BU SITE Selami ÇEKMEG?L’in Yegenleri: Melike TANBERK ve Fatih ZEYVELI'nin beyaz.net ekibi ile birlikte M.Said ÇEKMEGIL an?sina ARMAGANIDIR!
Anasayfa
Anasayfa
E V E D Ö N Ü Ş
Yazar Ebu Welid bin Abba Vite
25-04-2007
Ebu Welid bin Abba Vite'den
Çağımızın Bilim Kurgu Romanı
ANA BÖLÜM V:
Gezi Notlarına Devam:
E V E D Ö N Ü Åž
Türkçe'ye Uyarlayan: Prof. Dr. Mustafa ErdoÄŸan Sürat
I. KISIM: B Ä° R K A Y I P
KurbaÄŸa Alfred, Anti-dünyadaki Tuhafistan vatandaşı kimliÄŸi ile Bay Öztürk, sadece Miraç istikametine dönme hak ve ÅŸerefini elde edebilen her fani gibi belleÄŸini yitirmiÅŸ, dünyaya döndükten sonraysa, Anti-dünyada kendisine söylendiÄŸi üzere, yeni bir kimlikle, sanki bıraktığı yerden devam ediyormuÅŸçasına hayatını sürdürmeye baÅŸlamıştı: Çalışkan, terbiyeli öÄŸrenci Uryel'di o ve de yalnızca bu kimlikteki belleÄŸine yazılı olan geçmiÅŸ bir yaÅŸama sahipti.
Çalışkan öÄŸrenci Uryel, saatler bir “Bayram Arifesi”nin akÅŸamını gösterirken, okuldan çıktı; evinin yolunu tuttu. Onu herkes, oÄŸul Uryel olarak tanırdı. Politeknik okulunun bu en yetenekli, en çalışkan öÄŸrencisi, kumaÅŸ tüccarı Uryel bey'in oÄŸluydu çünkü. Babasıyla aynı adı taşıyor olması yüzünden insanlar ona Genç yahut OÄŸul Uryel demeye alışmışlardı.
ALEKSANDR SOLJENITZIN, "Gulag Takımadaları" ADLI ESERÄ°YLE DÜNYACA TANINAN VE ABD'DE 20 YILI BULAN SÜRGÜN HAYATINDAN SONRA TEKRAR MEMLEKETÄ°NE DÖNEN ÜNLÜ RUS YAZARI. YAZARIN AÅžAÄžIDAKÄ° MAKALESÄ° 1996 YILINDA NPQ TÜRKÄ°YE DERGÄ°SÄ°NDE YAYIMLANMIÅžTI.
MOSKOVA -Ahlâkın politikadaki rolü, haklılığı tartışmasız kabul edilen zorunlu payı nedir? Erasmus, politikanın etik bir kategori olduÄŸuna inanıyor ve etik dürtüleri ortaya koymasını istiyordu. Ama bu tabii 16. Yüzyıl'daydı. Sonra bizim Aydınlanmamız geldi ve 18. Yüzyıl'da artık ahlâki terimleri devlete ve eylemlerine uygulamanın inandırıcı olmadığını John Locke'dan öÄŸrenmiÅŸ bulunuyorduk. Sıkıntı verici ahlâki kısıtlamalardan tarih boyunca çoÄŸunlukla uzak kalmış olan politikacılar da, böylelikle fazladan bir tür kuramsal gerekçe kazanmış oldu. Devlet adamları arasında ahlâki dürtüler her zaman politik dürtülerden daha zayıf olmuÅŸtur; ama devlet adamlarının verdikleri kararların sonuçları günümüzde çok daha geniÅŸ ölçekli olmaktadır.
Dilimizin kaderi diÄŸer dünya dillerinden farklılık gösterir; çünkü yapılan müdahaleler yabancıları bile bezdirmiÅŸtir. Avusturyalı Türkolog yazarı Barbara Frischmuth önceleri hevesle öÄŸrenmeye baÅŸladığı Türkçeyi öÄŸrenmekten vazgeçer. Sebebini soranlar “YetiÅŸemiyorum, her gün yeni kelimelerle pösteki saymak zorunda kalıyorum.” diye cevap verir. (1) Çünkü dünün “muvaffakiyeti “baÅŸarı” ile deÄŸiÅŸtirildi. BaÅŸarı da yetmemiÅŸ, o da kenarda bırakılarak bir çeviride onun yerine “eriÅŸi” yazılmış. Bunun çok örneklerini görüyoruz. “SavaÅŸ” kelimesini bilmeyenimiz yok ama “savaşım” ne oluyor? Kelimenin sonundaki ek, iyelik ekinden nasıl ayrılacaktır?“ Dilbilimin bulduÄŸu temel ilkelerden biri sözcükler arasındaki söyleyiÅŸ benzemezliÄŸidir. “Yazım, savaşım vb.” kelimelerinin sonundaki –ım bu benzemezlik ilkesine yeterli derecede aykırıdır.
Dilde yenileÅŸme veya kelimeleri deÄŸiÅŸtirme ihtiyacı hiçbir zaman milletin kendisinden gelmediÄŸi gibi ona sorulmamış bile. DeÄŸiÅŸimi yapaylaÅŸtıranların amaçlarına objektif bir bakış yapılırsa, karşımıza tarihimizle aramıza bir duvar örülmek isteÄŸi çıkabilir. Bu ÅŸahıslar, resmi yetkilerini de kullanarak çoÄŸu yerde, çoÄŸu zaman tarihimize yön veren etkenlerden koparak kendi anlamlarını belirlemek için yeni kelimeler bulmaya yönelmiÅŸlerdir.
Esir Ingiliz Askerlerinin Zihinde bıraktığı Sorular
Yazar Raci Durcan
14-04-2007
Esir Ingiliz Askerlerinin Zihinde bıraktığı Sorular
Raci Durcan
Iran kendi karasularına giren 15 Ä°ngiliz askerini tutuklayınca bir kere daha Dünya’nın yüreÄŸi aÄŸzına geldi. SavaÅŸ tehlikesiyle birlikte Teksas petrolünün fiyatı yükseldi, Dünya borsaları hareketlendi. Ortalık iki hafta sonra ancak duruldu. Herkes rahat bir nefes aldı, savaÅŸ tehdidi ÅŸimdilik bitmiÅŸ, kabus sona ermiÅŸti. Iran olaydan büyük bir zaferle çıktı. Ä°ngilterenin itibarı yere serildi. Mazlum halkların yüreÄŸi bir defa daha soÄŸruldu. Dünyanın egemen güçlerinin her istediklerini yapamayacakları, karşılarında bazılarının dik durabileceÄŸi anlaşıldı. Halkı müslüman ülkelerin gençleri, Batılı yönetimler karşısında dik duruÅŸ sergileyemeyen kendi hükümetlerini aÅŸağılarken Ä°ran’a karşı artan bir bir hayranlık hissettiler.
“Amel defterini kendin mi tutuyorsun? Ä°yi ama buna güç yetiremezsin” diye karşılık verdiÄŸim an sanat gündeminin bir dönem esaslı tartışma konusu olan yazmak ve yaÅŸamak iliÅŸkisi üzerine yoÄŸunlaÅŸmaya baÅŸlamıştım bile. Benzer anlayışı ‘YaÅŸamsız Sanat Olmaz’ baÅŸlıklı denemesinde ilk YaÅŸar Kemal dillendirmiÅŸti. (Milliyet/Sanat dergisi, S.70) Ardından Ahmet Oktay’a, Hilmi Yavuz’a, Nedim Gürsel’e kadar hemen her sanatçımız bir ÅŸekilde tartışmaya katıldılar. Gürsel’in bu konuları tartışan ‘YaÅŸadığını Yazmak’ ve ‘Yazarak YaÅŸamak’ baÅŸlıklı yazıları net bir tutumu izah etmesi yanında olgusal geliÅŸme içinde toplumcu gerçekçiliÄŸin poetik yeniden yapılanma arayışına istikamet kazandırması açısından da önemliydi. (Bkz. Nedim Gürsel, BaÅŸkaldıran Edebiyat, s.93-120, Yapı Kredi yay. Ä°st 1997) Yazar bu yazılarında yaÅŸadığını yazmanın gün geçtikçe öncülüÄŸünü yitiren bir yazarlık tutumu olduÄŸunu, yazmak için yaÅŸamak gerektiÄŸini öne sürmenin günümüzde hiçbir önem taşımadığını, çünkü yazının bilinçli üretime dayanması gerektiÄŸini, yazıda yerine göre yaÅŸamla hiçbir iliÅŸkisi kurulamayan kurmaca, soyut gerçekliÄŸin olduÄŸunu örnekler vererek ve açık bir dille vurguluyordu. Kaçınılmaz baÄŸlantılarını göz ardı etmeyerek sanat ve gerçekliÄŸe kısmen deÄŸindikten sonra farklı bir açıdan yazı ve yaÅŸam olgusuna eÄŸilmek istiyorum.
Türkçe'ye Uyarlayan: Prof. Dr. Mustafa ErdoÄŸan Sürat
GEZÄ° NOTLARI (devam)
4 HAZÄ°RAN 2002: Büyük Karadeniz'i GeçiÅŸ;
Önce takdim: Büyük Karadeniz neresi? Orta sesin en iyi korunduÄŸu yer. Orta ses ne peki? Hazreti Ä°brahim'in adını taşıyan Ä°brahimi makamının temel sesi. Küçük bir öykü, konunun anlaşılmasını kolaylaÅŸtıracaktır: Mustafa Kemal PaÅŸa, Batı kültürünün yıldız kuruluÅŸlarından Pathé plak ÅŸirketinin sanat yönetmenini Çankaya'ya çağırtmış;
-“Bana Ä°brahimi makamında bir eser kaydedeceksiniz..” demiÅŸti. Belli ki okumuÅŸ Osmanlı PaÅŸası, Müslüman Sami'leri yani Arapları eski ÅŸeriatların musiki tarihinde buluÅŸturan barış sesini herkesten önce farketmiÅŸ. Fakat o günlerde, Osmanlı kökenli devlet adamının bildiÄŸini bilebilecek bir sanatçı ara ki bulasın; Ä°brahimi ses dizisini ne duyan var ne de söyleyen... HoÅŸ bizim Erkan Özerman'ın kaset okuyucuları dışında bu gün bile sözkonusu makamda ÅŸarkı mırıldanabilecek sanatçıya rastlanmaz ya, neyse! Plak ÅŸirketi, o devrin ÅŸark bülbülü Diyarbakırlı Celal Güzelses'e tarihimizin ilk ve tek Ä°brahimi yetmiÅŸsekizliÄŸini doldurtmuÅŸ bindokuzyüzotuzlu yıllarda. (Bu plak, saf Ä°slam kültürüne aşık rahmetli babamın arÅŸivinden kalan eserler arasında mevcuttur.) Yorum yazınız (0 Yorum)
Aşılması zor bir engeldir, Ä°çimde ki sıkıntı beni esir aldığında. Evlerin ışıkları mutluluÄŸa yanarken, Evimin buÄŸulu camından baktığım, O karanlık sokağımdaki, Kahkaha sesleriyle, Işığı mutluluÄŸa yanan o evlerin kapısını, O an çalasım geliyor…
Sonra Amaaann, derim, Amaaann, takma kafana be Selim, Derim kendi kendime, Bugünlerde gelir geçer, sabredelim…
Could this be the final chapter in the life of the book
Yazar Richard Pohle
10-04-2007
Richard Pohle
The Bodleian Library in Oxford is one of several major collections taking their first steps towards allowing books to be digitised
Could this be the final chapter in the life of the book
The world's libraries are heading for the internet, says Bryan Appleyard. If this means we lose touch with real books and treat their content as 'information', civilisation is the loser
'The majority of information," said Jens Redmer, director of Google Book Search in Europe, "lies outside the internet."
Redmer was speaking last week at Unbound, an invitation-only conference at the New York Public Library (NYPL). It was a groovy, bleeding-edge-of-the-internet kind of affair. There was Chris Anderson, editor of Wired magazine and author of The Long Tail, a book about the new business economics of the net. There was Arianna Huffington, grand panjandrum of both the blogosphere and smart East Coast society.
Hastalar, doktorlarının tıptaki geliÅŸmeleri yeteri kadar takip edip etmediÄŸini merak ederler. ÖrneÄŸin benim, her muayeneye geldiÄŸinde kendisi ile ilgili yeni bir ilacın çıkıp çıkmadığını soran bir hastam var. Acaba yeni ilaçlar ve tedavi metotları için bu kadar istekli olmalı mıyız?
Eskiden biz doktorların, yeni bilgilere ulaÅŸmak için, kütüphanelere gidip saatlerce yabancı tıp dergilerini karıştırması gerekirdi, ÅŸimdi ise Ä°ngilizce bilmek ve bilgisayar kullanabilmek tüm araÅŸtırmalara ulaÅŸabilmemiz için yeterli. Bence günümüz tıbbında doktorların sorunu “yeni ilaçlara ve tedavi metotlarına ulaÅŸamamak” deÄŸil. Esas sorun; bize sunulan bilgilerin hangisinin doÄŸru, hangisinin ticari (para kazanma amaçlı) olduÄŸunu ayırabilmek...