Yankısını Bulmayan Serencam Bilal SÜRGEÇ Ä°smail Kazdal’ın, Serencam Zamanıma ÅžahitliÄŸim isimli eseri son yılların en önemli hatıra kitabıdır. Eser Pınar Yayınları arasında çıktı. Birinci basımı 2004 olan kitaptan iki yıl önce o zamanki adı Haber 7 olan TV’de Ä°smail Bey’le yapılan bir söyleÅŸiden sonra haberdar olmuÅŸtum.
Ä°smail Bey eserinde sadece kendi hayat hikayesini anlatmıyor . O kendini anlatırken 1940’lardan itibaren Türkiye’nin siyasi sosyal tarihi de ortaya çıkıyor. Kitap Türkiye toplumunun, siyasi,sosyal, kültürel geçmiÅŸine de ışık tutuyor. Son Osmanlı temsilcileri,Ä°kinci Dünya Harbi yılları, batıdan yapılan tercümeler, Demokrat Parti devri,6-7 Eylül olayları, 27 Mayıs Hareketi ve sonuçları, Ä°slami yayın hayatı ve yazarın bazen içinde yaÅŸadığı ve bizzat etkilendiÄŸi,tutukluluk günleri, bazen geçmiÅŸteki olayları günümüz olayları ile birlikte deÄŸerlendirdiÄŸi gözlemleri zengin bir tecrübe birikimi olarak anlatıyor. Her biri bir aforizma olan önemli tespitlerde bulunuyor .
Bu kitabın hak ettiÄŸi bir tanıtımı yapılsaydı bu yazıya gerek kalmayacaktı ancak yaÅŸanan tecrübelerin bilinmesi açısından bu tanıtımı yapmak zorunlu hale geldi.
Kitabın arka sahifesinde Ä°smail Kazdal hakkında ÅŸu bilgi veriliyor:. Batum'da doÄŸup altı aylıkken geldiÄŸi Çengelköy'deki Sultan Vahideddin'in ÅŸehzadeyken oturmuÅŸ olduÄŸu köÅŸkün ahırında yaÅŸadığı ve Osmanlı hanedanın geride kalmış olan son örnekleriyle birlikte olma fırsatı bulduÄŸu çocukluk ve gençlik dönemi, 1960'lı yılların baÅŸlarına kadar fikri baÄŸlamda ve düÅŸünme formu bakımından istikrarı yakalayamayıp oradan buraya savrulmaları, 27 Mayıs CHP askeri devlet darbesi ve Darbe'nin maÄŸdurları arasına girip Balmumcu Harası'ndaki hapis hayatı, ve bu arada okuduÄŸu Ä°mam-ı Rabbani'nin Mektubat'ından birkaç mektupla düÅŸüncede istikrarı yakalaması.
Ve ardından da, baÅŸta merhum üstat Necip Fazıl, güftekar ve ilk okul hocası A. Vecdi Bingöl olmak üzere, birçok düÅŸünür, yazar ve sanatkarla tanışması, 1962 yılında, Günlük "Yeni Ä°stanbul" gazetesindeki ilk yazıları, ardından "Büyük DoÄŸu ve "Hilal" dergisindeki fikri aksiyonu; önce Kazdal Yayınevi, iki Ä°bni Teymiyye, sonra da bizzat kaleme aldığı "Bir Ä°htar" adlı eserleri yayınladıktan sonra, tutucuların aleyhteki fısıltılarıyla batırılışı, bu batıştan iki yıl sonra yeniden açtığı 'Ä°hya Yayınları" yayınevindeki faaliyetleri ve yetmiÅŸli yıllar boyu yaptığı 'Çınaraltı Sohbetleri'. “ Yazarın çocukluk dönemi Osmanlı Devri saray görevlileri ile subayların arasında geçiyor. HaremaÄŸası Amber AÄŸa, PaÅŸa karısı Rasnadil Hanım yazarın çocukluk döneminde yetiÅŸmesinde önemli katkıları olan emekli milis subayı Ziver Bey. “Bir milis subayı emeklisi olan , aldığı çok az miktardaki emekli aylığıyla geçinmeye çalışan bu alçak gönüllü bilge kiÅŸi, bu çok ÅŸeyler görmüÅŸ geçirmiÅŸ zat, bana hayatı tanıtan ilk hocam olmuÅŸtur. Sadece öÄŸretmekle kalmamış öÄŸrettiklerini uygulamaya çalışmıştır.” (17)
Yazarın çocukluk yıllarında ilk hatırladığı olaylar Ä°kinci Dünya Savaşı yıllarıdır. “Savaşın ilk yıllarında bütün halk Alman yanlısıydı. Ziver Bey ve Amber AÄŸa da halktan kiÅŸilerdi. Ama onların Almancılığı devletin ve devlete baÄŸlı medyanın Almancılığın bitiÅŸiyle birlikte sona ermemiÅŸ, ölümlerine kadar sürüp gitmiÅŸti. Çünkü Alman Birinci Dünya Savaşının içinde silah arkadaşıydı. Almanya cephelerde geriledikçe, önceki Alman dostluÄŸu kısa zamanda düÅŸmanlığa dönüÅŸüvermiÅŸti.” (19)
Serencam Siyasi tarih için de önemli bir kaynaktır. Hitler’in Ankara Büyükelçisi olan Von Papen’dir. Bu dönemde Alman menÅŸeli yahudiler Von Pepen’in baskısıyla hükümet tarafından toplanıp bir gemiye doldurulmuÅŸ, yurt dışına sürülmüÅŸtür. Almanya’nın tam anlamıyla maÄŸlubiyetine altı ay kala kendilerine savaÅŸ ilan etmemizi ve kendilerinin on iki adaları mecburen terk ederken Türkiye’nin iÅŸÄŸal etmesini teklif etmiÅŸ,fakat Milli ÅŸef Ä°nönü bu teklifi ret etmiÅŸtir. (20)
Serencam’da anlatılanlar, sosyal bir tarih için önemli bir kaynaktır. 1940’lı yıllardaki kıtlık, sefalet, verem,tifüs, sıtma,kolera gibi hastalıklar vs.
Bu dönemde eÄŸitim- kültür dünyası ne durumda? “bütün devlet memurları gibi , özellikle de öÄŸretmenler birer devrim misyoneriydiler. Ä°ÅŸte bu sebepten onlara yüksek gelir düzeyinde bir hayat standardı saÄŸlanmıştı. Halk karneyle ekmek bulamazken , memur sınıfı bembeyaz francala ekmeÄŸi yiyiyordu.(29) CHP yönetiminin bakanı olan Hasan Ali Yücel döneminde batılılaÅŸmanın da bir mecburi ÅŸartı olarak batı klasikleri tercüme edilip yayınlandığı zaman dilimi içinde, ancak birkaç adet Åžark klasiÄŸi tercüme edilip neÅŸredilmiÅŸti. Ama bu ÅŸark klasiklerinin hepsi de panteist felsefeye baÄŸlı, hatta o görüÅŸün yıldızları olan ÅŸairlerin ya da mutasavvıfların eserleriydi. Ä°slam’dan o kadar nefret ediliyordu ki, kendilerini rasyonalist ve pozitivist görüp göstermelerine raÄŸmen Ä°slam Rasyonalistleri denilebilecek Mutezile’den bile eserler neÅŸretmiyorlardı. Çünkü rasyonalist de olsalar Ä°slami terminoloji ve motifleri kullanıyor kendileri için referans kaynağı olarak Kur’an’ı görüyorlardı. Toplum kendini bulabilir, moral kazanabilir , batıyla yapılan anlaÅŸmalar sonucunda kurulan yeni devletin yapısına müdahale edilebilir korkusuyla Ä°bni Sina , Farabi, Biruni Ä°bni RüÅŸt, Ä°bni Mace, Ä°bn Tufeyl, Razi, Hasam el Cebr ve daha bir çok Ä°slam diyarının mefahirleri olan düÅŸünce ve bilim adamlarının eserlerinden kimsenin haberi olmasın diye büyük gayret gösteriliyordu. Yunan düÅŸünürlerinin eserlerini , yalnız tercüme etmekle kalmayıp bir de bir de onları ÅŸerh edip açıklayan, Batı dünyasına Rönesanssına vücut veren hocası olan Ä°bn Sina , Farabi ve Ä°bni RüÅŸt iftihar edip moral bulmayalım diye, asla tercüme edilmiyor ya da ettirilmiyordu, yahut daha önce Osmanlıca yapılmış olan tercümeler sadeleÅŸtirilmiyordu. Ä°ÅŸte bu metotlarla, toplum aÅŸağılık kompleksine terk ediliyordu. Kendisine güven duygusu sıfırlanıyordu. BaÅŸkaldırı ahlakının doÄŸmasına imkan verilmiyordu. Bütün insani deÄŸerler ve bilgiler Batının malıydı sanki.(43)
Ä°smail Bey devrin akışına kendisini kaptırmamış Ali Bey isimli bir hocasından bahsediyor. O yıllarda Mehmet Akif’in Çanakkale ÅŸiirinden bazı mısralar çıkarılmıştır. Ali Bey “Akif’i anma töreninde kitaplardan çıkarılmı olan “Ey ÅŸehit oÄŸlu ÅŸehit, isteme benden makber , sana aÄŸuÅŸunu açmış duruyor peygamber” ÅŸeklindeki son iki satırını okuma gafletine düÅŸmüÅŸ ve büyük suçun(!) karşılığı olarak hemen emekli ediliverilmiÅŸtir. (32)
MARÅžAL PLANI MarÅŸal planı çok konuÅŸulur. Bu plan ikinci dünya savaşından sonra ortaya çıkmıştır. Bir Amerikan planıdır. Amerika'’ın dünyaya yayılma planıdır. Bu planı yazar ÅŸöyle anlatıyor: “Ä°kinci Dünya Savaşı sonunda Sam Amca , MarÅŸal Planı namlı muazzam bir buluÅŸla Avrupa dahil dünyanın bir çok yerine bir anda girivermiÅŸti. Ä°kinci Dünya Savaşı ÅŸartlarının doÄŸurduÄŸu muazzam endüstri ürünleri stoklarını ne yapacağını düÅŸünen USA’ da MarÅŸal adlı akıllı biri çıkıyor, fazla stokları ihtiyacı olan ülkelere bedava vermeyi teklif ediyor. SavaÅŸ teknolojisi sonucu oluÅŸan stok fazlalarını satmak mümkün deÄŸildir henüz Çünkü savaÅŸtan çıkmış Avrupa dahil Amerika’nın stok fazlalarını tüketecek mali imkan dünyanın hiçbir ülkesinde mevcut deÄŸildir. Bütün ülkelerin mali gücü savaÅŸa akıtılmıştır. Ä°ÅŸte MarÅŸal Planı bu ÅŸartlarda çıkmıştır ortaya. Traktör, biçer-döver ve sair iÅŸ makinalarını bedava vermiÅŸtir ama , hiç yedek parça vermemiÅŸtir. Mesela bizim gariban köylü tarla sürdüÄŸü traktörünün bir küçük vidası kırıldığında ya da yalama olduÄŸunda, o yeni traktör alabilecek parayı vererek almak zorunda kalmıştır. Kaşıkla verdiÄŸini kazanla geri almıştır .Sam Amca.”(46-47)
MarÅŸal yardımı Amerikan hakimiyetinin bütün yeryüzüne yayılmasında önemli bir etken olmuÅŸtur.Ancak bu yayılma planı sadece ekonomiye dayanmamaktadır.” Ekonomik deÄŸerler,davranışları ve özel ahlakın hayatını bütünüyle deÄŸiÅŸtirmek, için yeterli olmaz tek başına.” Zayıf toplumları tesli,m almak için baÅŸka argumanlara da ihtiyaç vardır. “zayıfların köleliÄŸini gönüllü hale getirebilmek ve azat kabul etmez bir köle haline sokabilmek için , Sam Amca’nın kullandığı en çok etkili olan köleleÅŸtirme aracı Hollywood olmuÅŸtur.”(48) “Fazla tüketim maddesi tanımayan bir topluma filmlerde neredeyse sonsuz tüketim aracı gösterilirse, o toplum elbette büyük bir psikolojik rahatsızlığa girecektir. Ä°ÅŸte bu psikoloji , toplumu her çirkin aykırıyı kabul etmek durumuyla baÅŸ baÅŸa bırakacaktır.. Öncelikle, Åžark dünyasını, bütün temsil ettiÄŸi deÄŸerlerle yerle bir etmiÅŸ, kesin bir iflasa sürüklemiÅŸ yeryüzünün hakim kültürü olan Batı kültürünü ve yaÅŸantısını, düÅŸünüÅŸ biçimlerini kısaca Batı medeniyetinin temsilcilerini bire bir tanıma imkanı buluyorduk Hollywood aracılığı ile.(53) Hollywood, bize dünyayı yöneten düÅŸünceyi tanıtıyordu “(55)
TESBÄ°TLER “Yalakalar, kendilerini devrim kadrolarına kabu ettirebilmek için devrimcilerden daha ÅŸiddetli devrimci olur ve devrim kadrolarını devrimi yerleÅŸtirmek adına, zulme teÅŸvik eder ve kanlı bir devrime sürüklerler."(29)
“Birileri kendi zamanını heba ederse , diÄŸer birileri zamanı iyi deÄŸerlendirerek kötü deÄŸerlendirenlerim zamanını asimle eder.”(47)
“Bir sosyal dinamiÄŸin yerine , onu temsilen bir biçimsel deÄŸiÅŸiklik yapıldığında , o dinamiÄŸe baÄŸlı kiÅŸileri teselliye iter ve gücünü topraklarsın” (69)
“Ekonomik olarak zayıf kalmış kimseler doÄŸru düÅŸünme gücüne ulaÅŸamamaktadırlar”(102) “SemirdiÄŸi dönemi ve o dönem yöneticilerini kutsamak herhalde beÅŸer cinsinin tabiatından kaynaklanmaktadır.”(107)
“Köle olmanın cümlesi –ekmek parası-“ (135) “Siyaset ganimet kapmanın bir yoludur.(206) “Toplum, büyük ve önder insanı eksiksiz saymaya meyal olduÄŸundan eksikleri gösterilen önderlere saygı duymaz.”(339)
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |