|
|
|
|
|
|
Duyurular |
AKIL IÇIN YOL BIRDIR
(THERE IS but ONE WAY for REASON) (linkleri SAG TIKLAYIN lütfen)
Sn.Soner YALÇIN'dan dikkate deÄŸer bir yazı: Edebiyatla AhmaklaÅŸtırma https://www.sozcu.com.tr/ 2021/yazarlar/soner-yalcin /edebiyatla-ahmaklastirma -6335565/
Önerdigimiz sayfalar: M. SAID ÇEKMEG?L anisina
|
|
|
|
Anasayfa
|
Anasayfa
Yazar Bilal SÜRGEÇ
|
24-10-2006 |
ADIYAMAN'DA DÜÄžÜNLER Bilal SÜRGEÇ
Adıyaman müziÄŸi zengindir. Sanatçıları genelde mektepli deÄŸil alaylıdır.Özelikle Varlık mahallesi sanatçıların yoÄŸun ÅŸekilde ikamet ettikleri bir yerdir. Tarihte dünya üzerinde binlerce millet gelip geçmiÅŸtir.Bu milletlerin varlıklarını sürdürmeleri benliklerini muhafaza etmeleri folklorlarına, müziklerine, geleneklerine baÄŸlı kalmaları ile mümkün olmuÅŸtur. Adıyaman'da davul ve zurna küresel emperyalizme karşı milletimizin yüzyıllar boyu muhafaza ettiÄŸi bir çalgıdır. Kültür zenginliÄŸimizdir. DüÄŸünde mutlaka çalınması gerekiyor. Ä°slam dışı deÄŸil Ä°slam Tarihinin ta içindedir.Davul dünyanın en eski müzik aletlerindendir. Davulla ilgili Diyanet Vakfının yayınlarından Ä°slam Ansiklopedisinde maddeye bakmak lazım.Davulun Avrupa'ya götürülmesini saÄŸlayan Türklerdir. Anadolu'da düÄŸünlerde,yaÄŸlı güreÅŸlerde davul ve zurnanın çalınması bu aletin dünyada en fazla milletimiz tarafından sevildiÄŸini göstermektedir. Davul hükümdarlık alametidir. Nevbet denilen ve belirli zamanlarda hükümdarın meskeni önünde davul çalmayı ifade eden merasimin Türkler'de oldukça uzun bir geçmiÅŸi vardır.Osman Gazi Karacahisarı alınca Selçuklu hükümdarı ona bayrak.tuÄŸ ve bir davul göndermiÅŸtir.Fatih Sultan Mehmet'e kadar Osmanlı hükümdarları nevbet davulu çaldığında Selçuklu hükümdarına hürmeten ayaÄŸa kalkardı. Yorum yazınız (0 Yorum) |
Son Güncelleme ( 24-10-2006 )
|
Devamı...
|
|
GÖNÜLDEN MUHABBET ÜZERİNE |
Yazar Sedat Ayar
|
24-10-2006 |
GÖNÜLDEN MUHABBET ÜZERÄ°NE | | | Sanma Sakın Artık bitti dostluÄŸumuz sultanım
Ezelden Ebede Devir, muhabbetimiz bizim
Layık DeÄŸil Elvedaya, bu ayrılık üstadım
Ayrılığa Ahenk Verir muhabbetimiz bizim…
MuhabbetinTarifini Lafla değil, yaşadık
İltifatı Adet Edip riyakarlık yapmadık
ÇevirmedikYüzümüzü ve asla aldatmadık
Elbet Ayrılığa gelir, muhabbetimiz bizim…
Kalbin Rahat olsun senin önemli mi gerisi Muhabbetin en temizi, en safı, en iyisi
Elverir mi çomak soksun bu ahenge birisi
Gönülden gönüle ÅŸiir muhabbetimiz bizim…
Ä°ÅŸte üstad ne yazayım; helal et haklarını
Laflarımı yutuverir, muhabbetimiz bizim…
SEDAT AYAR
|
Yorum yazınız (0 Yorum) |
Son Güncelleme ( 22-11-2007 )
|
|
Yazar Hami Çekmegil
|
24-10-2006 |
Ä°MAMIN ÇOCUÄžU
Bir zamanlar Osman adında bir imam varmış. Osman’nın birde küçük bir oÄŸlu varmış. OÄŸlunun adı da Bilal’mış. Osman çok terbiyeli, iyi, Müslüman biriymiÅŸ. Ama oÄŸlu Bilal tam tersiymiÅŸ. Derslerine çalışmaz, annesini ve babasını dinlemez kötü çocuklarla arkadaÅŸlık kurarmış. ÖÄŸretmenleri Bilal’dan çok ÅŸikâyetçiymiÅŸ. Yorum yazınız (9 Yorum) |
Son Güncelleme ( 24-10-2006 )
|
Devamı...
|
|
Yazar Necati Çavdar
|
15-10-2006 |
| | MUHTACIZ...
Nere dönsek; her yer zindan karanlık,
Yolumuzu aydınlatan nuruna MUHTACIZ...
Sarmış her yeri; küfür ve cehalet
Zulümleri söndüren; celaline MUHTACIZ...
Hemen kısılıyor; bir çift haklı söz,
Ä°stiÅŸare yapan; meclislerine MUHTCIZ..
Bir ÅŸey olan; yüzümüze bakmıyor
Demir kalpleri eriten; tevazuna MUHTACIZ.. | | Yorum yazınız (0 Yorum) |
Son Güncelleme ( 15-11-2007 )
|
Devamı...
|
|
ŞOL SEFER-Ü GÜRCİSTAN |
Yazar Raci Durcan
|
15-10-2006 |
ÅžOL SEFER-Ü GÜRCÄ°STAN Raci Durcan
Gürcistan’a gitmek hiç aklımda yoktu. Tiflis’te iÅŸ yapan bir Türk ÅŸirketi benden bazı taleplerde bulundu. Ne istediklerini anlamak mümkün olmadı. Konuyu görüÅŸmek üzere oraya gelip gelemeyeceÄŸimi sordular; ‘olur’ dedim. Gürcistan Türklerden vize istemiyor. Pasaport geçerlilik sürem henüz dolmamıştı. Önümde bir engel görünmüyordu. Fakat nasıl gideceÄŸim bir problem haline geldi. Uçak seferleri vardı fakat fiyatlara baktığımda büyük rakamlar çıkıyordu önüme. GidiÅŸ- dönüÅŸ ücreti olan 535 Euro, otobüs fiyatıyla karşılaÅŸtırıldığında orantısız bir rakamdı. Aynı mesafede Avrupaya mesela Paris’e uçtuÄŸunuzu farzetseniz arada bir mislinden fazla fark vardı. Hatta daha uzak mesafelere mesela Åžangay’ uçuÅŸlar bile eÄŸer yoÄŸun bir döneme rastlamazsa yukarıdaki rakama yakın tutuyordu. Türk Hava Yolu yetkilileri bu rakamı neyi kriter alarak belirlemiÅŸlerse içimden tepki duymama neden oldular. Tiflise gidenler iÅŸadamları, orada çalışan iÅŸçiler, ve oradan Türkiye’ye gezmeye gelmiÅŸ Turistler olabilirdi. Paris’e gidenlerse alışveriÅŸ için ülkenin dövizini orada harcayan, bir anlamda tüketici zengin sınıftı. Bu güruh adeta promosyona tabii tutulurken, Türkiye’ye döviz kazandıranlar daha baÅŸlangıçta, bir devlet kuruluÅŸu olan THY tarafından cezalandırılıyordu. Bu anlaşılmaz mantık deÄŸil mi ülkemize yıllardır kaybettiren! Ankara’dan Tiflis’e otobüs yoktu. Bütün otobüsler Ä°stanbul’dan kalkıyor. Bu da 24 saatten fazla bir yolculuk anlamına geliyor. Otobüsle gitmeye karar verince ben Trabzon’a kadar gidip oradan tekrar otobüsle devam etmeyi uygun buldum... Yorum yazınız (0 Yorum) |
Son Güncelleme ( 18-10-2006 )
|
Devamı...
|
|
YALNIZLIĞIN GÖĞÜNDE ÇOĞALIR ISSIZ ÇIĞLIKAR |
Yazar Necmettin EVCÄ°
|
15-10-2006 |
YALNIZLIÄžIN GÖÄžÜNDE ÇOÄžALIR ISSIZ ÇIÄžLIKAR
Necmettin EVCÄ°
AraÅŸtırmacı dostum Harun Özdemir’in yine deÄŸerli edebiyat araÅŸtırmacılarımızdan Prof. Dr. Ä°lhan Genç’le birlikte davet edildiÄŸim televizyon programına katılmaya giderken kafamın bir köÅŸesinde de bulanık, karmaşık bir düzlemde de olsa ‘zamana tanıklık etmek’ kavramını evirip çeviriyorum. Edebiyatımızda ‘leyla ve Mecnun Åžiirleri’ ni doÄŸallıkla da ‘AÅŸk’ı konuÅŸacağız. Dıştan bakıldığında rahat oluÅŸum sadece konusunu iyi bilen bir hocanın karşısında olmaktan deÄŸil ayrıca ne diyeceÄŸimi ciddi manada önceden tasarlamayışın samimi dürüstlüÄŸünden olmalıydı. Oysa aklım, kalbim, ruhum bölünmüÅŸ durumda.
AkÅŸam serinliÄŸinde oturduÄŸum Kordon kıyısında çayımı yudumlarken içim sanki öldürmek için çocukları özenle seçiyormuÅŸ gibi Lübnan’a yaÄŸmur yoÄŸunluÄŸuyla düÅŸen Ä°srail füzelerini düÅŸünmekten daralıyor. Aklımız hep orada. Ä°zlemekten baÅŸka bir ÅŸey yapamamanın utancı yaÅŸamın amaç ve anlamını eritiyor. Binalar yıkılıyor, köprüler çöküyor; koca bir ÅŸehir enkaza dönmüÅŸ durumda. Bunlardan da önce ve daha acı olanı Siyonist saldırganlar çocukları, henüz kundakta olan bebeleri feci ÅŸekilde öldürüyorlar. Dünyanın vicdanı koyu bir suskunluk içinde. Ä°nsanlık ölüyor. Bildik dünya düzeni çöküyor, dengeler sarsılıyor. Bütün bu olup biten vahÅŸet karşısında inadına ve bilerek kör, sağır, suskun kalan dünyaya, dünyanın etkili siyasal güçlerine raÄŸmen Müslümanlar Lübnan’da direniyor. Ve her patlamada Lübnan’da vurulan benim sanki. Ölen bebek, feryat eden anne benim. Az sonra aÅŸkı konuÅŸacağız. Zihnim, aklım, kalbim bölünük, paramparça. Toplanmalı, toparlanmalıyım. AÅŸkın bir adı da dayanmak olmalıdır. Ve direnmek, imana ve yaÅŸama sıkı sıkıya tutunup. Kim bilir belki de aÅŸk ile aÅŸksızlığın, sevgi ile nefretin savaşı sürmekte asıl.
Yorum yazınız (0 Yorum) |
Son Güncelleme ( 15-10-2006 )
|
Devamı...
|
|
Yazar The Economics
|
15-10-2006 |
Italy and Islam Oriana's thread Jul 21st 2005 | ROME From The Economist print edition
A vituperative literary crusader against Muslims
THERE is nothing al-Qaeda would like more than for Europeans to turn on Muslims in their midst, uniting fundamentalist militants with those who are neither fundamentalist nor militant. In that sense, Osama bin Laden won yet another victory this week with the publication of another hate-filled, anti-Islamic diatribe by an Italian writer who has become noted for such diatribes: Oriana Fallaci. Over the past three years, the 76-year-old Ms Fallaci has carved out a role as the voice of what might be a new European racism—were race, not religion, her primary cause.
Ms Fallaci hates Muslims. All of them. The idea of moderation in Islam, she wrote this week, is a fraud and an illusion. Tolerance of Muslims is a comedy; integration by them is a lie; multiculturalism is a farce. Europe, infiltrated by illegal Muslim immigrants who tend to have a higher birth rate than the natives, is turning into “Eurabia”. Her thoughts were first aired after the September 11th attacks on New York, where Ms Fallaci lives. She has since written two more books in the same vein. In May, an Italian judge committed her for trial on charges of offending Islam, but this has served only to reinforce her self-image as a wronged Cassandra. Her writings have been the subject of legal proceedings in France and Switzerland.
What is most alarming is not the virulence of Ms Fallaci's ideas but the backing they have received in Italy and America. Her books have been bestsellers. Her publisher, Rizzoli, markets them in lush, boxed editions of a sort normally reserved for the collected works of great authors. Italy's most respected newspaper, Corriere della Sera, part of the same group as Rizzoli, gave her over two pages for her latest onslaught. Ms Fallaci has become one of the darlings of Italy's ruling class, especially of the xenophobic Northern League.
Some support for her is purely libertarian, based on the right to express opinions even if they are offensive, incendiary and blasphemous. But a lot also reflects sympathy with her views. Paradoxically, such sympathy is often expressed by the same people who were most impressed by Britain's measured reaction to the London bombings. And yet that reaction reflected in large degree a belief in the virtue of the same multiculturalism that Ms Fallaci and her friends so despise.
----------------------
Yorum yazınız (0 Yorum) |
Son Güncelleme ( 08-11-2007 )
|
Devamı...
|
|
Yazar Abdulkerim ACAR
|
15-10-2006 |
Günah Abdulkerim ACAR Gözlerimi kapayıp sana baktım boÅŸlukta bir meçhuldü yerin kollarımla sarıp seni,derin derin düÅŸündüm... sonra bir anda kaçtın kollarımdan gözlerimi açtım baktım caddeye avazım çıktığı kadar bağırıp arkandan tökezleyip düÅŸtüm bir seccadeye
| |
....................................................................................................................
Yorum yazınız (3 Yorum) |
Son Güncelleme ( 30-10-2007 )
|
|
MIRILDANILMIÅž YAZI DENEMELERÄ° 1 (HAYALÄ°MDEKÄ° Ä°NSAN:BEN) |
Yazar DEMÄ°R BATU
|
15-10-2006 |
MIRILDANILMIÅž YAZI DENEMELERÄ° 1 (HAYALÄ°MDEKÄ°
Ä°NSAN:BEN)
Bilinmezin
çekiciliÄŸinin ve merakının izini sürmek müthiÅŸ bir haz veriyor
olmalı insana.Çünkü bilme arzusu insanoÄŸlunun yeri geldiÄŸinde
uÄŸruna canından vazgeçtiÄŸi bir uzun yolculuÄŸun 5 boyutlu yansıması.Kimileri
bu yaÅŸadıklarına doÄŸumdan ölüme kadar olan süreç içerisinde
inÅŸa edilen içselliÄŸin fikir suretinde bilinç üstüne çıkması
ve bu buudda kendini tanıma uğraşısı diyor.Kısmen de olsa doğru
bir yaklaşım.Ancak kiÅŸinin sadece iç benliÄŸine dönerek kısır
bir döngüde hareketi, bilme ve sonuca ulaÅŸma isteÄŸinin önünde
büyük bir set oluÅŸturacaktır.Ä°nsanın kendini tanıması hem iç
hem de dış dünyasıyla yaptığı provalarının,kümilatif tecrübesine
etkisiyle gerçekleÅŸecektir.
Kimileri de
iç benliÄŸinin sıkıcı yolculuÄŸunun dayanılmaz ağırlığına
karşı durarak tamamen dışa dönük bir hayat çizgisinde ilerleme
gayreti içerisindeler.Ama zahiri gözlerin kapalı olduÄŸu, yerine
göre bir çöplük ve yerine göre de bir derya olan bu derin diyarda
batini gözleri açma uÄŸraşısının hiç de kolay olmadığı gerçeÄŸiyle
elbet yüzyüze geleceklerdir.Çünkü için ve dışın ilk bakışta
belli olmayan görünmez baÄŸlarının saÄŸlamlığı insanın hem içe
hem de dışa hak ettiği değeri dengeli bir şekilde vermesiyle paralel
orantılı.
Ä°ÅŸte
bedeni faaliyetlerimiz bu nokta-i nazardan bakıldığında işin dışa
dönük tarafını temsil ediyor.Beden ve ruh motivasyonu gerçekten
temel direÄŸimiz.Tabi ki beden faaliyetlerimizin çeÅŸitliliÄŸi bedenin
içine sıkıştırılmış tabiri caizse bir talim terbiyeden geçen
ruha kazandırmış olduÄŸumuz iÅŸlevsellikle alakalıdır.Ruhun ömür
boyu kazanmış olduğu ve bedeni doğrudan etkileyen; başta sıkıştığı
bedenle yaptığı onu esir almakla kazandığı bu savaşı, insanın
ebediyetinin nasıl tezahür edeceÄŸine karar vermektedir.
Yorum yazınız (0 Yorum) |
Son Güncelleme ( 15-10-2006 )
|
Devamı...
|
|
| | << İlk < Önceki 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 Sonraki > Son >>
| Sonuç 1961 - 1970 Toplam: 2067 |
|
|
|
|
|
Kullanıcı Girişi |
L O G I N | |
---|
|
Kimler Çevrimiçi |
Şuan 65 misafir çevrimiçi |
Ziyaretçi Sayısı |
123910365 Ziyaretçi
|
|
|
|