, bolluÄŸu, geniÅŸliÄŸi, esenliÄŸi, telaşı, paniÄŸi öncelikle içimizde yaÅŸarız. ÇoÄŸu zaman dışımızdaki geniÅŸliÄŸi, içimizdeki daralmadan sıyrılmakla elde ederiz. Zamanın uzaması, kısalması büyük ölçüde sevincimizin yahut üzüncümüzün dalga boyuna, yoÄŸunluÄŸuna baÄŸlıdır. YaÅŸanan öyle sıkıntılar olur ki günü uzatır yüzyıl eder. Sevinçler uzun sayılacak zamanları bile rüzgârına katıp uçurur. Zaman çarçabuk, su gibi akıp gitmiÅŸtir. Dünya yıkılsa umurumuzda olmayan bir haleti ruhiye içine gireriz. Bu durum tek başına belki fazlaca bir ÅŸey ifade etmez. Ancak zamanı yaÅŸanmış karşılıklarıyla böyle anlar, algılarız. Zor, zahmetli; kolay, mutlu zamanlar diye ayrıştırdığımız aslında doÄŸrudan doÄŸruya yaÅŸantımızın bizde ÅŸöyle ya da böyle unutulmaz izler, izlekler bırakan içerikleri deÄŸil midir?  

Dışımıza dönük deÄŸerlendirmelerin çoÄŸu iç dünyamızın etkilerinden, yansımalarından ibarettir. Ä°çinizde yorgun düÅŸmüÅŸseniz dışınızdaki dünya yavaÅŸ da dönse dinlenmeniz zor olacaktır. Ünlü bir MısıroloÄŸ olan Jan Assmann’ın ‘Kültürel Bellek’ yapıtında tespit edilen ilk yazma eserin bir Mısırlı tarafından kaleme alındığını okumuÅŸtum. Kitabın ismi bile hayreti mucipti: ‘YaÅŸam Yorgunu Bir Adamın Ba Ä°le KonuÅŸmaları’ Ne sarıcı, ne geniÅŸ bir adlandırma deÄŸil mi? Günümüzden 5500 yıl önce insanı, hususiyetle yazarı böylesine yoran ne olabilirdi? Hangi hız, hangi telaÅŸ? YaÅŸam yorgunu bu adam(lar) hangi zorluklar, hangi koÅŸturmalar, hangi savaÅŸlar sonunda yorgun düÅŸmüÅŸlerdi? Üstelik derdi ancak tanrı Ba’ya anlatılacak denli ciddi, derin ve yorucu. Belki de yazar kendini anlayacak, kendini anlatacak birini bulmakta zorlandı. O’nun yaÅŸam yorgunluÄŸunu ancak bir tanrı anlayabilirdi. Bu bilmeceyi çözmek için kitabı da dönemini de iyi bilmek gerekir. Ä°nsan zamansız mekânlar, mekânsız zamanlar yaÅŸadığımız çağımızdan bakarak düÅŸünmeden edemiyor. Bir çömleÄŸin, amforanın bile yeni modelinin yapılması için belki elli yılların, yüz yılların geçtiÄŸi o devirlerde bu insanları yaÅŸam yorgunu yapan ne olabilir ki? O insanlar bizim yaÅŸadıklarımıza tanık olsaydılar nasıl düÅŸünür, yaÅŸantımızı nasıl deÄŸerlendirirlerdi; zaman, yaÅŸam ve yorgunluk üzerine düÅŸünceleri nasıl ÅŸekillenirdi acaba? Benimkini çocuksu bir merak sayın isterseniz. DoÄŸrusu bu merakımdan dolayı yüksünüyor ya da mahcup oluyor da deÄŸilim. Ancak yaÅŸadığımız çağın akıl almaz koÅŸturması neredeyse iç evrenimizde suhulete ve sükûnete ait hiçbir ÅŸey bırakmamıştır.  

Dışımızda, bütün bir hayatı kıskıvrak boyunduruÄŸu altına alan hızlı, telaÅŸlı yaÅŸam iç evrenimize kadar sirayet etmiÅŸ, bütün bir benliÄŸimizi kuÅŸatır olmuÅŸtur. Anlık olguların, anlık var oluÅŸların baskısı altında zaman boyutumuzu yitirmek üzereyiz. Aklımız, belleÄŸimiz, beÄŸenilerimiz, ruhumuz anlık ritimlerle varlığını sürdürmektedir artık. Anı kurtarma, anı yaÅŸama telaşı geçmiÅŸimizi de geleceÄŸimizi de insan ve yaÅŸam gerçeÄŸinden, bir gerçeklik olarak hakikatin kendisinden koparmaktadır. DüÅŸlerimiz, düÅŸüncelerimiz, hayallerimiz, beklentilerimiz anlık kurgularla iÅŸlemektedir. Anı yaÅŸamak bir hayat tarzı olmuÅŸtur. Tarihten ve gelecek tasavvurundan kopuk varlığımız köklü deÄŸerlendirme yapma imkânını neredeyse ortadan kaldırmış gibidir. YaÅŸam uçucu tonuyla fark etmeden, hiçbir ÅŸeyi fark ettirmeden akıp gitmektedir. Ne yaÅŸamın bizde varlığımızı onaran bir yeri ne de bizim onun anlamını süsleyen bir önemimiz kalmıştır. Her ÅŸey belli belirsiz bir satıhta uçuÅŸmakta. Tutmanın tutunmanın hayli zorlaÅŸtığı kaygan bir zeminde akıp gitmekteyiz. Zaman da, mekân da, zaman ve mekâna baÄŸlı her bir olay ve her bir olgu da bu akıntı içinde sürüklenip gitmektedir. Elde ettiÄŸiniz, ele geçirdiÄŸiniz, tuttuÄŸunuzu, kavradığınızı sandığınız her ÅŸey çoktan sizi gerilerde bırakarak uzaklaÅŸmış ya da sizi de çevrintisine katıp götürmüÅŸtür. Her defasında tutamaksız, her defasında yersiz, kavramsız, tanımsız, ölçüsüz, deÄŸersiz ve her defasında belirsiz kalıyorsunuz. Dumansılık, belirsizlik, ilkesizlik bu akışın temel mantıksızlığı olarak adeta yaÅŸama biçimine dönüÅŸmüÅŸtür. ErdiÄŸimiz her an onu gereÄŸi gibi algılamadan ve anlayamadan çoktan eskimekte ve siz her defasında yaÅŸamın gerisinde düÅŸmüÅŸ olmaktasınız. Bu nasıl bir gidiÅŸ, bu nasıl bir koÅŸturmadır ya Rabbim? ‘Beni yavaÅŸlat Tanrım! YüreÄŸimin atışlarını düÅŸüncemin sakinliÄŸiyle rahatlat. Zamanın sonsuz görüntüsüyle hızımı azalt! Bana güncel kargaÅŸanın ortasında, tepelerin ölümsüz sakinliÄŸini ver.  

Zaman zaman ‘Allah’ım ÅŸeytana aklımı zehirleme imkanını vermeyecek bir basiret ve irade gücünü benden eksiltme. Aklıma mukayyet ol, onu kaydırma’ diye dua ediyorum. Bu duayı hızla anlamı ve estetiÄŸi yitirilmiÅŸ günler yaÅŸadığımıza ilaveten; anlamaya algılamaya fırsat bile vermeyen soluk aldırmaz gidiÅŸatımız sebebiyle de yapıyorum. Öyle delicesine bir tempo içindeyiz ki, aklımızı toparlamak için durduÄŸumuzda düÅŸecek oluyoruz. Ses duvarının aşıldığı, ışık hızının zorlandığı dünyamızın ritmini bilmeyenlere tuhaf gelecek ilk gerçek; koÅŸanların deÄŸil duranların düÅŸtüÄŸüdür. Sancıyan bedenimizi, yorgun ruhumuzu dinlendirmek istediÄŸimizde varoluÅŸ ve yaÅŸam alanının dışıma çoktan savrulmuÅŸ oluyoruz. Kendimizi ve her ÅŸeyi unuturcasına bir yarış, bir koÅŸturma içinde ancak var kalma, ayakta kalma ÅŸansı verilmektedir.  

Yıldırımlar ucunda ve yıldırım hızıyla yaÅŸamaktayız. Bilgilenmeden, siyasete, ekonomiye kadar hayatın her alanında korkunç bir hız gözlenmektedir. Hız bir yandan peÅŸinden sürüklenen tüm algıları, anlamları anlık sürtünmelerle aşındırıp hiçleÅŸtirirken diÄŸer yandan kendi başına tutkuya, amaca dönüÅŸmüÅŸtür. Hazzı hızda arayan bir nesil yetiÅŸmiÅŸtir bugün. Hızlı yaÅŸamak genç ölümlerin geride bıraktığı acı boÅŸluÄŸu dolduran teselliye dönüÅŸmüÅŸtür. Ä°nsan hıza doymamakta, adeta ruhunun yüceliÅŸiyle teskin edemediÄŸi varlığına sınır tanımaz ÅŸuursuz sıçrayışlarla yokluÄŸun hazzını tattırmak istemektedir. Zamanla yarışma saçmalığı insanı epsilon noktasında hiçlikle buluÅŸturmuÅŸtur. Ä°nsana ve hayata dair tüm anlamlar bir ucundan hiçlikle baÄŸlanmıştır. Bu ÅŸuursuz, bu amaçsız vetirede anlamsızlık kutsanmaktadır. Hiçlik kutsanmaktadır. Kim bilir belki de global ölçekte bir intihar kararlılığı suçlu suçsuz demeden bütün bir insanlığı ölümcül kucağıyla böyle sarıp sarmalamaktadır. Ä°ntihar uygarlık görünümüyle kitlelere böyle sinsi, böyle aldatıcı, baÅŸtan çıkarıcı tarzda yaklaÅŸmaktadır. Yarışın daima daha çok hız için olmadığını /Anımsat her gün bana. YavaÅŸlat beni Tanrım! Bana ilham ver. 
 
 
 
 

Basit yaÅŸayacaksın. Telefonu sadece telefon olarak kullanacaksın. Saatin sadece zamanı gösterecek. 

Zamanla onu geride bırakmak için yarışmak tanrılık özlemi içinde olmaktır. 

Kendini erteleyerek, hiçe sayarak, un ufak ederek, periÅŸan ederek nereye gidiyorsun?

Bu telaÅŸ niçin? Neye, nereye geç kalma korkusu itiyor seni böyle ölümüne ve böyle delicesine? GittiÄŸin yerde yani tükeniÅŸini kutsayacağın yerde anlamsızlığın anıtı ölmüÅŸ ruhunun üzerinde yükselecek. Orada kimsizliÄŸi, sensizliÄŸi, çaresizliÄŸi, amaçsızlığı, bulacaksın. Yitirdiklerin göremediÄŸin ufukların gerisinde kaldı. DönüÅŸsüz yerdesin.  

Nelerini geride bıraktın bir bilsen. AÅŸkı, sevmeyi, özlemi, ÅŸefkati, her ÅŸeyi.. Yine de köklü bir devrimle kendine varacak kestirme bir yol bulabilirsin. Bir son ÅŸans son imkan olarak bu önünde duruyor. Çünkü unuttuklarınla unuttun kendini. Ezdiklerinle ezdin deÄŸerini. Ruhunu kendi ellerinle boÄŸdun. Hatırla. Kendini hatırla. O yalınkat insan yanını. Sana yollar kapanmadı, kendin kapandın. Ä°çindeki çıkmazdan kurtulsan önü açık yolların esenliÄŸine, önü açık yollarla esenliÄŸe çıkacaksın.  

Bir telaş, bir telaş.. Elde ettiğin bir şeyi yaşamadan neredeyse oba dokunmadan eskitiyorsun. Yaşam mı seni yontuyor, değersizleştiriyor yoksa sen mi yaşamı kurutuyorsun belli değil.

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 20-06-2006 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
123909916 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net