30-10-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow Ä°LKER BAÅžBUÄžUN KONFERANSI HAKKINDA
İLKER BAŞBUĞUN KONFERANSI HAKKINDA PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 1
KötüÇok iyi 
Yazar Mehmet YAMAN   
05-06-2016
Ä°LKER BAÅžBUÄž’UN VERDÄ°GÄ° DIÅž POLÄ°TÄ°KA VE ERMENÄ° ZULMÜ KONFERANSI HAKKINDA

                                                   Mehmet YAMAN
   30 Mayıs 2016 tarihinde, Milli DüÅŸünce Merkezi’nin Türkiye Barolar BirliÄŸi Toplantı salonunda düzenlediÄŸi Türk Dış politikası ve Ermeni zulmü hakkındaki konferasçı, emekli Orgeneral Ä°lker BaÅŸbuÄŸ idi.

   MDM BaÅŸkanı Sayın Sadi SomuncuoÄŸlu beyefendinin yaptığı kısa açılış ve takdim konuÅŸmasından sonra, SaygıdeÄŸer Ä°lker BaÅŸbuÄŸ bey, dış politika ve Ermeni zulmü ile, bu konu hakkında ÅŸimdiye kadar içinde bulunduÄŸumuz geliÅŸmeleri, gayet nezih bir üslupla, nezaketle ve temin edebildiÄŸi belgelere dayalı olarak, kendi olgun ve gerçekçi deÄŸerlendirmeleriyle dile getirdi. Bu konuda yazdığı bir kitabı da böylece nezaketle dinleyen seçkin katılımcılara takdim etmiÅŸ oldu. Özellikle son zamanlarda bu konuda yaptığı güzel faaliyetlerden dolayı, kendilerine müteÅŸekkiriz.

   Konferansçının konuÅŸmasının bitiminde, koordinatör MDM’nin idareciliÄŸini yapan ve ismini ÅŸu anda hatırlayamadığımız zat, katılımcılardan soru almak istediklerini beyan ettik te, biz söz olarak, sorumuzun olmadığını, ancak konu hakkında, gerek Sayın SomuncuoÄŸlu’nun ve gerekse Sayın Ä°lker BaÅŸbuÄŸun konuÅŸmalarıyla ilgili olarak, bazı hususlarda aydınlatıcı kısa cümleler halinde birkaç ilavede bulunmak istediÄŸimiz beyanımıza verdiÄŸi, “sorun varsa sor, yoksa herkes konuÅŸmak ister” cevabı üzerine, ciddi rahatsızlık duyduÄŸumuzu ve usulen, sınırlandırılacak bir süreyi geçmemek kaydıyla, konu hakkında sözü olanların, katkılarını almanın yararla olacağını beyanla, orada bu hakkın verilmemesi nedeniyle, toplantıda konuÅŸulan konularda ilaveyi uygun bulduÄŸumuz birkaç hususu ve tenkidimizi arz etmek istedik.  

   Konuyla ilgilenenlerce de malum olduÄŸu ve Sayın Sayın SomuncuoÄŸlunun da beyan ettiÄŸi üzere, eskiden “Ermeni Mezalimi” derken ÅŸimdilerde, “Ermeni Meselesi”ne dönüÅŸtü konu. Bu, gerek ülke içinde ve gerekse uluslar arası platformda geldiÄŸimiz kaybettirici aÅŸamanın, açık bir göstergesi idi.

   Ermenilerin 1900’ lü yıllara tekaddüm eden ve birinci cihan harbini kapsayan dönemde, halkımıza yaptıkları zulümleri ve ülkemizi parçalamak isteyen yabancı devletlerin elinde nasıl maÅŸa olarak kullanıldığına iliÅŸkin, zamanımızda yerli ve yabancı yazarlar tarafından kaleme alınmış bir takım eserlerin olduÄŸunu görmek çok sevindiricidir. Büyükelçi ve konsoloslarımızın sıklıkla öldürülmeye baÅŸlandığı 1970’li yılların başında, devlet arÅŸivleri dışında, bu konuda ciddi bir eser bulmak zor olmakla beraber, 1972 yılında 700 sayfa civarında kalın, bir sürü belgeleri de içeren, müdellel bir eser bulunan Ermeni Mes’elesi ve Türkiye adlı, Sayın Abdullah Yaman (ki, kendileri aÄŸabeyim bulunmaktadır) beyin yazdığı ve ÅŸu anda elimizde sadece bir adedi bulunan kitabın varlığını da, bu arada zikredelim.

   Makale konumuz, uzun uzun Ermeni mezaliminden ve oynadıkları oyundan bahsetmek olmadığından, sadece toplantıda aktarılan bilgiler hakkında yapacağımız, ilave ve tenkidi deÄŸerlendirmemiz ÅŸöyledir:

   1 – Zamanın Resmi Gazetesi bulunan Takvim-i Vakayi gazetesinin, 1.6.1915 tarihli nüshasında yayınlanarak yürürlüÄŸe giren kanunun adı, “SAVAÅž ZAMANINDA HÜKÜMET UYGULAMALARINA KARÅžI GELENLER Ä°ÇÄ°N, ASKER TARAFINDAN UYGULANACAK ÖNLEMLER HAKKINDA GEÇÄ°CÄ° KANUNolup bu kanun 3 maddeden müteÅŸekkil idi.

2 – Bu kanunun hiçbir yerinde Ermenilerden bahsedilmiyordu. Ermeni kelimesi hiç geçmemiÅŸti.

3 – Bu kanunun ikinci maddesi aynen ÅŸöyleydi: Ordu, Müstakil Kolordu ve Tümen Kumandanları, askeri sebeplerden dolayı veya casusluk, hıyanetlerini hissettikleri KÖY VEYA KASABA HALKINI, tek tek veya toplu olarak, diÄŸer bölgelere sevk ve iskan ettirebilirler.Burada, yedidüvelle her tarafı sarılmış ve yok edilmeye çalışan bir devlet olarak Osmanlı Devleti’nin, kendi hayatını korumak ve düÅŸmanla iÅŸbirliÄŸi yapan kiÅŸiler kim olursa, hangi milletten ve inançtan olursa olsun, bunları o bölgelerden alıp, kendi toprakları üzerinde daha sakin ve savaÅŸ ortamından uzak bölgelere taşımasından bahsedilmektedir. Bu taşıma da, Ä°çiÅŸleri Bakanlığının yazılı talimatlarıyla geçiÅŸ güzergahlarındaki mülki idare amirlerine verilen emre uygun yapılacaktı. Mülki idare amirleri de, kendi bölgelerinde bulunan güzergah üzeri mahalle ve karye(köy) yöneticilerine gereken talimatları vererek, muhacirlerin iaÅŸe ve ibateleri yapılmak suretiyle, varılacak nihai menzile kadar emanet ve sulh içinde ulaÅŸmaları saÄŸlanmıştır. Birinci Cihan Harbinin yoksulluk ve mahrumiyetleri ayyuka çıkmışken, bu muhacirlerin yeme içme ve konaklamalarıyla ilgili olarak, mahalli tanıklar çok bulunmakta idi. Onlar mahallinde kendileri bulamazken muhacirlere ikramlarda bulunmaya çalışmışlardır. Yollarda karşılaşılan asayiÅŸ problemleri de, asayiÅŸi ihlal eden çetelerin ve eÅŸkıyanın kanuni mahkemelerde cezalandırılması ve hatta bir kısmının da idam edilmesi suretiyle çözülmüÅŸtür. Bu konuda pek çok yazılı ve canlı tanık belgeleri bulunmakta olup, bu yazının yazarının 2005 yılında yazdığı, ÜLKEMÄ°ZÄ° ÇEVRELEYEN TEHLÄ°KELER adlı eserinin 125. ve müteakip sayfalarında bu konular, geniÅŸ detaylarıyla anlatılmıştır.

   Yine bu madde sadece kendi ülkesi içinde bir yerden bir yere, güvenlik nedeniyle taşınmadan bahsediyor. Kanun da zaten geçici ve sadece savaÅŸ yıllarını ve sonucunu kapsamakta olup, savaÅŸ sonrasında, pek çok Ermeni vatandaÅŸ, geri kendi topraklarına dönmüÅŸtür. Geride kalan mallarıyla ilgili enteresan bir uygulama yapılarak, komüsyonlar kurulup mal varlıkları tesbit edilerek, dönüÅŸlerinde menkul ve gayrimenkul malları kendilerine iade edilmiÅŸtir. ArÅŸivlerimiz açıktır, bu konuda.

   4 – Burada isyan eden ve düÅŸmanla fiilen iÅŸbirliÄŸi yaptığı saptanan kiÅŸilerin tehciri bahse konu olup, düÅŸmanın girdiÄŸi yerlerde (Van, Erzurum, Erzincan, Bitlis, Siirt, Hakkari, Kars gibi) düÅŸmanla iÅŸbirliÄŸi yapmayan sade ve samimi hiçbir Ermeni’nin burnu bile kanamadan, bulunduÄŸu yerlerde bırakılmış, sadece hain iÅŸbirlikçiler (öldürülmemiÅŸ) baÅŸka yerle selametle taşınmıştır. DiÄŸer vilayetlerde bulunan, mesela Ä°stanbul’daki, 80.000’e yakın Ä°zmir, Ankara, Konya gibi yerlerdeki Ermeniler, zaten savaÅŸ mahallinden uzak ve düÅŸmanla iÅŸbirlikleri bahse konu olmadığından, yerlerinde kalıp iÅŸleriyle güçleriyle meÅŸguliyetlerine devam etmiÅŸlerdir.

   5 – Çevresinde sırtlanlar gibi saldıran yedi düvelle savaÅŸan bir devlet, güvenliÄŸini saÄŸlamak için baÅŸka ne yapacaktı, yani?.. Öldürme yok, başıboÅŸ bırakma yok, zabtiyelerle ve idari yazılı emirlere uygun yöntemlerle, ülkesinin daha selametli bölgelerine taşıma var. Ne kadar uygar, insancıl çaÄŸ ötesinde bir uygulama!.. Bugünkü savaÅŸ ÅŸartlarında bile, o çaÄŸdaki baÅŸarılı uygulamayı bundan baÅŸka nasıl yapabilirdik?.. SavaÅŸta tüm köyler mahalleler periÅŸan, evlerde erkek kalmamış (benim babam da, o yıllarda Galiçya’da Ruslarla savaşıp onları hallaç pamuÄŸu gibi atmışlar, sonra da Tuna nehrinden geçip, Köstence’den bir kömürlü gemiyle, Batum’a çıkarak oradan savaÅŸa savaÅŸa Derbent, Nuha, Gence’ den sonra Baku’ya gelip bayrağımızı dikmiÅŸlerdir) tek tük ihtiyar ve sakat var. Öyle bir zamanın mahrumiyeti içinde, herkeste hastalık, kıtlık ve açlık hükümferma iken, yol boyu köylü kendisi yemeyip, muhacire yedirmiÅŸtir.

   Gerçek böyleyken, bugünün PKK’sının dedesi bulunan Hınçak ve özellikle katliamcı TaÅŸnak Ermenileri, uluslar arası arenada, olayları ters yüz edip, tıpkı bugünkü torunları gibi, ülke aleyhine oyunlar oynamıştır.

   Sayın BaÅŸbuÄŸ’un da ifade ettiÄŸi gibi, bizim yazarlarımız deÄŸil, yabancılarla kendi yazarları ve siyasetçileri zaman içinde bu gerçekleri dile getirmiÅŸlerdir. Pek çok kiÅŸinin yanında burada, 1918 yılında Erzurum’da Rus ordu komutanı olarak görev yapmış olan, yarbay Twerdokhleboff’un hatıraları, o sırada Erzurum’daki Rus BaÅŸkomutan OdiÅŸelidze’nin hatıraları, Rus Kolordu Komutanı Nazarbekof’un ÅŸahit olduÄŸu, Antranik’in Nahcivan çevresindeki mezalimi, Rus Yarbay Grizyanof’un ÅŸahitlikleriyle yazdıkları hatıralar yanında, Ermenistan’ın ilk baÅŸbakanı Ovannes Kaçaznuni’ nin 1923 yılında BükreÅŸte yapılan TaÅŸnak kongresine sunduÄŸu rapor, her ÅŸeyi açıkça ortaya koymaktadır.

Uzunca raporunu ÅŸöyle özetliyor: “1914 sonbaharında Ermeni gönüllü birlikler, Türklere karşı faaliyetlere geçti (burada katliam diyemiyor tabii) 1915 yaz ve sonbaharında da, Türkiye Ermenileri zorunlu bir tehcire tabi tutuldu…” Sonunda da diyor ki: Türklerin piÅŸmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır.Bu konularda, yukardaki kitabımızda, pek çok hatıralara dayalı baÅŸka yazılı belgeler mevcuttur.

   6 – Sayın BaÅŸbuÄŸ’un bahsettiÄŸi, Amerikan aydınlarının Ermeni meselesi hakkında, Amerikan senatosuna verdikleri yazılı raporda, Sayın BaÅŸbuÄŸ’un olayın seyrini aktarırken, belki de unuttuÄŸu bir ilaveyi yapalım. O raporda sonuç olarak deniyor ki, yüzyıl önceki bir tarihte kalmış olaylar, ülkelerin parlamentolarının çıkaracakları siyasal kaprislere dayalı kanunlarla deÄŸil, ilgili devletlerin tarihçileri de dahil, uluslar arası objektif tarihçiler kurulunun yapacağı, ciddi inceleme ve araÅŸtırmaların sonucunda verecekleri, belgeli raporlarla ancak ortaya çıkarılabilir.Yani tarihçiler objektif bir biçimde arÅŸivleri, belgeleri inceleyip, kanaatlerini yazacaklar… DoÄŸru olan da bu deÄŸil mi?.. Ermeni devleti neden arÅŸivlerini açmaktan ısrarlarımıza raÄŸmen kaçıyor?.. Osmanlı ArÅŸivleri daha tam gün yüzüne çıkarılamamasına raÄŸmen mevcut belgeler bile, tam tersini gösteriyor. Batı ve Rus arÅŸivleri de, bizim arÅŸivlerimizi destekliyor…

   7 – Burada önemli bir konuyu da dile getirelim: BirleÅŸmiÅŸ Milletlerin 1948’de kabul ettiÄŸi soykırımla ilgili uluslar arası yürürlükte bulunan kanunun ikinci maddesi, soy kırımdan bahsetmek için, ideolojik ve ırksal nedenlerle, bir ırkın ve inanç gurubunun, toptan yok edilmesi kararı ve uygulamasından bahsediyor. Tehcir kanunu bir ırktan bahsetmiyor. Bir ırka mensup insanların toptan yok edilmesinden bahsetmiyor. Ya neden bahsediyor?.. Sadece, savaÅŸ sırasında ülkesini ve kendini güvenceye almak için, halktan düÅŸmanla iÅŸbirliÄŸi yapan, düÅŸman lehine casusluk yapanların yok edilmesi deÄŸil, salim bölgelere tehciri, nakledilmesinden bahsediyor. Bu maddedeki unsurları taşımadığından, bizim yaptığımız gayet doÄŸal bir nefsi müdafaa hareketi olup, bir ırkı deÄŸil, casusları ve düÅŸman iÅŸbirlikçilerini, yok etme deÄŸil, baÅŸka bölgeye nakletme olayımız, bu madde ile asla baÄŸlantılı deÄŸildir. Gayet doÄŸal olan nefsi müdafaamızın insani bir uygulamasıdır.

   8 – SaygıdeÄŸer Sadi beyin söz sırasında söylediÄŸi, suçlar, iÅŸleyenlerin amaçları ve niyetleri dikkate alınarak deÄŸerlendirilmeli” tarzındaki sözünü de, bir sürç-ü lisan olarak kabul ediyoruz. Zira Osmanlı Devleti’nin yaptığı, ne milli ve ne de uluslar arası kanunlara göre suçtur. Asla suç deÄŸildir. Kendimizi suçlu ve müdafaada kalma psikolojimizi derhal bırakmalıyız.

   9 – Tehcir olayı, Türkiye’nin deÄŸil, Osmanlı Devleti’nin olayıdır. Bugünkü Ermenistan, Arap devletleri, Bulgaristan, Yunanistan, Balkan Devletleri, Tunus, Libya da Osmanlı Devleti’nin bakıyyesi devletlerdir. Bu olay onları da bizim kadar ilgilendirmekte iken, 1900’ lü yılların başındaki olayı, neden sadece Türkiye’nin başına yıkıyorlar. Bu da adalet ve kanunilik ilkelerine aykırıdır. Uluslar arası hiçbir kanun, bu olayları suç saymaz ve Türkiye Cumhuriyeti devleti de, bu olayların faili olamaz. Kaldı ki, yukarda bahsettiÄŸimiz soykırımla ilgili kanunun ikinci maddesi unsurları, bu olayda hiç mevcut olmadığından, bu maddeye dayalı bir suçlama yapılamaz ve yine kaldı ki, MÄ°LLÄ° VE ULUSLAR ARASI KANUNLAR, HÄ°ÇBÄ°R ZAMAN GERÄ°YE YÜRÜMEZ. 1915 olayını 1948 yılındaki bir kanunla yargılamak, hiçbir devletin kanununda mümkün deÄŸildir. Bir olaydan 33 sonra çıkacak bir kanun, kendinden 33 sene önceki bir olayı yargılayamaz. Yargılanması için, bu kanundan sonra zuhur etmesi gerekli, olayın.

10 – 1900’lü yıllarda Amerika’nın Zencilerle, Ä°ngiltere’nin Afrika ile, Fransa’nın Cezair’le ilgili yaptıkları gerçek soykırımlar, herkesin gözü önündedir. Üstelik Fransa 1948’de kabul edilen bu kanundan sonra, Cezair’de Dünyanın gözü önünde, teker teker insanları kuÅŸ gibi avlayarak soykırım yaptı. Amerika’nın soykırımı daha yakın zamanlara kadar devam etti, Zencilere karşı. Hani nerde onlarla ilgili soykırım kararlar?.. Böylesine gerçeklerden, bilimsellikten ve aklilikten uzak,  oyunlar sadece bize karşı oynanıyor

   11 - Yakında Almanya’da bu konuda aleyhimize kanun çıkacak, ama bizi hala uyuyoruz. Nerde bizim devlet yetkililerimiz, nerde bizim sivil toplum kuruluÅŸları?.. Bu kadar aymazlık olamaz… Ölü sessizliÄŸi ve vurdumduymazlık ne anlama geliyor acaba?.. Devletimizi ve özellikle DışiÅŸleri teÅŸkilatımızı, tüm sivil toplum örgütlerimizi, göreve davet ediyoruz, bu haklı davamızda. Ezilen, soyu kırılan, mahkum ve mahrum edilmek istenen biziz…

   Üstelik Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi ile Lahey Adalet Divanı’nın buna aykırı kararları varken… Çıksa bile bu kanunlar, adaletin olduÄŸunu sandığımız oralarda iptal edilecektir. Bu arada bu konunun yılmaz savaÅŸçısı ve ÅŸu anda yine orda bu konuyla ilgili savaÅŸta bulunan, sevgili DoÄŸu Perinçek Beyin kulaklarını çınlatalım… Konu sadece Sayın Perinçek’in deÄŸil, hepimizin davasıdır…  

   Haydi görev başına!.. Saygılar… 30.05.2016

                                                                                                          Mehmet YAMAN
                                                                                                          AraÅŸtırmacı Yazar  
KiÅŸiler (415)
Mehmet Yaman
ArkadaÅŸlar
 
 
 
 
Ayrıntıları göster

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 05-06-2016 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
121832797 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net