21-11-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa
BATININ IŞIKLARI PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 9
KötüÇok iyi 
Yazar ?   
07-11-2005
Image


Hamburglu Wolfgang Dircks, on sekiz katlı bir apartmanın bir dairesinde yalnız yaÅŸayan 43 yaşında bir Alman vatandaşı idi. 1993 yılının sonlarında bir akÅŸam evinde televizyon seyrederken öldüÄŸünde, komÅŸularının bundan haberi olmadı. Ertesi gün de kimse fark etmedi Wolfgang'ın öldüÄŸünü.
  Ertesi hafta, ertesi ay, ertesi yıl da... "Niçin fark etsinler?" de diyebilirsiniz; Wolfgang'ın borçlarını, otomatik ödeme talimatlı banka hesabı gün geçirmeden ödüyordu. Nihayet beÅŸ sene sonra banka hesabı suyunu çekince Wolfgang'ı arayan birisi çıktı. Ev sahibi kirayı almak için gelmiÅŸ,ancak zile cevap veren olmamıştı. Kapıyı zorla açıp içeri girdiÄŸinde, televizyon karşısında oturmuÅŸ Wolfgang'ın iskeletiyle karşılaÅŸtı.


 Televizyon seti çoktan iflâs etmiÅŸti. Iskeletin kucağındaki
 televizyon dergisinin 5 Aralık 1993 tarihli sayfası açık duruyordu.
 Odada "canlı" olan tek ÅŸey Noel aÄŸacıydı; onun rengârenk lâmbaları hâlâ yanıp
 sönmeye devam ediyordu. Wolfgang'ın komÅŸuları da, Noel aÄŸacı gibi, durumdan
 habersizdi.
 Aradan geçen beÅŸ yıl içinde ne kimse Wolfgang'ın kapısını
 çalmış, ne ondan bir haber soran çıkmıştı.     
      
     
 Bu taraftan bakıldığında ne kadar ayıplanmaya deÄŸer bulunursa
 bulunsun,Wolfgang'ın hikâyesi, AB standartları içinde pek de
 yadırganacak bir olay sayılmaz. Avrupa gazetelerinde her ay buna benzer birkaç
 haber çıkar; ara sıra bu haberler karşısında "Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz?"
 ÅŸeklinde bir iki ses çıksa da pek cılız çıkar; sonra herÅŸey unutulur
 gider. Zira Batı uygarlığının deÄŸerler sistemi içinde varlık veya
 yokluÄŸunuzun fark edilmesi, tümüyle maddî iliÅŸkilerinize ve tüketim çarkı
 içinde kaç paralık yer iÅŸgal ettiÄŸinize baÄŸlıdır. EÄŸer itibar gören bir diri ve
 arkasından aÄŸlanacak bir ölü olmak istiyorsanız, borçlu
 olmak ve borçlu ölmekten baÅŸka hiçbir ÅŸey bunu size o kadar kesin bir ÅŸekilde
 garantileyemez. Kimseyle aranızda bir alacak-borç iliÅŸkiniz yoksa, fark
 edilmeniz için de bir neden yoktur; banka hesabınız elektrik faturalarını ödemeye devam
 ettiÄŸi sürece Noel lâmbaları iskeletinizi eÄŸlendirmeye devam edebilir!     
     
     
 Yadırganacak birÅŸey varsa, o da böyle bir uygarlıktan yarar
 umanların halidir ki, bugünlerde böylesine özlemlerin pek
 sık dile getirildiÄŸine tanık oluyoruz. Gerçi bir tarafta Islâm dünyasının
 yoksulluÄŸuna, diÄŸer tarafta Batı uygarlığının ışıl ışıl
 manzaralarına bakıldığında, bu uygarlığın Islâm dünyasına
 refah getireceÄŸi hayaline kapılmak çok da zor
 deÄŸildir. Lâkin medeniyetleri karşılaÅŸtırırken lâmbalar yerine
 deÄŸerleri esas almak, çok daha saÄŸlıklı sonuçlar verir. Bir de Rahibe
 Teresa'nın bir Üçüncü Dünya ülkesine ait ÅŸu anısına bakın:   
     
     
  Sekiz çocuÄŸuyla günlerdir aç durumdaki bir anneyi haber
 aldığında, Teresa, ona bir miktar pirinç götürür.. Anne pirinci alır almaz ortadan
 kaybolur, bir süre sonra döner. Geri dönünce, Rahibe Teresa ona nereye
 gittiÄŸini sorar.     
     
     
  "Pirincin yarısını komÅŸuma götürdüm," der anne. "O da
 günlerdir bizim gibi aç."     
     
     
  IÅŸin bir baÅŸka ilginç yönü ise, anne ile çocukların,
 günlerdir sürüp giden açlıklarına raÄŸmen, içinde bulundukları durumdur. Rahibe Teresa
  "Yüzlerinde açlık acısı vardı," diyor. "Ama mutsuzluk veya üzüntü ifadesi
 görmedim." (Meraklısına not: Pirinci paylaÅŸan aç ailelerden biri Hindu,
 diÄŸeri ise Müslümandır.)   
     
     
      Gövdesi hamburger yağıyla ÅŸiÅŸirilmiÅŸ Batı insanının
 suratında ise açlık acısı yok belki; ama mutsuzluÄŸunu ve huzursuzluÄŸunu bütün
 yüz hatları çok sesli bir koro halinde haykırıyor! Buna karşılık, lâmbaları
 var Batının-ruhundan sonra bedeni de çürüyüp gitse, o kurukafanın
 karşısında aynı coÅŸkuyla yanıp sönmeye devam eden lâmbaları

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 08-11-2005 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
123131698 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net