KADIN VE ERKEK ÜZERÄ°NE -2- Halit Özdüzen* AraÅŸtırmacı- Yazar Kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcı iki ögesi olarak, bir bütünün parçalarını oluÅŸturmaktadırlar. Kadının - erkeÄŸe olan ihtiyacı kadar, erkek de kadına muhtaçtır. Yüce Yaratıcı yarımların birleÅŸerek, bir aile çatısı oluÅŸturması için her ikisini de bazı biyolojik ve psikolojik farklılıklarla bezemiÅŸtir… Fıtratı gereÄŸi psikolojik yapıda, genelde kadında duygusallık öne çıkarken, erkekte mantık kendini göstermektedir. YaÅŸanan çatışmanın temelinde de, bu iki olgunun belirlediÄŸi hakimiyet ve iktidar mücadelesi yatmaktadır!…Aslında iktidar mücadelesi, yalnız başına erkek
ve kadının kendi bünyelerinde nefis ve ruh çatışmasında da yaÅŸanmaktadır; bedensel hakimiyeti belirleyen akıl, bazen ruhla birleÅŸerek erdeme yönelirken ,zaman zaman da nefsin kuvvetli dürtülerinin hakimiyetine girerek, insanı zararlı mecralara doÄŸru da sürükleyebilmektedir!..
Çocukluktan baÅŸlayarak, aile, çevre, okul ve geniÅŸ anlamıyla yaÅŸadığı milletin kültürü, insanı sosyal bir varlığa dönüÅŸtürür. Uzun uÄŸraşı ve etkileÅŸimler sonrasında, karakter denilen ve ömür boyu kolay kolay deÄŸiÅŸmeyen özellikler oluÅŸmaktadır!... Bireyin çocukluk yıllarında baÅŸlayan kiÅŸilik oluÅŸumunda, örnek alabileceÄŸi bir veya birkaç modele ihtiyacı vardır; genellikle kız çocukları anneyi örnek alırken, erkek çocuÄŸun modeli babadır. Baba ve annenin bulunmadığı durumlarda, yakın çevredeki akraba veya öÄŸretmen seçilebilmek-tedir. Gençlik döneminde genelde örnek alınarak taklit edilenler, toplumda prestiji yüksek devlet adamı, tarihteki bir kahraman, bilim insanı ve bazen de yakışıklı aktör - aktris veya sanatçı olmaktadır. Seçilen idollerde belirleyici ana faktör, hep güç, prestij ve iktidar erki olmaktadır!
Aynı miktardaki kız-erkek karma üniversite öÄŸrencisi bir grup gence, “Ä°nsanları mutluluÄŸa götüren beÅŸ temel faktörü önemine göre sıralayınız?” diye soru yöneltilerek, yapılan araÅŸtırmaya verilen cevaplarda, genellikle para, servet, ÅŸöhret, güç ve prestij ön plana çıkarılırken, saÄŸlık, huzur, iyi bir eÅŸ, kariyer, bilgi birikimi ve akıl ya çok gerilerde sayılmış ya da hiç dillendirilmemiÅŸtir. Bunun nedeni, insanlık tarihinin ilk çaÄŸlarından itibaren para, servet, güç ve ÅŸöhretin birincil iktidar aracı olarak kullanıla gelmiÅŸ olmasından kaynaklanmaktadır!... Ä°stisnalar saklı tutularak deÄŸerlendirildiÄŸinde, insanların kariyer, eÅŸ ve iÅŸ tercihlerinde de bu faktörler hep belirleyici olmaktadır!... Bu arada kadındaki güzellik ve erkekteki yakışıklılık faktörünün de prestij kategorisinde deÄŸerlendirildiÄŸini de belirtelim….
1970’li yılların ortalarında, gözde üniversitelerimizden birinde, sosyal bilimci hanım bir Akademisyenin, öÄŸrenciler arasında yaptığı mini araÅŸtırmada, “Niçin üniversite eÄŸitimi alıyorsunuz?” sorusuna orta gelir gruplarından gelen kızlar, öncelikli olarak “ iyi bir eÅŸle evlenmek için” diye cevaplarken; üst düzey gelir grubu “bilgi ve kariyer için” ; alt gelir grubu ailelerden gelenlerin ise, “iyi bir iÅŸ bulmak” ÅŸeklinde cevapladıkları görülmüÅŸtür. (Kağıtçıbaşı-75) Sosyo-ekonomik yönden fakir aile kızlarının bu cevaplarının arkasındaki temel düÅŸün-cenin, biraz da aileyi sıkıntılardan kurtarma isteÄŸi olarak deÄŸerlendirilebilir. Erkek öÄŸrencilerin verdikleri cevaplarda hangi gelir gurubundan olursa olsunlar: Kariyer, iÅŸ olanağı, bilgi ve prestiji yaklaşık ağırlıklı olarak öne çıkmıştır. Anlaşıldığı kadarıyla, erkeklerin evlilikle ilgili ön ÅŸartlanmaları olmadığı gibi, güç ve iktidarı ele geçirince, nasıl olsa “iyi bir evlilik yaparım” ÅŸeklinde düÅŸündükleri de söylenebilir!
Bu konuyla ilgili çevremde yaptığım gözlemlerde, çok iyi bir eÄŸitim almış bazı meslek sahibi kızların, zengin bir eÅŸ bulunca, gerisini deÄŸerlendirmeden ev hanımlığını iÅŸ ve kariyere tercih ettiklerini gördüm. Bu tercihlerdeki karmaşık denklemin anahtarı, “nasıl olsa mutluluk için gerekli iktidarı bulduÄŸu” ÅŸeklindeki düÅŸünceden kaynaklandığı söylenebilir. Günümüzde böyle bir deÄŸeri ev hanımı yapan erkek egosuna gelince; övüneceÄŸi bir eÅŸ bulma yanında, iyi bir aÅŸçı, dadı,öÄŸretmen vb. özelliÄŸi kendinde toplayan hanımı, eve kapatarak, belki de karlı bir iÅŸ yaptığını dahi düÅŸünebilmektedir!... Romantik düÅŸünenler, “Ä°yi ama , aÅŸk ve sevginin bu evliliklerde hiç rolü, yok mu ?” diye sorabilirler? Maalesef o konu, maddeci yapı içinde, günümüzde sadece cinselliÄŸi çaÄŸrıştırır hale dönüÅŸtürüldüÄŸünden, ReÅŸat Nuri Güntekin gibi yazarlarımızın romanlarıyla, orta yaÅŸ grubunun gençlik yıllarında izlediÄŸi YeÅŸilçam filmlerinde kalmıştır !... **** Erkeklere kıyasla kadınların his ve duyguları güçlü olduÄŸu kadar, kıvrak zekâlarından gelen önemli bir de, stratejist karakterleri bulunmaktadır. DoÄŸumu-nun ilk günlerinden itibaren erkek çocuk uzun bir süre bön bön çevreyi incelerken, kız çocuÄŸu daha ikinci ayını tamamlamadan gülücükler dağıtarak, aileyi kendisine baÄŸladığı gözlenmektedir. Ä°ki- üç yaşından itibaren, erkekle, kız çocuÄŸu arasındaki önemli psikolojik farlılıklar kendini göstermeye baÅŸlar. Erkek oyun ve paylaşımda bencil davranırken, kızın uzlaÅŸmacı ve azla yetinme yanında, her alanda anaç tavırları görülür; girdiÄŸi ortamlarda alımlı duruÅŸu ve özel ve çabasıyla ilgi odağı olurken, oÄŸlan “ nasıl olsa ben erkeÄŸim, herkes bana medyum” tavırlarla, “yapığım hatalar hoÅŸ görülür” havasına girmektedir! Bu havada ebeveynlerin, özellikle annenin büyük katkısı bulunmaktadır.( Ne de olsa erkek evladı! Ä°lerde mürüvvetini görecekler ya !) Kız çocuÄŸunun stratejist yapısı, 7 yaÅŸ sonrasında iyice belirginleÅŸmeye baÅŸlar, temizlik ve düzene özen göstererek ailenin gözüne girerken, erkek çocu-ÄŸu hep dağınıktır. (Nasıl olsa arkalarında toplayan bir anne, ya da kız kardeÅŸ bulunmaktadır.) Bir baÅŸka zanla ,“zaten prens olduÄŸu için, göze girme diye bir sorunu da yoktur”(!) Kız çocuÄŸu kıyafetiyle ilgi odağı olduÄŸunu fark edince, renklerin birbirleriyle uyumunu ve kendisine neyin yakışıp yakışmadığını da keÅŸfedip,genç kızlıktan itibaren uyumlu giyinmeye baÅŸlarken,erkek bulduÄŸunu çar-çabuk giyinip çıplaklıktan kurtulmak istemektedir; bu nedenle çevremiz, neyin kendisine yakışıp, yakışmadığını, hala fark edememiÅŸ sayısız erkekle doludur. ÇoÄŸumuzun kıyafet seçiminde, kız arkadaÅŸ, eÅŸi veya maÄŸaza tezgâhtarı hanımlar yardımcı olmaktadır! Kadınlar eÅŸyaya hakim olmaktaki usta yapı ve becerileriyle, ev-eÅŸya ve giysi gibi insan yaÅŸamında önemli yer tutan stratejik araçları ele geçirerek, hakimiyet alanlarını oldukça geniÅŸletmiÅŸlerdir !... Erkekler, yakın çevre ve ebeveynleri tarafından yüklenen aşırı güven duygusuyla yoÄŸrulan karakterleri nedeniyle, yaÅŸamdaki birçok ayrıntıyı görememektedirler. Göremedikleri ayrıntıdan birisi de , kadın erkek iliÅŸkilerin-deki amiyane tabirle “tavlama ve avlama” konusudur. Bu konuda erkekler-ilkel avcı toplumdan gelen genleriyle- kendilerini hep avcı, hanımları da av olarak görmüÅŸ ve buna göre taktikler geliÅŸtirip, ”kadının ÅŸifreleri” üzerine kitaplar yazarak, “Donjuan efsaneleri” üretmiÅŸlerdir. Ancak gerçeklerin hiç de öyle olmadığı, birçok düÅŸünce adamı ve kadın yazarının birebir yaÅŸadıkları anılarını yazmalarıyla gün ışığına çıkmıştır; meÄŸerse erkekler tavladım/avladım zannederken, avlandıklarının dahi farkına varamamışlardır! **** Avrasya coÄŸrafyasında yaÅŸayan birçok erkeÄŸin hakimiyet alanında tarihin derinliklerinden gelen kültürle, dokunulmaz görüp efsaneleÅŸtirdiÄŸi üç varlık bulunmaktadır, at, avrat, silah ! Kültürden, kültüre farklılıklar göstermekle beraber, Türklerde at, avrattan daha önde yer almıştır; at sırtında doÄŸup, at sırtında sona eren bir yaÅŸam tarzı için bu olgu yadırganamaz ! Aynı zamanda üç vazgeçilmezin, çokluÄŸu ve niteliÄŸi de erkek için övünç kaynağı olmuÅŸtur (!) YerleÅŸik kültüre geçiÅŸten itibaren, bu varlıkların kalitelilerine sahip olma arzusu yıllarca sosyo-ekonomik ve kültürel nedenlerle canlılığını devam ettirmiÅŸtir. BatılılaÅŸma veya yeni deyimiyle moderniteyle beraber, silahın yerini kalem alıp, at otomobile dönüÅŸürken, “avrat”larda yerini tek eÅŸe bırakmıştır. Yeni kültürdeki eÅŸ, rakiplerinden soyutlanınca, haklı olarak erkeÄŸinin bütün hâkimiyet alanlarını sorgulamaya baÅŸlamıştır (!) Önce asrın yeni silahı olan kalemi ele geçirip, uzun yıllar atın yerine ikame ettiÄŸi otomobili de istemeye baÅŸlamıştır. Önceleri “bunun çok zor ve yorucu bir iÅŸ olduÄŸunu” ileri süren erkekler, her ne kadar bırakmak istemese de, kadının otomobilin, merkep, at ve deve kullanmak kadar kolay olduÄŸunu keÅŸfetmesi sonucu, istemli -istemsiz, ellerindeki direksiyon hâkimiyetini de hanımlarla paylaÅŸmak zorunda kalmışlardır (!) **** EÅŸ olarak kadın, ÅŸairin dizelerinde belirttiÄŸi gibi : “ AkÅŸamları elleri ÅŸakağında, seni pencerede bekleyen karın / Seni deÄŸil, elindeki paketi (mi) beklemektedir?!” Hani eskiler bilir, hikaye oldukça meÅŸhurdur: Adamın bir gözü doÄŸuÅŸtan görme özürlüymüÅŸ, eÅŸiyle mutlu bir aile yaÅŸamları olup, yıllarca aynı yastığa baÅŸ koymuÅŸlar. Her akÅŸam eve elindeki paketlerle döndüÄŸünde eÅŸi onu coÅŸkuyla karşılar, ”Badem gözlüm, bu gün yine çok çalışıp yoruldun, bir de bu yükleri buraya kadar taşıdın; dur sana bir yorgunluk kahvesi yapayım da dinlen” diyerek, elindeki paketleri alarak, iki yanağından özlemle öpermiÅŸ. Adam da ,“Yooo… hanım yorulmadım, her zamanki gibi ıvır zıvır iÅŸlerle uÄŸraÅŸtım.” diyerek, ”haline acıyan” eÅŸini teselli edermiÅŸ. Bir gün, iÅŸ yerinde gerçekten çok çalışarak yorulunca, “Bu akÅŸamda ağırlıkları taşımadan eve gidip, biraz istirahat edeyim” demiÅŸ. Her geliÅŸinde kapı tokmağına dokunur- dokunmaz hemen açılan kapı, ancak birkaç tıklatmadan sonrası açılabilmiÅŸ. Kadın kapıyı açtığında, bir kocanın boÅŸ ellerine, bir de gözlerine bakmış, “Adam senin bir gözün kör mü ne ?! Yeni fark ettim !” diyerek, sırtını dönüp , sofaya doÄŸru uzaklaÅŸmış !... **** Erkekler yıllarca önce, ellerini güçlendirmek için “kadınların beyni küçük, saçları uzun, akılları kısa” diye bir masal uydurup, bunu da kendilerince oluÅŸturdukları bilimsel verilerle desteklemiÅŸlerdi! Kadınlar eÄŸitim alıp, “Ä°nsan Anatomisi ve Psikoloji” alanına yönelince, bu teori: Erkekler tarafından çar-çabuk revize edilerek, “Duygusal Zekâ” diye yeni bir kavram ortaya atılarak, kadınların bu yönünün daha yüksek olduklarını kabul etmek zorunda kalmış-lardır! Böylece geç de olsa, yine de olumlu bir aÅŸama olarak evrensel deÄŸerler arasında kadının zekasının da önemli yeri olduÄŸu tescil edilmiÅŸ bulun-maktadır!... Onca Peygamber, Kutsal kitap , düÅŸünür ve yazar-çizerin gayretine raÄŸmen, tarihte uzun yıllar alınıp-satılan bir meta olarak görülen kadının, sonunda erkekle eÅŸit ya da eÅŸdeÄŸer olduÄŸunun ilanı, insanlık tarihinin uzun aÅŸamalardan sonra önemli bir kavÅŸağı dönerek, erdem düzlüÄŸüne doÄŸru ilerlediÄŸi ÅŸeklinde deÄŸerlendirilebilir!…
Kendini çok akıllı sanan erkekler, biraz küçük ayrıntılara ve romantizme, kadınlar da bir miktar mantığa özen gösterirlerse, gerçekte kimin akıllı ve zeki olduÄŸu ve yine kimin, kimi tavladığının önemi kalmayacaktır. Ancak ÅŸurasını da eklemeden geçmiyelim, aile mutluluÄŸunun sırrı, samimi özverilerde ve fazla takılıp kalmamak kaydıyla, bazı küçük ayrıntılarda gizlidir; yoksa bazen kendi psikolojik sıkıntılarına dahi tahammül edemeyen insan,karşı cinsin kapris veya çocukça davranışlarına nasıl tahammül edebilir ki !… _________ * B.Ü. 1977 mezunu olan yazarın kitaplarından AÅŸk Yolcusu, Tasavvuf Yolcusu( Ötüken Yayınları/Ä°st.) ve Esmaü’l Hüsna ( Beyaz Kule Yayınları/Ank.) yayımlanmıştır. Ayrıca çok sayıda ÅŸiir, makale ve denemesi gazete, dergi ve Internet sitelerinde yayımlanmaktadır. Åžiirlerinden bir bölümü çeÅŸitli formlarda bestelenmiÅŸ olan yazarın, diÄŸer araÅŸtırmaları yanında, kadınlarla ilgili çalışması, yayımlanmak için sıra beklemektedir.
|
ilgili yazılar: Yazar Sanih açık 2009-06-06 04:09:14 KADIN VE ERKEK ÜZERİNE -I- http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=1166&Itemid=52 BİR ANNE http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=207&Itemid=58 |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |