Yazar Y. Bülent Bakiler - Türkiye, 2009-10-17
|
17-10-2009 |
Ergun Göze aÄŸabeyim Y. Bülent Bakiler - Türkiye Ergun Göze aÄŸabeyim yok artık. Demek bir güzel yürek artık vurmuyor? Ve bir mübarek kalem artık yazmayacak. Artık kimse bana, onun “YavuzcuÄŸum!” hitabıyla seslenmeyecek. O, benim sevgili Ergun aÄŸabeyimdi. Elimin kalem tuttuÄŸu yıllardan beri, imrenerek okuduÄŸum güzel kalemlerden biriydi. Onunla aynı ÅŸehrin insanlarıydık. Aynı türküleri, aynı masalları, aynı destanları dinleyerek, aynı oyunları seyrederek, aynı oyunları oynayarak...
büyümüÅŸtük. Bütün bu beraberlikler, benzerlikler içinde, bir ayrı tarafımız vardı. O, Sivas’ın eli kalemle güzelleÅŸen, yiÄŸit oÄŸullarından biriydi. Kalemi, bazen bir kadife kumaşı yumuÅŸaklığında idi, bazen de KöroÄŸlu’nun gürzünden farksızdı. Konularının hâkimiydi. Neyin nasıl söyleneceÄŸini çok iyi biliyordu. Sivas’ın, Ä°stanbul basınında yazan kalemlerinin en seçkini oydu. Hepimizin “Ergun aÄŸabeyi” idi. Yani, yaÅŸça da, baÅŸça da bizim büyüÄŸümüzdü. Sivas’ın seçkin ailelerinden birine mensuptu. Ayrıca, o seçkin ailenin de en seçkin isimlerinden biriydi. Sivas’tan daha çok Türkiye’de seveni, okuyanı, alkışlayanı, dualarla okuyanı vardı. Yüksek tahsil diplomasını, Ä°stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden almıştı. Bana göre, Peyami Safa ve Necip Fazıl üniversitelerinden mezun olduÄŸu için kalemi mübarekti. Bu bakımdan fikir çilesi çekenlerdendi. Ah o fikir çilesi! Ah o fikir çilesi! O da, Necip Fazıl gibi ÅŸöyle diyordu: “Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuÅŸ. Mevsimden mevsime girdim böylece. Gördüm ki ateÅŸte, cımbızda yokmuÅŸ. Fikir çilesinden büyük iÅŸkence!” Sanat ve edebiyat dünyamızda fikir çilesi çeken üç büyük kalemin dostuydu: Peyami Safa’yı, Necip Fazıl’ı ve Cemil Meriç’i çektikleri fikir çileleriyle bir araya getirerek yazmıştı. Bu bakımdan onun kalemi de, helâl süt emmiÅŸ aydınlık kalemlerden biriydi. YaÅŸadığı müddetçe, kalemine hiç gölge düÅŸürmedi. DeÄŸiÅŸik iktidarlarda, deÄŸiÅŸik gazetelerde, hep bir haysiyet örneÄŸi olarak yazıp durdu. Yazdığı gazetelerin en çok okunan kalemlerinden biri oldu. Dünya, ne kadar garip tecellilerle dolu. Bir zamanlar, onun yazısını okumadan, başımı yastığa koymuyordum. Sonra bir gün onunla, aynı gazetenin önlü arkalı sayfalarında, birlikte yazmaya baÅŸladık. Onun güzel isminin tam arkasındaki sütunda, benim ismim ve resmim vardı. Bu bakımdan okuyuculardan biri, bir gün bana demiÅŸti ki: “Sırtını çok iyi bir daÄŸa yaslamışsın. Sırtın artık yere gelmez!” Ah ne kadar yazık; sırtımı dayayacak dağım yıkıldı. Åžeyh Åžamil’i çok seviyordu. Åžeyh Åžamil için bir senaryo veya bir roman yazmak istediÄŸini bana söyleyip durmuÅŸtu. Geçen hafta Çeçenistan’a gitmiÅŸtim. Kendisine telefonla veda etmiÅŸtim. Ben Çeçenistan’da iken eÅŸime telefon açarak beni sormuÅŸtu. DöndüÄŸüm günün gecesinde beni tekrar aramıştı. Ä°lk cümlesini hiç unutmayacağım: “Ah YavuzcuÄŸum, Azerbaycan YüreÄŸimde Bir Åžahdamardır kitabını aÄŸlaya aÄŸlaya okudum...” diyerek söze baÅŸlamıştı. Sonra uzun uzun Çeçenistan’ı ve Åžeyh Åžamil’i konuÅŸmuÅŸtuk. O ÅŸimdi Åžeyh Åžamil’in yanında. Ben de burada onun yetimleri arasındayım...
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |
Son Güncelleme ( 17-10-2009 )
|