Sayın Mustafa BAŞOĞLU
Av. M. Selami ÇEKMEGÄ°L
Yıllarca önce Resmi Gazete’de bir kararnamede, yıllarını Türk iÅŸçi hareketine vermiÅŸ bir iÅŸçi liderinin KöÅŸk’e danışman atandığını görünce, ne diyeyim o zamanın CumhurbaÅŸkanı sayın Süleyman Demirel’i alkışlamak gelmiÅŸti içimden. Çünkü bu alışılmışın dışında bir atamaydı. BaÅŸoÄŸlu gibi iÅŸçi camiasından, ailesi mazbut, kendisi Ä°slam’a sadık bir mücadele adamının KöÅŸk’te danışman olarak anılmasının sergileyeceÄŸi imaj bile doÄŸrusu bürokrasi camiamızın henüz tam hazır olduÄŸu bir yenilik deÄŸildi. Nitekim bu bürokrasi, CumhurbaÅŸkanı ve BaÅŸbakan olarak itaat ettiÄŸi sayın Turgut Özal’ın vaktiyle DPT müsteÅŸarlığındaki mütedeyyin tarafını sevimsiz karşılamış, basındaki uzantılarıyla onu, giydirdiÄŸi takunyalarla hırpalamıştı. O halde, belki de devlet kapılarını hak arayan vatandaÅŸa açtığı için ceza olarak hayatını veren Sayın BaÅŸbakan Adnan Menderes’ten sonra, bürokrasi kapılarını Özal gibi musallilere de açan BaÅŸbakan sayın Demirel’in, CumhurbaÅŸkanı olarak KöÅŸk’e böylesi vatansever ve demokrat bir iÅŸçi liderini danışman atamış bulunması, Türkiye’de bozulmalar yanında iyileÅŸtirme yolunda da merhale kat edildiÄŸini göstermesi bakımından manidardı:
SaÄŸlık-Ä°ÅŸ Genel BaÅŸkanı Sayın Mustafa BaÅŸoÄŸlu ile ilk tanışıklığım Sosyal Sigortalar Kurumu’nda oldu. Oraya yönetim kurulu üyesi olarak atandığım zaman benimle tanışmaya ve tebrike gelmiÅŸti. Tebrik için de bir buket çiçek yerine getirdiÄŸi -o zaman garipsediÄŸim- bir tehdit oldu. Bana kendileri ile (saÄŸlık iÅŸçileriyle) barışık çizgide olmazsam SSK’da barınamayacağımı söylemek istemiÅŸti. Mizacım, bu tehdit karşısında takındığım müstehzi reaksiyonu açığa vurmama engel olmuÅŸtu: ‘ben sizin tensibinizle gelmedim ki sizin karşıtlığınızla gideyim’ diyememiÅŸtim. Aslında, bu biraz anlamsız da olurdu ya... Nitekim, halkın oyuyla getirilenlerin, silah zoruyla götürüldüÄŸünü az mı görmüÅŸüz?.. Neyse, reaksiyonumu o zaman açıktan belirtmemeyi yeÄŸlemiÅŸtim; Mustafa Bey’e karşı yapacağımı ileriye ertelemiÅŸtim…
Ama gelin görün ki zaman bana bu fırsatı vermedi. Çok kısa bir süre sonra bu Mustafa Bey’in güdülerinin kiÅŸisel olmaktan çok benim halkımı ifade eden insanların oluÅŸturduÄŸu saÄŸlık iÅŸçilerinin menfaatlerini kollama endiÅŸesinden kaynaklandığını, sendikal camiada iÅŸçilerin haklarını kendi statülerinin geliÅŸtirilmesine araç edinenlerin Mustafa Bey’in bu samimi tavrını elimine etmeye yöneldiÄŸini ve sırf onu çökertmek için saÄŸlık iÅŸçisi aleyhine kulislere girdiklerini, kendisine karşıtlıklarının biraz da onun dinine karşı olmalarından kaynaklandığını fark ettim. Ayrımcılara tepkim, saÄŸlık iÅŸçilerine sempatiye dönüÅŸtü ve onların aleyhine subjektif tavır almamaya özen gösterdim. Gelin görün ki, Mustafa Bey’in tehdidi ters tecelli etti ve belki de onun temsil ettiÄŸi iÅŸçilere karşı munis (cana yakın) tavrım, o günün iÅŸçi düÅŸmanı iÅŸçi temsilcileriyle aramı açtı ve Mustafa Bey’in tensibi olmadan geldiÄŸim görev iki buçuk yıl sonra belki de bu tavrımın verdiÄŸi mesaj nedeniyle, hem de sayın Demirel’in BaÅŸbakanlığı döneminde, bazı kiÅŸisel dostum bakanların imzalarını da taşıyan bir kararname ile son buldu… Mustafa Bey’in mensup olduÄŸu siyasi iktidar benimle yedi ay çalıştıktan sonra iki yıl önceye ait, üstelik de muhalefet yazdığım bir olayı bahane ederek –olayın sahibi diÄŸer üyelerin kılına dokunmaksızın- SSK Yönetim Kurulundan sadece beni uzaklaÅŸtırdı. (Ama, iÅŸe bakın ki, 1.5 ay sonra gelen ihtilal de önce onları iktidardan, sonra da onların sun’i ÅŸekilde korudukları kendi muhaliflerini Yönetim Kurulu’ndan uzaklaÅŸtırıverdi. Bu paradoksal hikayelerin detayı Tilki Tuzağı isimli hatırat kitabımda okunabilir.)
Mustafa Bey’in kadirÅŸinas vasfını iÅŸte o zaman daha iyi anlamıştım: rivayete göre, -belki de o zaman beraber çalıştığı sayın SavaÅŸ Benli beyin telkinleri ile- mensup olduÄŸu siyasi iktidarın lideri sayın Demirel’e giderek beni görevden alma giriÅŸimlerinin hata olduÄŸunu söylemekten çekinmemiÅŸti. Halka göre normal olan bu tavır, bu ülkenin siyasi arenasında adeta bir kahramanlıktır. Bunu ancak o arenaya aÅŸina olanlar anlayabilir.
Sayın Demirel’i iÅŸte o zaman, böyle bir siyasi vasfı unutmayıp KöÅŸk’e davet ettiÄŸi, vefasını kanıtladığı için; KöÅŸk’te bir iÅŸçi liderine, ama samimi bir iÅŸçi liderine söz hakkı tanıdığı için tebrik etmiÅŸ, bu kadirÅŸinaslığının -seçimler sırasında kendi partisine muhalif solcu bir sendikacıya seçimden sonra mültefit teveccühüyle ortaya çıkan- sevenleri arasındaki kendine yönelik eleÅŸtirileri ortadan kaldırıcı nitelikte, isabetli bulduÄŸumu böylesi bir yazıyla duyurmak istemiÅŸtim.
Ama ne var ki Sayın BaÅŸoÄŸlu bir süre sonra baÅŸörtüsü özgürlüÄŸüne iliÅŸkin düÅŸüncelerini öne getirmek üzere bu görevden istifa etmeyi tercih etti. Böylesine üstün bir kimlik öne getirdi…
Sayın BaÅŸoÄŸlu’nun bir süre önce, Milli Åžairimiz Mehmet Akif Ersoy ve Babam M. Said Çekmegil’le ilgili konuÅŸmalarımı içeren üç programı yenilerde “BaÅŸkent TV.’ de SON NOKTA” adı altında -zarif bir jestle- yayınlamış olması hakkındaki bu eski anılarımı ÅŸimdi yeniden hatırlattı. Kendisine müteÅŸekkiriz…
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |