Ä°NEÄžE TAPINMA SUÇU(*) M. Selami ÇEKMEGÄ°L Toplumsal hayata konu olan en önemli olgulardan biri de suç ve cezadır. Problemlerimiz ve çözümlenmesi gereken hususular arasında suç var, suçlu var; suçlunun tecziyesi de var. En göze batan büyük suçlardan biri, katil (haksız yere adam öldürme)dir. Katlin en aptalcası, vicdan sızlatanı , dünyevi cezadan aciz kalınanı ise kendini öldürmek; intihar eylemidir. Daha geniÅŸ bir perspektiften bakarsak, suçların en anlaşılmaz ve sersemcesinin, kiÅŸinin kendine yönelik haksızlıkları olduÄŸunu söyleyebiliriz. Hatta, kendine (nefsine) hakareti takva (üstünlük) gibi algılayan yanlış felsefi görüÅŸlere bile
rastlayabiliyoruz. Ä°ÅŸte bu cümleden olarak, kasıtla yanlışa yönelmesi de, kiÅŸide kendine yönelik bir suç, toplumda ise intihar gibidir. Çünkü kasıtla yanlışa yöneliÅŸte ve hakikatin ışığını kendine kapatışta, kiÅŸinin ve toplumun kendi kendine haksızlık yapması garabeti vardır.
Burada neyin yanlış, neyin haksızlık ve suç olduÄŸunu kimin belirleyeceÄŸi meselesi ortaya çıkıyor. Suçu kim belirleyecek; ben mi, sen mi, toplum mu? Yoksa beni de, seni de, senden benden oluÅŸan toplumu da aÅŸan bir güç mü?
Kanaatimce, ceza verme gücü olmayanın suç belirlemesi felsefi fantaziden öteye geçemez. Çünkü, suçu, suç olmayan eylemden ayıran temel özellik, bir anlamda ona ceza tertip olmasıdır. Bireyleri toplumun cezalandırması mümkün ise de, suç iÅŸleyen toplumu -ya da toplumları- cezalandıracak nihai güçten tegafül etmek, maÄŸdur olmadığımız sürece alışageldiÄŸimiz bir zaafımızdır. Oysa ki, toplumlar da haksızlık yapar, toplumlar da suç iÅŸler ve bu eylemlerinin karşılığı cezaya istihkak kesbederler. Mesela, yasal sömürü toplumsal bir suçtur. Cezası, enflasyon, iÅŸsizlik ve yoksulluktur. Faili meçhul ve haksız idamlar toplumsal cinayetlerdir. Cezası, belki toplumsal kargaÅŸa, terör, güvensizlik ve utançtır; yabancı güçlerin müdahelesine maruz kalmaktır, yeryüzünden helak olmaktır. Ön Kesen Ä°nek Motifi:
Tabii, bir de ceza verme gücü iddia eden otorite çokluÄŸu meselesi var. Bu, güçler arası çatışmayı getirir. Bir otorite diÄŸerini tanımaz da ona baÅŸ kaldırırsa, çatışma ve savaÅŸ doÄŸar. SavaÅŸ ve çatışma tarafsızlar için anarÅŸi demektir. AnarÅŸi ise çok kötü bir ÅŸeydir. Bu ortamda, savaÅŸanlara taraf olmayanlar neyi kime göre, nasıl yapacaklarını bilemezler. Kuralsız ortamlarda neyin suç, neyin meÅŸru olduÄŸunu tefrik imkansız hale gelir. Bu sebepten bir kuvvet diÄŸerini alt edinceye kadar, farklı bir yaklaşımla söylersek suç ve cezadan bahsetmek bile fantezi olur.
Ä°ÅŸte dünyadaki bugünkü yansız ve zavallı halkı ne yapacağını bilemez halde tutan da bu anarÅŸidir. Bu anarÅŸik ortam, haksız ve zalim uluslararası güçlülerin, ÅŸaÅŸmaz belirleyici Hak'kın gücüne baÅŸkaldırısının bir sonucudur. Haksızlar her dönemde farklı bir görüntü ile güç oluÅŸturarak sayısız formalar giyip, insanı Hak'ka isyana sevketmek ve haksız bir ÅŸekilde, onu sömürmek ve kanını emmek istemektedir. SavaÅŸ aslında haksız ÅŸeytanla Hak'ka yönelmek isteyen insan arasındadır. Haksız ÅŸeytan -bu dünyada- kendine karşı Hak'kın gücünü yanına alarak güçlenmek isteyen insanın önünü kesmekte; yoluna yanıltıcı iÅŸaretler koyarak haksızlığa, kendi cenahına sevketmek istemektedir. Bu insan için kaçınamayacağı bir kaderdir, bir sınanmadır, bir sınavdır.
Bu sınavda en vahim yanlış, en büyük güç Allah'ın belirlemesine göre insanın kendi konumuna ihanet ederek ÅŸeytanlaÅŸması, insan onurunu ayaklar altına alarak kendinden aÅŸağı düzeydeki bir varlığı mutlak itaat edilecek bir 'tanrı' makamına oturtmasıdır. O varlık madde de olabilir, mana da; somut da olabilir, soyut da... Ama onun en güzel tanımını -tarih boyunca hep olageldiÄŸi üzere- "inek" motifinde bulabiliriz. Bu inek temsili bir motiftir. Kendini alçaltan insanca tanrı makamına konulan herÅŸeyi temsil eder. Åžeytanın insanla savaşında, hak yolda ilerlemesinin önünü kesmek için bu güne kadar kullandığı araçları en iyi resimleyen motif sanırım inek (buzağı) olmuÅŸtur. O, bugün nasıl Hintlinin önüne yattığında yolunu kesiyorsa, dün de Ä°srailoÄŸulları'nın yolunu saptırmada bir iÅŸaret taşı olmuÅŸtur. Ä°neÄŸe Tapınmanın Cezası
Ä°ÅŸte bu inek (buzağı), Kur'anda da, sahte tanrı, suç belirleyici sahte güç makamına oturtulan her ÅŸeyi temsilen bir motif olarak, sahte tanrılara tapınan toplumların zavallı durumunu tasvir yolunda bir araç olarak resimlendirilmektedir. Sahte olduÄŸu için ona inkıyad, aldatma ve aldanmanın bir göstergesi durumundadır. Ä°ngilizcede duyarsızlar ineÄŸe benzetilirler.(*) Kısır düÅŸünenler için duyarsız kabul edilen inek, yanlış bir anlatımla teamülen insanda da alçalmanın ve inekleÅŸmenin modeli olarak sunulmaktadır. Görüyor musunuz; insana hizmet konumunda çok yararlı ve çok sevilen bir varlık olan inek, tanrı makamına oturtulunca nasıl da buna ÅŸartlanmamış her insan için inekleÅŸmenin bir göstergesi oluyor. Ä°nek gibi en yararlı varlıklardan birini tanrı makamına oturtan ahmaklık bu kadar açıkken, tahta, taÅŸ demir ve boyaları, böcekleri tanrı edinen insanın garabetini ne gizleyebilir; hayret ediyorum. Ä°neÄŸi tanrı edinmek, onu aşılamaz varlık konumuna koymak demektir. O halde itiraz edilemez ÅŸeyhler, soru solumaz ve üstünlüÄŸü tartışılamaz yüce kiÅŸiler, liderler, veliler kabullenmek, onları sahte tanrılar makamındaki ineklere dönüÅŸtürmekten baÅŸka bir ÅŸey mi ifade eder?.. Bu: o yüce kiÅŸilere de hakaret eden kendini alçaltma eyleminden baÅŸka bir ÅŸey midir?
Ä°ÅŸte, kainatı yaratan, bir depremle kaÅŸaneleri ve firavun saraylarını yok eden, kıyamet günü bütün insanları hesaba çekecek olan en büyük güç Allah, bu kendini alçaltma eylemini insan için cezası vahim bir suç olarak tanımlıyor. "Kur'an-ı AzimüÅŸÅŸan"da bu suçu iÅŸleyen bireylerin ahiretteki yargılarında karşılaÅŸacakları cezanın çok vahim olduÄŸunu beyan eden Allah, bu suçu iÅŸleyen ve ahiret yargısına maruz kalmayacak olan toplumların ise cezasız kalacaklarını hiçbir ÅŸekilde söylemiyor. Böylesi toplumların cezasız kalacaklarını hiç sanmıyorum. Nitekim Kur'an, iyi ve kötü nitelikli bireylerden oluÅŸan ancak egemen ilkesi kötülük, sahtelik ve haksızlık olan toplumların, hakettikleri cezaları bu dünyada devÅŸirdiklerine dair çok sayıda kıssalar içeriyor. Yanlıştan Dönenlere Ä°zzet Müjdesi
Bunların en göze batanlarından biri olarak geçmiÅŸ Ä°srailoÄŸulları'na iliÅŸkin olanları biz de dikkate alabiliriz:
Allah Kur'anda Ä°srailoÄŸullarına, kendi geçmiÅŸlerini hatırlatan hitaplarını sürdürürüken bir de diyor ki: "(Ey Ä°srailoÄŸulları!..) hatırlayın ki, bir vakit Musa'ya, doÄŸruya yönelmeniz için Kitabı (Tevratı) ve furkanı (hakla batılı ayıran kriteri) vermiÅŸtik. Musa kavmine demiÅŸti ki: 'Ey kavmim! Siz ineÄŸi (buzağıyı) tanrı edinmekle gerçekten kendinize kötülük ettiniz. Hemen yaradanınıza tövbe edin ve kendinizi (bu kötü hüviyyetinizi, bu benliÄŸinizi) öldürün (yok edin). Bu yaradanınız katında sizin için çok daha iyidir. Böylece Allah tövbelerinizi kabul etmiÅŸ (size teveccüh etmiÅŸ) olur. Çünkü O, tövbeleri çok çok kabul edendir ve çok merhametlidir." (bkz.K.II/53-54).
Dikkat edilirse burada Musa kavmini bireyler olarak deÄŸil, toplum olarak; o bireylerden oluÅŸan ayrı bir varlık, tüzel kiÅŸilik olarak muhatap alıyor ve ayrıca toplumsal sapmaların sonuçlarından, toplumsal yanlışlıklar batağından kurtulmanın yolunu da gösteriyor. KurtuluÅŸun ilahi formülünü gösteriyor ve diyor ki sanki: 'toplum olarak tövbe edip, bu yanlış saplantılarınızdan ayrılmadıkça, yönünüzü hintlinin kutsal ineÄŸinden gerçeÄŸe, kendi gerçeÄŸinize çevirmedikçe, sizi yanlışa yönlendiren faktörleri ve kendi yanlış hüviyyetinizi yok etmedikçe, kötülükten ve kötü sonuçlardan kurtulamazsınınz. O halde yanlış yönünüzden dönün, sizi aÅŸağıyaÅŸan ayıbınızdan vazgeçin; gerçeklere ve doÄŸruya yönelin, bu çirkin hüviyyetinizi ortadan kaldırın ki bu aÅŸağılık hayatınız iyiye yönelsin!..' Cümlenin gidiÅŸinden anlaşılıyor ki, Musa'nın hitap ettiÄŸi toplum bu uyarıyı almış, algılamış ve sonradan yanlışı ilke edinmekten ayrılarak doÄŸrunun, ilmin, aklın egemenliÄŸine yönelmiÅŸ ki, Kur'an olayı anlatmaya devamla: "Allah da tövbelerinizi kabulle (size teveccüh etmiÅŸti) " diyor. Allah gerçekten her zaman çok merhametlidir; çok bağışlayandır. Yanlıştan döneni, aÅŸağılık konumundan utanıp bu aÅŸağılık köle hüviyyetine son vereni, zalim nefsini etkisizleÅŸtirip asil insan benliÄŸine yönelenleri hemen kucaklar ve onlara izzet bağışlar. Ä°srailoÄŸullarına bu hatırlatmalarıyla Kur'an, toplum olarak Ä°ranlılara, Iraklılara, Tunuslulara, Orta Åžarklılara da (Ve bize de sanki) aynı ÅŸeyleri söylüyor gibi geliyor bana... "Allah-ü Alem!.."
M.Selami Çekmegil
bkz.: Bakara/53-54: "(Ey Ä°srailoÄŸulları!..) hatırlayın ki, bir vakit Musa'ya, doÄŸruya yönelmeniz için Kitabı (Tevratı) ve furkanı (hakla batılı ayıran kriteri) vermiÅŸtik (Tevratı) (hakla batılı ayıran kriteri. Musa kavmine demiÅŸti ki: 'Ey kavmim! Siz ineÄŸi (buzağıyı) tanrı edinmekle gerçekten kendinize kötülük ettiniz. Hemen yaradanınıza tövbe edin ve kendinizi (bu kötü hüviyyetinizi, bu benliÄŸinizi (bu kötü hüviyyetinizi, bu benliÄŸinizi) öldürün (yok edin). (yok edin). Bu yaradanınız katında sizin için çok daha iyidir. Böylece Allah tövbelerinizi kabul etmiÅŸ (size teveccüh etmiÅŸ) (size teveccüh etmiÅŸ) olur. Çünkü O, tövbeleri çok çok kabul edendir ve çok merhametlidir. (bkz.K.II/53-54). (bkz.K.II/53-54).
___________
(*) Deyim "as stolid as a cow" ÅŸeklindedir.
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |