TÜRK EĞİTÄ°MÄ°NDE Ä°MAM HATÄ°P OKULLARI
Ercan Arslaner (*) ![](http://tbn1.google.com/images?q=tbn:RG0Bhhtd6DG3hM:http://img247.imageshack.us/img247/6356/foto1be7.jpg)
Tevfik Ä°leri’nin kendisi bir mühendis olmalıydı. DP zamanında daha çok EÄŸitim ve Nafia Vekillikleri yaptı. Zamanlarında iki önemli eÄŸitim hareketi Köy Enstitülerinin kapanması ve Ä°mam Hatip Okullarının açılmasıydı. DP iktidarının milli iradeye raÄŸmen yıkılmasında Köy Enstitülerinin kaldırılması türünden hareketlerin etkisi var mıdır? 27 Mayıstan sonra iktidara gelenler bu okulları isteselerdi açabilirlerdi. Bu okulları açmak yerine hiçbir deÄŸiÅŸiklik bile yapamadılar. Anlaşılan eÄŸitimi düzeltmek ihtilal yapmaktan kolay deÄŸildi. GençliÄŸi meslek eÄŸitimi ve yüksek tahsille hayata atılan insanlarımızın varlığı bir ihtilale izin vermeyebilirdi. Problem sistemin kurulmasındaydı.
Bu sistem yeniliÄŸi, öÄŸrencinin yeteneÄŸinin tanınarak geleceÄŸinin meslek okulu veya yüksek tahsille belirlenmesiyle olabilirdi. Bunun için öÄŸrencide deÄŸil, öÄŸretmende yeterlik olmalıydı. Sistem uzun yıllardır Almanya’da uygulanmaktadır. Bu uygulamanın en dikkate deÄŸer yönü sistemdeki demokratiklik, her türlü zekânın deÄŸerlendirilmesi ve herkese meslek kazandırılmasıdır. Konulara ideolojik bakışlar yapmak yerine kas ve kafa birlikte çalışarak ortaya ürün ve eser konmalıydı.
Benim bakış açım konunun siyasi deÄŸil, eÄŸitsel yönüne olacaktır. Köy Enstitüleri köylerimizin öÄŸretmenlik, dülgerlik veya rençberlik ihtiyacını karşılayacak idiyse, bu meslek alanlarına ihtiyaç olduÄŸu bir gerçekti. Ä°ÅŸin çok acı yönü bu okul çalışmalarının halkımız üzerine yansıma derecesiydi.
Ayrıca onların kültürel açılımları herhalde Lise yerine geçemiyordu ki ÖÄŸretmen Liseleri açılıncaya kadar Köy Enstitüleri bir yana ÖÄŸretmen Okul mezunları da Lise mezunu sayılmıyordu. (1Kısaca Alm sistemi) Ä°ÅŸin komik yanı lise ve dengi okullarda öÄŸretmenlik yapan EÄŸitim Enstitüsünden branÅŸ öÄŸretmenleri üniversiteye gitmek için Lise diploması almak zorundaydı. Bu gülünç durum gösteriyordu ki bizdeki eÄŸitim yapısı uzun zamandır çalkantılar (depresyon deÄŸil) yaşıyordu. Köy Enstitülerinin toplumumuza vermesi gereken yetenek geliÅŸiminin amacı doÄŸru tespit edilmeli ve sistem buna göre kurulmalıydı. Köy Enstitüsünden mezun ÅŸahıslar daha sonraki hayatlarında mesleklerinin zanaat yönünü genellikle terk ettiler, kısacası amaçlarına uygun yetiÅŸtirilmeleri endüstri ve tarım alanında gerektiÄŸi gibi görülmedi. Tarım ve endüstri makine yapımı ile ilerleyecekken ülkemizde fabrikalar deÄŸil, 27 Mayıslar görüldü. Köylerimiz yabani meyvelerle dolu olmasına raÄŸmen bu alanda Köy Enstitileri yoluyla bir seferberlik yapılmadı. Hâlbuki hem yabani meyveleri aşılamak hem de yenileri ile oksijen ve su varlığını artırmak büyük önem taşıyordu. Anadolu’da nisan ayları gelince köylünün hayvana vereceÄŸi samanı bile kalmazdı. Meyvelerden hayvan yemi yapılsa da onu insanlar bulamayınca insanlar da bulamayacaktı.
Tekrar vurgulamak gerekir ki eÄŸitim ve öÄŸretim kendi temel esaslarına uygun geliÅŸmeliydi. Bu geliÅŸmenin metodik esası “Hikmet müminin yitiÄŸidir; onu nerede bulsa alır. Hz. Muhammed ” sözleriyle ilan edilmiÅŸken ülkemizde bilime hiçbir yaklaşım görülmedi. Bizde her nedense Decroli, Piaget, Rousseau’lar bilinirdi ama kendi dünyamız pekiyi tanınmazdı. Hâlbuki en mantıki tarif ve yapısıyla en doÄŸru ve genel eÄŸitim yapısını açıklayan Osmanlı EÄŸitim Nazırı Emrullah Efendi olmuÅŸtu. Bununla “Piaget’lerden uzaklaÅŸalım.” Demiyorum. ÖÄŸrencisi Hans Aebli’nin yazdığı “Grundlehre des Lehrens und Lernens=ÖÄŸrenme ve ÖÄŸretmenin Temel Ä°lkeleri” adlı çok önemli eseri elimdedir. Dünyanın ortasındaki medeniyetler beÅŸiÄŸine yerleÅŸen Türkiye özellikle eÄŸitimde ileriliÄŸi ile daima uygarlığın merkezi olmalıydı. KeÅŸke özellikle zamanımızda her ezandan sonra müezzinler “Unutmayın kurtuluÅŸ okulda, bilimdedir! “diye de bağırsalar. BÖYLECE MÜSLÜMANLAR Allah’a yaklaÅŸmanın bilimle olacağını bilseler o zaman dünyada bir bilim ahlakı olduÄŸu bilinecektir.”Müslümanların bilgilisi, Hristiyanların cahilleri dindar olur. “gerçeÄŸi aslında yaÅŸanarak yahut bu bilim ahlakı ile bilinir. Okul, böyle bir davranış düzeninin baÅŸlangıcı olacaktır sadece.
Bugünlerde vatandaşı her yönüyle bıktıran bir eÄŸitim yumağına battığımız yetmiyormuÅŸ gibi Ä°HL’ler yeni bir çile ile karşılaÅŸtı.”Çile” deyince hemen akla bir yandan Türk halkı gelir. Bu arada ÅŸu kalıbını bulamayan eÄŸitim içinde -ÅŸimdiye kadar nasibini alamamış gibi- Ä°HL’ler de sürekli günlük deÄŸiÅŸtirmelerle karşılaÅŸtı.1970’lere doÄŸru bu okulun meslek derslerinden bir kısmı iptal edilir.
Geçen yıllardaysa.”Meslek Okulu” kavramı yüzünden hangi acı olayları yaÅŸadığımızı biliriz. O zamanlar Ankara’nın önemli meslek liselerinden birinde iÅŸ atölyeleri kapanmıştı. Güya Ecevit iktidarı bir köy enstitüsü heveslisi olduÄŸu halde liselerdeki ezbercilik eÄŸitimine yönelmiÅŸti. Dünyadaki diÄŸer okullar meslek eÄŸitimi ile gençlerine iÅŸ, ekmek vermek isterken bizde durum tam tersine idi. EÄŸitim bakanlığını yönlendirenler ne yapacaklarını bilmedikleri gibi Ä°HL’lere de belki niçin karşı olduklarını bilmiyorlardı. Belki de bir yerlerden aldıkları emri uyguluyorlardı. Ä°HL’yi kapatmak isteyenlerin gerekçesi oldukça mesnetsizdir. Bu okulların çeÅŸidi çok fazla imiÅŸ. Sebep buymuÅŸ. O zaman düz bölümlerini kaldırırsınız. Galiba bu bakanlık da emri kendi dışında bir yerlerden almış olmalıdır. Her taraf gül gülistan mı olmuÅŸtur da sıra Ä°HL ANADOLU LÄ°SELERÄ°NÄ°N iptaline gelmiÅŸtir? Son yıllarda. AÇILAN Sosyal Bilgiler Liseleri mi bu fazlalığı mı getirmiÅŸtir? Fikri büyük ve uzayları kuÅŸatması gereken bir yetkili bu okullar arasında dostça bir rekabet ortamı açar ve onların birlikte yükselmesini isterdi. Bu geri kafa yalnız bize deÄŸil, bütün dünyaya ve geleceÄŸimize zarar verir. Dün gibi bir zamanda dünyada çok ÅŸeyler deÄŸiÅŸti. Almanya’lar bir oldu ve ortaya tek Avrupa çıktı. Beyefendiler biz nerelerdeyiz? Yıllardır birlikte olduÄŸumuz insanlarla aramıza mayın tarlaları dökmüÅŸ ve Suriye’yi de Fransızların gümrüksüz pazarı yapmışız. Oysa baÅŸta yazı ve alfabe olmak üzere dünyanın üçte ikisi ile birliÄŸimz varmış. Akıl ve fikir, kardeÅŸlik temelleri ile büyümemizi isterken bir yerlere kapanmış, bir yerlere açılmışsak da bu batılılar bizi halen istemiyorlar. Yüce bir milletin MÄ°LLÄ° EĞİTÄ°M BAKANLIÄžI ÅŸimdi kalkıp darbesiz kalmamış Ä°mam Hatip Okullarına bir darbe daha vurmak istiyor. Ä°nsanlarımız Japonca, Çince; Hintçe öÄŸrenmek istiyorsa yetkililerimiz buna sadece yardımcı olmalıdır. Oysa en ileri düzeyleriyle Ä°HL milletimizin tarihi yapısına ve ihtiyaçlarına uygundur.Yahya Kemal Beyatlı “Kökü mazide olan atiyim..” sözleriyle bir bakıma tüm okullarımız için genel varlık ve yön kuralını koymuÅŸtur.Ä°HL.deki Kuran ve Osmanlıca öÄŸretimi her yönüyle geçmiÅŸ,ÅŸimdiki,gelecek zamanlar dışında fizik ötesine yöneliktir. Åžiirleriyle Mehmet Akif gibi Yahya Kemal de Türk Edebiyatına sarsılmaz bir öÄŸe olmuÅŸtur. Türk dilini belki tamamen deÄŸiÅŸtirmek isteyenlere “Çıkmaz yoldasınız.” diyen Beyatlı ÅŸu tarihi sözleri de söylemek zorunda kaldı:”Ben bir dil bilgini deÄŸildim ama benim vehmim sizin ilminizi yendi.” Ä°sterseniz biz de ÅŸu sonuca varalım: Dünya birleÅŸmelerle huzur bulmaya, büyümeye çalışırken Türkiye de muhakkak okullarına gerekli özgürlüÄŸü verecek ve bizde de bir gün doÄŸru eÄŸitim kuralları egemen olacaktır. Milletler eÄŸitimde krallıkla deÄŸil, özgür eÄŸitimlerle yükselir. Bugün imparatorluktan arta kalan Balkan, DoÄŸu Rumeli, Kafkasya gibi ülkeler yıllarca elimizde olduÄŸu halde onlarla hiçbir kültürel bağımız kalmamıştır. Onlar da yıllarca Osmanlıca okudu ve yazdıysa aramızdaki tarihi baÄŸları canlandırmak kimsenin zararına olmayacaktı. Bu ise elbette en doÄŸru Ä°HL öÄŸretimini yapmakla olurdu. Herhalde Türk kültürü Bulgaristan’da bile uzun zaman yaÅŸamış olacak ki Malatya’nın YeÅŸilyurt kazasında müftülük yapan Osman Bey oradaki bilgisiyle göreve atanır. Çok daha önce gelenler ise Rumeli’ye döndüklerinde atalarının mezar taÅŸlarını bile okuyamamış, hangi mezarlarda yattıklarını anlayamamışlardır.
1900’lerden sonraki savaÅŸ yıllarından beri Türk eÄŸitimi maalesef geliÅŸirken deÄŸiÅŸmeyen bir sistem bulamadı.
Bu okulları kapatmak mı, milletin talepleri doÄŸrultusunda geliÅŸtirmek mi gerekir? Bir yerde taÅŸlar baÄŸlanır ve gayrileri serbest kalırsa bunun kötü sonuç vermeyeceÄŸi düÅŸünülmemeli. Bir okula gelince üç defa SBS, OKS yine SBS deÄŸiÅŸtirmeleri yapılır; Yök baÅŸkanı giderayak “Yüksek öÄŸretimin problemlerini çözün!” der. SAYIN BAÅžKAN GÖREVDE KALDIÄžI DÖRT YIL Ä°ÇÄ°NDE ACABA NE Ä°LE UÄžRAÅžMIÅžTIR. Böyle konuÅŸmak büyük bir sorumsuzluktur. Fakat iÅŸ Ä°HL’ye gelince bu okulun kapatılması istenir. Zaten bu okulların yıllardır bir puan meselesi vardır ve her istediÄŸi okula gidemez, istediÄŸi branÅŸta yüksek tahsil yapamaz. Sayın bakandan özgürlükçü bir parti mensubu olarak çok kıymetli yavrularımızın önündeki setleri kaldırması beklenirdi. ABD’de görev yapan Prof. HurÅŸit Ahmet’in “EÄŸitim, barış zamanında savaÅŸtaki gibi çalışmaktır.” Sözünü önder tanıyanlar herhalde kimsenin iÅŸini kimseye bırakmasını, asalak olmasını istemeyecektir. Bu ülkenin fazilet temelleri üzerinde özgürce çalışmaÄŸa ihtiyacı vardır. Bir zamanlar dünyaya adalet dağıtan Hz Ebubekr ve Hz Ömer gibi insanlar kendiiÅŸlerini yapmayı kimseye emretmezlerdi.
Milli EÄŸitim Bakanlığında yıllardır çalışan bir eÄŸitim akademisi vardır. Onun varlık sebebini anlayan ve anlatan kimse olmadı.
Tevfik Ä°leri’nin deÄŸerli hatırasından günümüze Ä°HL’lere vurulan darbeler mi kalacaktı? Dünyanın en çileli okul modeli Ä°HL’lerdir. Her zaman zafer sabredenlerin, gayretlilerin ve barışta savaÅŸtaki gibi çalışanların(Prof. HurÅŸit Ahmet) olacaktır. Belki idealistler günün birinde Osmanlıca bir GAZETE çıkarırlar. Hemen aklınıza bu gazete ile yükseleceÄŸimiz mi gelir. Elbette hayır… Yükselmek ancak fazilet ufuklarına açılarak olur. NOT: Bugünkü haberlere göre MEB Ä°HL Anadolu Liselerini kapatmaktan vazgeçmiÅŸtir. Milletimiz bu okullara olan borcunu onların önündeki bütün engelleri kaldırarak ödeyebilir.
(*)Hannover EÄŸitim Eski AteÅŸemiz Türk Edebiyatı ve Almanca ÖÄŸretmeni
|
Nefis bÄ°r yazı Yazar bilal sürgeç açık 2008-12-30 20:53:00 Bu yazıyı saklamak lazım. EÄŸitim meselemizi çok iyi özetlemiÅŸ. Köy Enstitüleri Batılıların tavsiyeleri doÄŸru ortaya çıkmıştır.Ä°stiklal Harbinden sonra Türkiye nasıl kalkınır sorusuna cevap aranırken,Batılı danışmanlar getirilmiÅŸ.Onlar ÅŸu görüşü ileri sürmüş sizin nüfunuzun % 80'ni köylerde yaşıyor kalkınmayı köylerden baÅŸlatın.Önce askerlik yapan köy çocukları eÄŸitimden geçirilmiÅŸ,okuma yazma ve bazı pratik bilgiler verilmiÅŸ "eÄŸitmen" adı ile köylere tayin edilmiÅŸ olumlu sonuçları görülünce Köy Enstitüleri kurulmuÅŸtur. Burada devreye ideoloji girmiÅŸtir.EÄŸitimenlerle Alman yanlısı politika takip edilmiÅŸ Almanya Ä°kinci Dünya savaşında gerileyince Marksit bir anlayış okullara hakim olmuÅŸtur. Türk ABD iliÅŸkileri güçlenince de bu okullar kapatılmıştır. Ä°mam Hatip okulları yerlidir. Halkın kendisi kurmuÅŸtur. Sayın yazarı verdiÄŸi bilgilerden dolayı kutluyorum bu konuda daha fazla bilgi istirham ediyorum | Re:Ä°mam Hatipler Yazar girisim açık 2008-12-31 11:04:54 Ä°ki Dünya savaşının kesin galibi olarak Amerika( aslında Ä°ngiltere), iÅŸgal ettiÄŸi Almanya’yı sanayileÅŸtirirken, Türkiye’yi askeri bir ülke halinde tutmayı tercih etti. Almanlar sanayileÅŸerek Rusların Avrupa’da yayılmasını önlerken bu iÅŸi askeri alanda Türkler gerçekleÅŸtirecek ve Böylece Rusların Akdeniz’e inmesinin, Bütün Avrupa’yı avucunun içine alarak Ä°ngiltere’nin hayat damarlarını kesmesi önlenecekti. Tablodaki bu büyük resmi görüyorsanız, Almanya’da teknolojiye ön plana çıkartan eÄŸitim sisteminin doÄŸrularını da görürsünüz. Türklere ise savaÅŸta verilen görevi bihakkın yerine getirmek üzere lazım olacak ÅŸey iman idi. Bunu teknik okullarla deÄŸil ancak imam hatip liseleriyle yapabilirlerdi. Åžimdi bu açıdan bakarak resmi tamamlayabilirsiniz. Tabii onların bu amaçları daha farklı meyvelere dönüşmüş olabilir. Zaten Almanya’da Rus ilerlemesini engelledi ama ÅŸimdi her fırsatta kafa çıkartıp ‘ben buradayım’ demiyor mu? Ä°ngiltere için her fırsatta tehdit olduÄŸunu hissettirmiyor mu? Ben Ercan Bey gibi deÄŸerli bir araÅŸtırmacı ve Malatya ekolünden gelme bir eÄŸitmenin Ä°mam Hatip okullarına gereÄŸinden fazla önem arz etmesini anlayamadım. Müslümanlıkta ilahiyat, ancak uzmanlık alanı olarak seçilirse, yani bir meslek olarak deÄŸer ifade edebilir. Ãœlkemizde bu kadar ilahiyatçıya ihtiyacı var mıdır? Yoksa niçin her müslümanın öğrenmesi gereken bilgiler ayrı bir okulda öğretilmiÅŸ olsun? Altın bilezik kazanmak için geçmesi gereken yıllar böyle bir alanda harcansın? Matematik, mantık, fizik, coÄŸrafya, tarih, edebiyat öğrenince Müslümanlık olmuyor mu? Müslümanlık ahlak ve ilahiyattan mı ibaret? Niçin böyle bir ayırım yapıyoruz. Bu ayrımın vahametini aydınlarımız nasıl fark etmiyor? Raci D.
| Raci Bey'e Yazar bilal sürgeç açık 2009-01-01 16:17:19 Raci Bey'in üsteki yazısı bayağı ilginç.Amerika(İngiltere) nin bu planını ilk kez duyuyorum; ancak garipsemiyorum. Amerika Birinci Dünya Savaşı sonunda gelişen Alman Sanayisinin ürettiği mamaüllerin en önemli müşterisiymiş. AncakMatematik,Fizik vs eğitimini de alsan dini eğitim almak lazım.Bir ara Yahudi iş adamı İshak Alaton'a Yahudilerin başarılı olma nedeni sorulmuştu o bu milletin çok eğitimli olduğunu söylemişti geçen gün Samanyolun'da Ayna Proğramında Amerika'da yahudi çocukları fen, matematik derslerine başlamadan önce dört saat yahudiliğin teolojik eğitimini alıyorlardı.Başarıyı burada aramak lazım. | Yazar dedemin mesleği açık 2009-01-01 22:45:00 Yukardaki yazıya ilgi göteren beyefendilere çok teşekkürler.Bu işler şu veya bu ülkenin yönetimindeydi diyenlere bir ayet mealini hatrlatırım:Kendilerine ne yaptıkları sorulan zayıflara onlar suçu kuvvetlilere atarak onlar bize suç işlettiler,diyecektir.Fakat bunun hiçbir faydası yoktur.Bunu "Şu yaptı,bu yaptı. dmek insana hiçbir fayda getişrmez. Her işini insan kendis yapmak zorundadır.Yalnız İHL'lerin yerliliği değil,bizm yüzyıllarca taşıdığımız üstün değerleri ortaya koyması. önemlidir. Bildiğim bir şey varsa onlar da maçlatrına ulaşamamaıştır. Almanyada lise öğrencisi biri antik olarak (Yunanca,Latince) gibi lisanlar yanında iki adet yabancı dil daha öğrtenmektedir.Bideki fırtınalar içinde ise öğrencilerin ne zamanları ne de öğrendikleri kontrol edilememektedir.Sonuç:Ülkemizin trilyonlarca lirası bu denetimsizlik içinde heba olup gitmektedir..Bilal Bey yazımın genişletilmesini istemişler. Ben bu ilk yazıda ortaya attığım her düşünce veya olayı daha genişletmek isterim aslında. Tabii mümkün şartlar içinde. Elbette bir yazının da amacı var o da anlaşılmaktır. Selam Ercan
| Allah Tevfik Ä°LERÄ°'ye Rahmet etsin Yazar Sanih açık 2009-05-12 23:25:22 1-Bir azizemiz olmayacak mı? http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=14033 2-Kindar “maÄŸdure”! http://www.habervaktim.com/yazar/14059/kindar_magdure.html | Konuyla ilgili önemli bir hatıra... Yazar Melitenli açık 2009-05-14 21:09:13 Menderes’in göz yaÅŸları Faruk Çakır - Yeni Asya 2009-05-14 GeçtiÄŸimiz aylarda bir vesile ile bir araya gelen “Ä°lk Ä°mam Hatip Lisesi mezunları” önemli hatıraların gün yüzüne çıkmasına sebep oldular. Ä°lk mezunlardan konuÅŸma yapanların hemen hemen hepsi, o dönemde bu okulların açılması için büyük emekleri geçen dönemin BaÅŸbakanı Adnan Menderes ve Millî EÄŸitim Bakanı Tevfik Ä°leri’yi rahmetle yadetmiÅŸler. Ä°mam hatip liselerinin ilk mezunlardan olan Prof. Dr. Cevat AkÅŸit’in hatırası, hem bir dönemi anlatması bakımından, hem de bu günlere nasıl gelindiÄŸini gözler önüne sermesi bakımından da dikkat çekici. Hatırayı özetleyerek sunmak istiyorum: “Yüksek Ä°slâm Enstitüsü açılma çalışmalarının yapıldığı günlerle ilgili bir hatıramı anlatmak istiyorum. Bazı gerçekler bilinsin diye anlatıyorum bunları. Hiç yorum yapmıyorum. Yorumu tarihçilere bırakıyorum. Benim amcam Demokrat Parti Grup BaÅŸkan Vekiliydi. Yüksek Ä°slâm Enstitüsü’nün açılması için Türkiye genelinden bütün dernek üyeleri Ankara’da toplanıp giriÅŸimlerde bulunmak istedik. Ä°stanbul’dan da Ä°hsan Bey ve beni aldılar. Ä°hsan Bey meÅŸhur vaiz. Beni de amcam grup baÅŸkan vekili olduÄŸu için Adnan Menderes’ten randevu almamız kolay olur diye seçtiler. Hakikaten amcama söyledim, randevuyu aldı. O zaman 1957 yılıydı. Ä°htilâlin ayak sesleri duyuluyor. Çok sıkıntılı bir dönemden geçiliyordu. Adnan Menderes hiçbir heyeti kabul etmiyordu. Durumu çok sıkışıktı. Amcama ‘Ä°mam Hatip Okuluna hayır diyemem’ demiÅŸ. ‘Ama gece gelsinler. Toplu girmesinler, ayrı ayrı kapılardan girsinler. Ben tembih edeceÄŸim. Kapıdan birer ikiÅŸer alacaklar’ demiÅŸ. “AkÅŸam saat 10’dan sonra baÅŸbakanlığa geldik. Menderes’in tarif ettiÄŸi gibi ayrı ayrı kapılardan birer ikiÅŸer içeriye aldılar. Bakanlar kurulu toplantı salonunda uzun bir masa vardı. Baktım, Menderes için masanın baÅŸ tarafında bir yer ayrılmış. Ben de onu iyi göreyim diye tam karşısına gelecek ÅŸekilde oturdum. “GittiÄŸimiz grupta tam ters partiden adamlar da vardı ve giderken Menderes’in aleyhinden bile konuÅŸtular. ‘Bizi rey için kabul ediyor’ diyenler bile oldu. Adnan Menderes geldi ve özel personele ‘siz çıkın oÄŸlum’ dedi. Anahtarı aldı ve kapıyı içerden kilitledi. Herkes ayaÄŸa kalktı. Nazik bir ÅŸekilde ‘Oturun oturun’ dedi. Sözcümüz ayaÄŸa kalktı ve niye geldiÄŸimizi anlatmak için birkaç kelime söyledi. Menderes kibar bir ÅŸekilde ‘oturun oturun’ dedi ve konuÅŸmaya baÅŸladı. Öyle bir konuÅŸtu ki hâlâ unutamıyorum. “– Bu memlekette iman, ahlâk, Ä°slâm olmazsa biz ayakta duramayız. Bizim milletimizin mayası ahlâktır, imandır, Ä°slâmdır. EÄŸer biz bugün ayaktaysak, ak sakallı bir dedenin kucağında büyüdüğümüz için ayaktayız. EÄŸitim-öğretim sahasında din konusuna önem veremiyoruz. Bunu laikliÄŸe aykırı sayıyorlar. ArkadaÅŸlarım beni yalnız bırakıyorlar” dedi ve aÄŸlamaya baÅŸladı. Tabi bu kadar basit deÄŸil, çok güzel konuÅŸtu. Bu arada üniversitelerdeki masonik, solcu faaliyetlerden ayrıntılarıyla bahsetti. “– Yalnızım, benim müsteÅŸarım bile meÅŸrıkı a’zam (Mason/FÇ). Burnumun dibine bile böyle adamlar koydular. Yalnızım, ama hayatım pahasına bile olsa Ä°mam Hatip okullarının yüksek kısmını açacağım” dedi. Bir taraftan da sürekli aÄŸlıyordu. O bizimle gelen ters düşüncedeki arkadaÅŸlar bile aÄŸlıyorlardı. Hem aÄŸladı hem de hepimizi aÄŸlattı. “O sene Yüksek Ä°slâm Enstitüsü’nü açamadı. Yalnızım diyordu ya, bakanları bile karşı çıktı açamadı. BaÅŸbakana raÄŸmen açtırmadılar. Ertesi sene Millî EÄŸitim Bakanını görevden aldı, devlet bakanı yaptı. Rahmetli Tevfik Ä°leri’yi vekâleten Millî EÄŸitim Bakanlığına getirdi ve o yıl açmak nasip oldu. Allah hepsine rahmet eylesin.” (Altınoluk dergisi, Kasım 200ff Bu hatıra aslında sadece bir ‘hatıra’ olarak görülmemeli. Hatıra, kimlerin gerçekten ‘Ä°slâm kahramanı’ olduÄŸunu da göstermesi bakımından dikkat çekici. Bakanlarının ve müsteÅŸarların bile karşı çıkmasına raÄŸmen ‘bedel ödemeyi’ göze alan bir tavır. Türkiye’yi ‘idare edenlere’ örnek olması temennisiyle...
| İmam-hatipliler de artık eşit vatandaş Yazar Melitenli açık 2009-10-06 06:02:17 http://taraf.com.tr/haber/38130.htm |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |