|
|
|
|
|
|
Duyurular |
AKIL IÇIN YOL BIRDIR
(THERE IS but ONE WAY for REASON) (linkleri SAG TIKLAYIN lütfen)
Sn.Soner YALÇIN'dan dikkate deÄŸer bir yazı: Edebiyatla AhmaklaÅŸtırma https://www.sozcu.com.tr/ 2021/yazarlar/soner-yalcin /edebiyatla-ahmaklastirma -6335565/
Önerdigimiz sayfalar: M. SAID ÇEKMEG?L anisina
|
|
|
|
Anasayfa
|
Yazar Mehmet Nuri YILMAZ
|
06-06-2006 |
BÄ°R okuyucumdan ÅŸöyle bir mektup aldım: "Zaman zaman televizyonlarda kendini medyum olarak tanıtan kiÅŸilere rastlıyoruz. Bunlar, toplum içinde açıkça icra-i faaliyette bulunduklarını söylemekten çekinmiyorlar. Üzerinde ’medyum’ levhası bulunan iÅŸyerlerinde insanlara hizmet ettiklerini ileri sürüyorlar. Fal bakıyorlar, cin çıkarıyorlar, geleceÄŸe ait öngörülerde bulunuyorlar. Kısacası hayal satıyorlar insanlara. MüÅŸteri portföyleri arasında sanatçılar, siyasetçiler, ev kadınları vs. toplumun her kesiminden insanlara rastlamak mümkün. Bunlardan birisi, iki eski baÅŸbakanımızın (isimlerini de vererek) gelip kendisine fal baktırdıklarını övünerek söylüyordu."
Mektubun özeti buydu. Ve bizden ÅŸunu öÄŸrenmek istiyordu: "Dinimizde bu tür faaliyetlerin ve inanışların yeri var mıdır?" * * * Falcılık, cincilik, medyumluk, daha önceki izahlarımızda da belirttiÄŸimiz gibi, eski çaÄŸların ve ilkel kavimlerin en ilgi gören uÄŸraÅŸlarından biri olmuÅŸtur. OrtaçaÄŸ Avrupası’nda ruh hastaları falcı, büyücü gibi kolektif mistik ve hurafevi telkinlerin etkisi altında feci durumda kırbaçlanır, zincirlenir ve açı bırakılırlardı. Çünkü habis ruhların veya ÅŸeytanın, ancak bu vasıtalarla esir ettikleri vücuttan çekilebilecekleri düÅŸünülüyordu. 17. yüzyılda ruh hastalarının barındıkları tımarhanelerde tedavi metotları aynen bu ÅŸekilde devam etmiÅŸtir. Korkutma, eza ve cefa ile tedavi. Bu insanların Allah’ın gazabına uÄŸramış olduklarına inanılıyordu. Ayrıca o günkü inanışa göre sara nöbetlerine, inmelere, romatizma ve sinir aÄŸrılarına cinler sebep olmaktaydı. Kolera, çiçek gibi salgın hastalıklar da ya cinlerin vücudun içine girmesi veya dışarıdan çarpması ile meydana geliyordu. Aynı devirlerde Türklerde, ruh hastalarının da diÄŸer hastalar gibi ÅŸefkatle tedavi ve bakımlarının yapıldığını görüyoruz. Harun-i ReÅŸid’in özel doktoru Bahtı Åžua, Ahmet Bin Cezzar, Razı, Ä°bn-i Sina gibi hekimler bu tür hastalıkların tedavisinde birtakım tıbbi yöntemler geliÅŸtirmiÅŸlerdir. ÖrneÄŸin, müzikle tedavi bunlardan birisiydi. Türkler, akıl hastalarını Allah’ın gazabına uÄŸramış zavallılar deÄŸil, kutsal yanları olan ermiÅŸ insanlar olarak görmüÅŸtür. Bundan dolayı birçok meczuba "veli" denilmiÅŸ ve ölümlerinden sonra ruhlarını ÅŸad etmek için sandukalarına adaklar adanmış, kurbanlar kesilmiÅŸ, dualar edilmiÅŸtir. Halk, bu insanların dine çok baÄŸlı olduklarından dolayı meczup hale geldiklerine inanıyordu. Halbuki akıl hastalığı dindar olanlarda deÄŸil, dini fikirleri sapkınlığa uÄŸrayan kiÅŸilerde görülmektedir. Oysa din, aklın dengesini bozmaz. Aksine, baÅŸlı başına marazi bir unsur olan inkárcılıkla böyle bir duruma düÅŸülebilir. Tıp ilmi bu kadar geliÅŸmiÅŸken, bütün dünyada medyumluk, falcılık, cincilik gibi gerçek dışılığın dünyada bu kadar yaygın olması düÅŸündürücüdür. Hele bu tür faaliyetlerin ülkemizde açıkça sürdürülmesi, iÅŸadamlarının, sanatçıların ve siyasetçilerin geleceklerini ve kaderlerini bunlara baÄŸlamaları, -iddia doÄŸruysa- hele bunlar arasında bizi yöneten baÅŸbakanların da bulunması, içinde bulunduÄŸumuz travmanın ironik halini resmetmektedir. Dinimize göre insanı yaratan Allah, onu sahipsiz bırakmamış; cinlerin, görünmeyen ÅŸer güçlerin saldırısına terk etmemiÅŸtir. Bir ayette, "Ä°nsanın önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu koruyan takipçiler vardır" (Ra’d 11) buyurulmuÅŸtur. Müminler her türlü tedbirini alır, hastalık durumunda da hekimlere baÅŸvurur. Allah, cinleri insanlarla uÄŸraÅŸsınlar diye yaratmamıştır. Cinlerin de her yaratık gibi kendine mahsus kulluk görevleri vardır. Onların álemi baÅŸka, insanlarınki baÅŸkadır. Ruhi kargaÅŸa, stres ve denge bozukluÄŸu ortamından kurtulmak için insanların tek sığınağı Allah’tır. O’nun ruhlara ferahlık veren engin rahmetidir. Bu gerçekleri göz ardı ederek cincilere, falcılara, medyumlara, muskacılara itibar etmenin bir anlamı yoktur. Bunları dinimiz lanetlemiÅŸtir. Ä°nsanları aldatmakla uzmanlaÅŸmış büyücü, falcı, medyum ve benzerlerinin parlak laflarına aldanarak yok yere ruhi sıkıntılara davetiye çıkarmak, din açısından olduÄŸu kadar akıl ve mantık açısından da doÄŸru deÄŸildir. * * * Ä°slam akaid doktrinine göre Allah’tan baÅŸka hiçbir varlık, geleceÄŸi ve gaybı bilemez. Ä°slam dini, müminlerin gayba ve fizik ötesi varlıkların mevcudiyetine inanmalarını öngörmekle beraber, bu konuyla yakından ilgilenmelerini hiçbir ÅŸekilde istememiÅŸtir. Malatyalı düÅŸünür merhum Said Çekmegil, bu ÅŸuursuzluÄŸu ÅŸöyle bir manzume ile anlatır: Yarım yüzyıl kadar evveldi./Malatya’ya bir madam geldi./Eli yüzü düzgün/Ne kördü ne keldi./Fal bakar gümüÅŸ para alırdı./MüÅŸterileri kuyrukta seldi./Fincana falan deÄŸil/Bakıp laflar söylediÄŸi avuç içi tek eldi. GelmiÅŸten geçmiÅŸten haberler verir/Adamı ya güldürür ya üzerdi./Falın haram olduÄŸunu nereden bilsin/Ä°li dini baÅŸka, bizden deÄŸil; eldi./Kendisi gávurdu ama bazı sözleri güzeldi./Vallahlı billahlı hatunlara ÅŸöyle nasihat ederdi./Siz Rabbınızı ne kadar da çok/Ne kadar da ÅŸuursuzca anıyorsunuz./Bir kere ÅŸuurla Allah demek/Bin kere ÅŸuursuzluÄŸa yeter derdi./Ben çocuktum o zaman./Cazip gördüÄŸü kalabalıktan/Çokça gümüÅŸ para alıp gitti.Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriÅŸ yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |
Son Güncelleme ( 06-06-2006 )
|
|
|
|
|
|
Kullanıcı Girişi |
L O G I N | |
---|
|
Ziyaretçi Sayısı |
123910017 Ziyaretçi
|
|
|
|