Bayram sonrasıdır, ÅŸehre yolculuk var. Mevsim sonbahardır, aylardan eylül..hazan mevsiminin hüzünlü haberi var bugün. Gökyüzünün mavi beraklığını küçük lekeler gölgeliyor. Göçmen kuÅŸların çığlıkları  15 aylık Zeynep’in annesinin kucağında havaya uçurulduÄŸunun isyanına kanat çırpıyor. Hainler pusuda, kan düÅŸtü bugün yine topraÄŸa. GüneÅŸ bugün zemheri doÄŸmakta, bulutlar ÅŸaha kalkmış, yer gök aÄŸlamakta…bir çoçuk yine öksüz kaldı, yine annesiz kaldı bir çocuk. Zemheri bir baÅŸka doÄŸmakta bugün.

GüneÅŸ bir baÅŸka selamlıyor bu gün Hakkari DaÄŸlarını. Heybetli duruÅŸu bir baÅŸka hale bürünmüÅŸ, Cilo DaÄŸ’ı, Sümbül Dağı, Mor DaÄŸ, Beyaz DaÄŸ…buz kesiliyor, somurttukça somurtuyor. Mazlum ve masum civanların bir hain pusuya düÅŸmelerini lanetliyor adeta. Her daÄŸ ÅŸehrin civanlarına düÅŸkündür, köylüsüne vurgundur, her civanın kendisi gibi asi hoyrat, özgür ve dik durduÄŸu için ona aşıktır. Yardır civanına, yarine düÅŸkündür. Civanlarına pusu kurdukları için, volkan gibi kızgındır hainlere…

Sabahın erken saatleridir, mevsim zemheri, kaderde bugün yolculuk var ebediyete. Åžehir sabah güneÅŸiyle süslenir, köylü civanlarını karşılamaya. Araba yolcuyu, yol arabayı bekler karşılamayı. Zeynep, annesi ve ablası ne hayallerle süslenir belkide. Vakit gelmiÅŸ, kırmızı dolmuÅŸ yola koyulmuÅŸ; “Hiç yolcusu yokmuÅŸ gibi sesizce alır yol/ sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.” Sabah saat  dokuzu beÅŸ geçe, o an mahÅŸeri bir patlayış. Zeynep bir yana annesi ve ablası bir yana. FlaÅŸ haber diye veriyor televizyon ekranları. Kısa bir süre sonra yetkililerce bir açıklama düÅŸüyor haber ajanslarına. Hakkari ValiliÄŸi, sabah saatlerinde Durankaya Beldesi ile Geçitli Köyü arasındaki yolda meydana gelen mayın patlaması ile ilgili yazılı açıklama yapıyor. "16 Eylül 2010 günü saat 09.05 sıralarında Geçitli Köyünden Hakkari istikametine seyir halinde bulunan 65 EN 341 plakalı sivil vatandaÅŸa ait minibüse yönelik terör örgütü mensupları tarafından yola döÅŸendiÄŸi deÄŸerlendirilen uzaktan kablo düzeneÄŸi ile komutalı ve cinsi tespit edilemeyen patlayıcının patlatılması sonucu, ilk belirlemelere göre 9 vatandaşımız hayatını kaybetmiÅŸ, 4 vatandaşımız ise yaralanmıştır.

Dört yaralı vatandaşımızdan biri, gözleri ceylan, geleceÄŸin umut fidanı, sevgi tohumu on beÅŸ aylık Zeynep bebektir. Tedavisi için Turgut Özal Tıp Fakültesi’ne yetkililerce sevk ediliyor. Yapılan yoÄŸun tedavi sonucu hayati tehlikeyi atladığını öÄŸreniyoruz yetkililerden. Devletimiz her zaman ortaya çıkan bu gibi durumlarda insanlarımızın sıhhatine kavuÅŸması için gerekli tüm tedbirleri yerinde ve zamanında alması, memnuniyet verici.  Anne olan, baba olan evlat acısı ve sevgisi nedir daha iyi anlar. Ondandır ki bu duyarlı davranışını takdire ÅŸayan bulduÄŸum ÅŸehrimin yöneticileri hastahaneye koÅŸuyorlar. BaÅŸta ÅŸehrin Valisi Ulvi Saran, Belediye BaÅŸkanı Ahmet Çakır, Milletvekilimiz Öznur Çalık, Zeynep’i yalnız bırakmıyorlar. Milletvekili Öznur Çalık, bir anne ÅŸefkatiyle zeynebin başını okÅŸadığını görüyoruz gazetedeki fotoÄŸraflarda. DuÄŸru okuyabildiyseniz bir mesaj niteliÄŸindeydi adeta; Zeynep bizim bebeÄŸimiz, Zeynep bizim çocuÄŸumuz. Bizde bu coÄŸrafyanın asil ruhlu çocuÄŸuyuz tıpkı Zeynep gibi. Gözü dönmüÅŸ hainler, Zeynep yalnız deÄŸil Zeynep yetmiÅŸ iki milyondur bu coÄŸrafyada.

Ey gözleri kalbimde bir his yaratan mavi gülüÅŸlü çocuk, umudun ışığı. Bilmelisin ki zifiri karanlığın en koyu olduÄŸu vakit sabahın yakın olduÄŸunu müjdeler. Fıratın kardeÅŸi dicle sesiz sedasız ağıtlar yakıyor. Yıllarca aydınlığın özlemini çeken bu toprakraklar ÅŸu zamanlarda aydınlık bir doÄŸum sancısı çekiyor. Karanlıkta beslenen yarasalar aydınlık haberinden rahatsız oldular. Çırpındıkça çırpınıyorlar. Kim bilir belkide bir müjdesin bu topraklara. Huzurun, sevginin, kardeÅŸliÄŸin habercisisin. Åžimdi olup bitene bir mana vermezken, o çakmak çakmak gözlerin anneni arıyor. Göl goncanı arıyor tükenmez bir umutla. 

Ey masumiyetin yüzü, kutlu bir doÄŸumun habercisi... merhametsizlerin tüm çılgınlığına raÄŸmen, senin ÅŸahsından tüm Zeyneplere ÅŸairin diliyle seleniyorum: